Kafkaslar, ABD-Rus çekişmesine bırakılmamalıdır
Bush, kontrol sahalarını genişletme peşindedir. Ateş altında kalan kendi ülkesi olmasın da, kimde yangın çıkarsa çıksın kendi yararına olduğu hesabındadır. Zaten Rusya’nın aşırı güç kullanması ve “atom bombası kullanabileceği” sözü, Gürcü’ye değil, Amerika füze rampaları ve NATO ile kuşatılmaya karşıdır.
Tehlikeli bir gerginlik ve savaş kapısı açılmıştır. Gerginlik, bölgeyi ve dünyayı üzer. Buradan en az zararla çıkabilmenin tek yolu, karşılıklı güç ve çıkar hesaplaşması dışında bir yol bulmaktır. Bu yol, akıl yoludur ve tek zemini, Türkiye’nin teklif ettiği, coğrafi bölgeye dayalı “İstikrar ve İş Birliği Platformu”nu süratle oluşturmaktır. Hükümetimizi kutluyorum. Bush, tehditlerle çözümü imkânsızlaştırıp, içinden çıkılmaz hale getirmeden önce, platform oluşturulmalı ve barış yolu açılmalıdır. Bölge içi çözüm, bir tür aile içi çözümdür, herkes elinden geldiğince fedakârlık edecektir. Amerika’nın işin içine girmesi, gardiyan tavrıyla, üstünlük ve onur meselesi doğuracak, fedakârlıklardan uzaklaştırıp barışı imkânsızlaştıracaktır. Milletler için en zor ve imkânsız fedakârlık, onurundan fedakârlıktır. Onurunu kaybeden milletin, hayatıyla dengeleyebileceği bir değeri kalmaz.
ABD’nin devreye girmesini beklemek, barışla çözümü, savaşa çevirmektir. Gürcistan’ın Irak veya Filistin olması demektir. Hem kendi, hem bölge için felakettir. Müzmin bir savaş alanı olmasıdır. Dünyayı huzursuz edecek bir yaradır.
Kavgayı deliler de çıkarır. Zor olan barıştır. çok daha zoru, başlatılmış savaşı, bir taraf tamamen ezilmeden barışa çevirmektir. Bir tarafın tamamen kaybetmesiyle sağlanan barışların dengesiz, adaletsiz yapısı, 1. Dünya Savaşı ve Doğu Almanya’da olduğu gibi sürekli ve yeni huzursuzluklar demektir.
Adil ve sürekli barış için kuvvetten başka bir hakem bulmak şarttır. Kafkaslar için, coğrafi bölgeden komşu devletler, teşvik ve tehditleri aşar, bölge huzurunu esas alabilirse, en iyi ve en devamlı imkân olacaktır.
Global dünyanın bilgi yaygınlığı, vicdanların zalime karşı yer alma imkânı doğurmaktadır. Zulüm, tahakküm ve sömürüye en büyük engel insanlık vicdanıdır. Bilgi çağında, “Irkların seleksiyonu” gibi bir Darvin masalını zulüm gerekçesi yapmak imkânı kalmamıştır. İnsanlık vicdanı, haklı lehine zalimi zorlayacaktır. İsrail, Batı’yı ve medyayı bütün imkânlarıyla arkasına aldığı halde, 60 yıldan beri huzur ve güvene “bir arpa boyu” yaklaşamamıştır. Hiçbir devletin, savaş için Batı’yı, İsrail gibi arkasına almasına imkân yoktur. Aklın 1. gereği, global çağda hiçbir devlet, gücüne dayanarak savaş çıkarmamalıdır. Haklılığın ispat zemini barıştır. 2) Devlet, başka bir devlete güvenerek savaşa meydan vermemelidir. 3) Tek şart, vicdanların tartışmasız kabul ettiği haklılıktır. Bunlar da özgürlük savaşı, vatan müdafaasıdır.
Sermaye ve medyanın, olayları çarpıtması, taraf olması yetmez. İnsanlık vicdanının taraf olduğu haklı kesim kazanacaktır. Cezayir İstiklal savaşında, medya ve güçlüler, Fransa’dan yana çırpındılar. İletişim ve ulaşım geliştikçe vicdanların haklıdan yana tavır koyma imkânı artacaktır. Bush’un Irak soykırımına karşı, insanlık vicdanının dünya meydanlarından haykırması; 15 Şubat 2003 eşsiz bir milattır. Bu, mazlumun gücüdür. ABD Vietnam komutanı, “Amerika halkı savaşın gereğine inanmadı. Asker, inanmadan savaşamaz” diyor. Irak’ın, Filistin’in, Afganistan halkının gücü, inancında. Global dünyada, tahakküm ve sömürgecilik hangi maskeyle olursa olsun güç kaybediyor, edecektir. Sınırların şeffaflaştığı, serbest dolaşıma geçildiği bir zamanda, işgale değil; hukuka, anlayışa, yakınlaşmaya, güvene, dostluğa, barışa ihtiyaç vardır. Milletler, macera peşinde koşan şöhret budalası, mağrur siyasilerden devlet adamı olmayacağını anlamak ve gerçek demokrasi yapılanmasına geçmek zorundadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.