Mısır’dan sonra Suriye’de seçmensiz ‘seçim’
Dünyada cumhurun söz hakkına sahip olmadığı; diktatörlükle yönetilen birçok ülkenin adı Cumhuriyettir. Demokrasinin olmazsa olmaz şartlarından biri olan seçimler baskı ve yasaklar ile namluların gölgesinde şeklen de olsa bu ülkelerde de yapılır.
Demokratik ülkelerde sonuçlar seçimlerden sonra sandıktan çıkan oy tercihleriyle belirlenirken; bu ülkelerde seçim sonuçları önceden bellidir ancak formalite icabı seçimler yapılmaktadır. Özel hazırlanmış seçim planı çerçevesinde kendisine alternatif gösterilecek kişilerin tespiti ve o kişilerin alacağı oy oranı ülkeyi yöneten diktatör tarafından belirlenir.
Seçim Kurulu’nun görevi; katılım ne olursa olsun, hem katılım hem de diktatörün seçilişini ‘seçim öncesi’ verilen oranlarla ilan eder. Genelde diktatörler; oyların % 90’ından fazlasını alarak ülke yönetimine halk tarafından seçilmiş gibi gösterilir.
Kısacası; bu ülkelerde diktatöre meşruiyet kazandıran göstermelik seçimler yapılır. Bu diktatörler ömür boyu hep seçilirler. Bu seçilmiş diktatörleri koltuklarından ya Azrail veya bir halk ayaklanması ancak ayırır.
Bu seçimlerden biri geçtiğimiz hafta Mısır’da yapıldı. % 25’i bulmayan katılım oranı % 45 gösterildi. Darbeci yeni firavun Abdülfettah El Sisi oyların % 90’ını alarak Cumhurbaşkanı seçilmiş gösterildi.
Bu seçimin bir benzeri ise dün Suriye’de gerçekleşti ve 50 yıldan uzun süredir ilk kez birden çok adayın yarıştığı görüntüsü verildi.
Yapılan seçimde diktatör Esad’a meşruiyet kazandırılmak istendiği açıkça görülmüştür. Zalim bir diktatör olan babası Hafız Esad’ın ölümünden sonra, 2000 yılında Baas rejiminin baronları tarafından göreve getirilen Beşşar Esad, ülkede devam eden iç savaşa rağmen üçüncü dönem devlet başkanlığını garantilemek istiyor.
SEÇİM SONUÇLARI ASLA MEŞRU KABUL EDİLEMEZ
Üç yılda 11.700’ü çocuk toplam 160 binden fazla kişinin canına mal olan iç savaşta milyonlarca Suriyeli mülteci konumuna düştü. Halen ülke içinde dağlık ve ormanlık bölgelerde 6 milyon insan yaşamaktadır. Mevcut şartlar içinde 12 milyona yakın kişi seçimlere katılamayacak.
Ayrıca muhalefete hayat şansı vermeyen Beşşar Esad, kendisine karşı Devlet Başkanlığına aday olmak isteyenlerin en az 10 yıl Suriye’de ikamet etmiş olması şartı getirdi. Suriye’de muhalefet liderlerinin bir kısmı hapisteler, bir kısmı ise ülkeden kaçmak zorunda kaldılar. Bu kişiler “mülteci” yani; siyasi sığınmacı olarak başka ülkelerde yaşamaktadırlar.
Suriye geneline yayılan iç savaş tüm şiddetiyle devam etmektedir ve Suriye’de seçim mümkün değildir. Bu şartlarda göstermelik olarak yapılan seçimin sonuçları da asla meşru olarak kabul edilemez. Zaten Suriye içinde büyük bir kesim “Esad’ın kazanacağı zaten belli niye sandığa gidelim” diye düşünmektedirler.
Bu seçimde diktatör Beşşar Esad ile yarışır gibi gösterilen iki adaydan biri onun yakın adamlarından eski bakan Hasan el Nuri ve milletvekili Mahir Haccar emirle bu adaylığı kabul etmişlerdir. İşin doğrusu bu iki aday da Beşşar Esad’ın kiralık adaylarıdır.
Ancak tüm dünya biliyor ki;
Esad’lar hiçbir zaman seçilmemiş, onların yönetimleri 50 yıllık bir hanedan diktatörlüğüdür. Bu seçimin Suriyeliler için hiçbir anlamı yok. Çünkü; ne yönetim değişecek ne de devam etmekte olan iç savaşı bitirilmiş olmayacak.
Halkını katletmek ve ülkesini yakıp yıkmaktan çekinmeyen despot Beşşar Esad, bu seçimle Batı’yı kendi silâhlarıyla vurmak istiyor. “Demokrasi, seçimler, halkın yönetime katılım hakkını istiyordunuz, tamam verelim! Ama ben buna rağmen iktidarımı sürdürürüm!” mesajını vermiş oldu.
EGEMEN GÜÇLER VE MAŞALARININ İKİ YÜZLÜLÜĞÜ
Hem Mısır hem de Suriye’deki seçimler, dünya başkentlerindeki siyaset bilimcileri tarafından “kelimenin tam anlamıyla bir komedi” şeklinde değerlendirilmektedir. Ancak tüm bu yorumlara rağmen Batılı ülkeler ile Arap ülkelerindeki diktatörler, Mısır’da darbeci El Sisi’yi Cumhurbaşkanı olarak tanıdılar.
Mısır’da muhalefetin ve halkın büyük bir kesiminin boykot ettiği seçimlerin meşruiyeti tartışılırken El Sisi’nin bu şekilde tanınmasının iki önemli sebebi var.
Birinci sebep; El Sisi egemen güçlerin çıkarlarına hizmet edecek olması… İkinci önemli sebep ise İslamcı kadrolardan oluşan İhvan Hareketi’ne iktidar kapısını kapatıp topyekûn yok etmek adına verdiği mücadele sözüdür.
Dün Suriye’de yapılan seçimlerle ilgili olarak Batı ülkeleri ile Arap dünyasının büyük bölümü, seçim sonuçlarını tanımayacağını açıkladı. Türkiye’nin de dâhil olduğu Suriye Dostluk Grubu da seçimleri gayrimeşru diye nitelendirerek kınadı.
Çünkü bu seçimin bir göz boyamadan ibaret olduğu açıktır. Diğer bir ifadeyle; Mısır’dan sonra Suriye’de seçmensiz ‘seçim’ yaşanmıştır.
Fakat; Suriye’de yapılan göstermelik seçim sonuçlarını Rusya, Çin ve İran tanıyacağını şimdiden ilan etmiştir.
Özetleyecek olursak;
Geçen hafta Mısır’da, dün de Suriye’de “Böyle olur diktatörlerin seçimi” adlı bir seçim tiyatrosu sahnelendi…. BM, AB ve Uluslararası Toplum, Rusya, Çin, İran ve Arap dünyasının diktatörleri bu oyunun şeref konuğu izleyicileriydi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.