Diyanet İşleri Başkanlığımız bu yıl Ramazan ayını, insanlığın barış ve merhamet atmosferinden uzaklaşma, yabancılaşma ve yalnızlaşmasını dikkate alarak, “Hiç kimse, kimsesiz kalmasın. Bu ramazan ve her ramazan” düşüncesi etrafında, Türkiye, 100 ülke ve 112 merkezde bu konu etrafında güzel bir etkinlik başlattı.

Sayın Karakaya, Diyanet İşleri Başkanımızın basın toplantısındaki bu önemli çağrısını, geniş bir özetle perşembe günü, Yeni Akit okuyucularımıza sundu. Ben, pazartesi günleri yazdığım için geç kaldım. Ama bu önemli hizmeti atlamak imkanı yok. Konu, insanlığın hayati bir konusudur. Diyanet İşleri Başkanlığımızın, İslam dünyasına yaptığı, 8 dilde, “Sağduyu, barış ve kardeşlik” çağrısının fikri ve fiili uygulaması gibi yerinde ve zamanında önemli bir etkinliktir.

İslam dünyası olarak parçalandık, güçsüz düştük, acılı, fitneli, zulümlü, savaşlı, kör dövüşlü, Müslüman katliamlarının yaşandığı, zor dönemlerden geçtik. Sonuna geldik ama,bu parçalanmışlık dahi, düşmana yetmiyor. Yeni parçalama gayretleri sahneliyor. Fakat önemli olan, İslam dünyasındaki uyanış ve liyakattır. Türkiye istikrarına karşı yapılan bütün hamlelerin millet ve devletçe püskürtülmesi de gösteriyor ki liyakat kazanılmaktadır. Şafak söküyor. Hamd Allah’a.

İnsan ekmel-i mahluk ve eşref-i mahluktur. Bu, İslam’ın öğretisidir. Bu yücelik, güzel ahlaka, hayattan da üstün değerlere, ölümsüzlüğe, yardımlaşmaya, insani sorumluluğa açılan kapıdır. Bu yüceliğin kaybı, ahlakın ve insanlığın kaybıdır. Ahlaki yüceliğini kaybetmiş insandan, çıkarı için her şeyi yapabilen, akılla donatılmış bir fitne bombası doğuyor. Hayvandan beter vahşet işliyor. Akıl, imanla bütünleşip, sorumluluğunu yüklemezse çıkar batağına saplanıp, vahşet üretiyor. Esat, Maliki, Sisi zulümleri, bu vahşetten örnekler sahneliyor. Hangi devlet adamı, milletine soykırım uygulayıp, kendi ülkesini bombalar? Hangi hayvan anne babasını öldürür? Çıkarcı evladın, bir an önce mirasa konmak için yaptığı budur. 

İnsanın yalnızlığı, düşmanlıkları, fitnesi, fesadı, güvensiz ve güvenilmezliği, yokluktan ziyade varlıktan da doğuyor. Yalnızlığın temelinde, samimiyetsizlik, çıkarcılık, güven bunalımı ve inançsızlık vardır. Mesele, İslami iklimin kaybıdır. Yüz pudralamakla kanlanmaz. Çok fakir var ki, Asrı Saadet insanı gibi. Fakir ama gözü gönlü tok. Çıkar kavgası yok. İnsanın zenginliği samimiyetindedir. Samimi bir tebessüm, çıkarcı bin doyumluk ikramdan üstündür. 

Gerçek kardeşlik ve yalnızlıktan kurtuluş, gönül zenginliği doğuran iman, ahlak, edep, güzel ahlak ikliminin mahsulüdür. Onun içindir ki Hüdai, “Sevda sahrasında Mecnun değilsen; -Ne Leyla’yı çağır, ne çölü incit!” der. Huzur evindeki on evlatlı annenin yalnızlığı, yetim yalnızlığından dahi acılıdır.

Çıkış yolu belli ve açıktır. İslam bunu söyler. Tarih bunu anlatır. Düşünürler, hikmetle buna çağırırlar. Mevlana ve Akif’imize kulak verelim yeter. Mevlana, “Kötü ahlaklıların ilmi ateşten kötüdür; -Yılan ağzında zehir damlasıdır ab-u hayat” diyor; Akif, “Bir halas imkanı var, ahlakımız yükselmeli” reçetesi yazıyor. 

Dinsiz ahlak müeyyidesiz kalır. Hayat damarı kopar. İslam’ın ölümsüz değerlerinden beslenen güzel ahlak, insanın, olmazsa olmazıdır. İmansız, İslamsız güzel ahlak görüntüleri yapma çiçekler gibidir. Saksıyla sınırlı, kokusuz, cansız bir görüntüdür. Kur’an ahlakı, bireyle sınırlanmaz. Bütün toplumu ve insanlığı kavrar. Baştan başa bir iklimdir, güvendir, huzurdur. Bir harf eksiği, bütünlüğünü bozacak derecede eşsiz bir kemale sahiptir. Her Müslüman nereden başlarsa başlasın, hedef, Kur’ani kemale ermek ve leylayı gönülden çağırmaktır.

Okuyucularımın Ramazanını tebrik ediyorum. Cihan harbi, Osmanlı’ya, Hilafete, İslam dünyasına açılmış savaştı. Birliğimizi parçaladı, kardeşler arasına fitne sınırları çizdi. Yiğit düştüğü yerden kalkar. Kalkış süreci başlamıştır. Kafirler istemese de Allah’ın nurunu söndürme imkanı yoktur. Hamd Allah’a.

Gazetemizden, Ramazan izni aldım. Sizden de rica ediyorum. Bugünden Ramazan Bayramınızı da tebrik ediyor, selam ve en iyi dileklerimi sunuyorum.