1 Temmuz’da 10 Ağustos provası
Aylardan beri tahminler yürütüyor ve yazılarımızda “ters köşe olabilirsiniz” opsiyonundan ötürü Başbakan Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanlığı adaylığı kesin” diyemiyorduk.
Artık adaylık kesinleştiğine göre herhalde bundan sonrası için de 10 Ağustos akşamına kadar sık sık “Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı kesin gibi” ifadesini kullanacağız.
Çünkü şu anki muhalefet partilerinin vaziyeti ve mevcut tablo böyle ifadeler kullanmamızı zorunlu kılıyor.
Daha önce de yazdım. Hem parlamento içi hem de dışındaki muhalefet parti liderlerinin tek hedefi var: Koltuklarını korumak.
Haliyle hedef böyle küçülünce mevcut konumlarını da muhafaza etmekte bir hayli zorlanıyorlar.
Zaten sınırlı olan enerjileri büyük ölçüde parti içi çekişmeler, koltuk kavgaları, basit hesaplaşmalar, hizipler ve ucuz muhalefet oyunlarına sarf ediliyor.
Önceki gün eş zamanlı olarak gerçekleştirilen iki faaliyet Cumhurbaşkanlığı yarışının nasıl şekilleneceğini de özetleyecek nitelikteydi.
Birinci faaliyet Ankara’daydı.
İkincisi ise Yozgat’ta…
Ankara’da Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylık programını başından sonuna kadar yerinde takip ettik.
Medyadaki yansımalarını sizler de ayrıntılı biçimde gördünüz.
İkinci program ise 5 partinin birleşerek aday gösterdiği Ekmeleddin İhsanoğlu’nun memleketi Yozgat’taydı.
İhsanoğlu’nun konuşmasının içeriği, temas ve programının özetini de medyadan takip ettik.
Şimdi tersten düşünelim.
İhsanoğlu’nun yerinde Erdoğan olsaydı ne olurdu acaba?
1-Erdoğan tercih olarak başlangıcı kendi memleketinden yapmış olsaydı orada yer yerinden oynar hemşehrilerinin rekor düzeyde katılımını sağlar, desteğini alır, ortaya çıkan görüntülerle memleketine daha ilk günden damgasını vururdu.
2-Verdiği mesajlarla gündemin ilk sırasına yerleşir, büyük bir rüzgar estirir, ortaya koyduğu vizyon ve projeler halkın ümidi haline gelirdi.
3-Çözüm üreten alternatifler geliştirir, ilkeler belirler, hedefler koyar, ezber bozan bir profil çizerdi.
4-Hepsinden önemlisi Erdoğan 5 partinin ortak adayı değil tek bir partinin adayı olarak rakiplerine tek başına meydan okurdu.
5-Herhangi bir aracıya ihtiyaç duymaksızın halkla kucaklaşır, bütünleşir, onların duygu, düşünce ve hislerine tercüman olurdu.
Peki İhsanoğlu’nda bunlara dair en küçük bir emare gözlendi mi?
Ana akım medyanın bütün gayret ve çırpınışına rağmen maalesef öyle bir işaret, öyle bir ümit yok.
Özetle İhsanoğlu’nun Yozgat programı fiyaskoyla sonuçlandı, ATO’daki programın gölgesinde kaldı.
Elbette maksadımız bir mukayese yapmak değil ama daha 1 Temmuz’da yaşananlardan, 10 Ağustos’un sonucunu kestirmek mümkün hale geliyor.
Aslında bu durum sadece birkaç ayın değil, önümüzdeki 5-10 yılın da nasıl şekilleneceğinin habercisi niteliğinde.
Muhalefet liderleri ise pozisyonlarını muhafaza etmenin panik ve telaşı içerisinde…
Teşkilatlarına da tarifi imkansız bir rehavet çökmüş.
Erdoğan o gün kürsüde tam 1 saat 3 dakika konuşma yaptı. Çok yoğun bir programdı.
Peki Erdoğan programdan sonra konutuna çekilip dinlendi mi dersiniz?
İşte ATO’dan çıkıp nereye gittiği ve o akşam il ve ilçe başkanlarına verilen iftarda nelerin yaşandığı bilindiği takdirde aradaki fark daha iyi anlaşılacak.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.