Gülümseyip el sallaması yeter!
Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası için önümüzde 30 günlük bir süre var.
Adaylar hafta sonu itibariyle meydanlara indi. Başbakan Erdoğan birkaç güne kadar “Vizyon Belgesi”ni açıklayacak. Diğerlerinin de bu metodu takip edeceğini tahmin etmek zor değil.
Ama daha ilk günlerde verilen mesajlarla seçim kampanyasının nasıl geçeceği ve bu çalışmaların sandıktan çıkacak sonuçlara nasıl yansıyacağı şekillenmeye başladı.
Bir defa seçim yarışının iki aday arasında geçeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Çünkü HDP bu seçimlere belirli planlar dahilinde farklı amaç ve hesaplarla katılıyor.
Öcalan’ın talimatıyla Demirtaş’ı aday gösteren HDP’de seçimlerde yüzde 10’a yakın oy alıp, bölge partisi olmanın dışına çıkmak ve önümüzdeki genel seçimlere parti çatısı altında katılıp katılamayacağının provasını yapmak için yola çıkıldı.
Böylece bir önceki yerel seçimlerde kazandıkları bölgelerde oylarının hangi orana ulaştığını ve izledikleri siyasetin halk nezdinde ne kadar kabul gördüğünü de test etme fırsatını yakalamış olacaklar.
Analizimizi somut veriler üzerinden yapacak olursak…
1-CHP ve MHP’nin oyları İhsanoğlu’nu seçtirmeye yetmiyor. Son iki seçimde CHP’nin oyu yaklaşık yüzde 25, MHP’nin ise yüzde 15 bandında olduğu biliniyor. Destek verecek diğer üç partinin toplam oy oranı ise yüzde 1’i ancak buluyor. Yani bu 5 partinin toplam oyu yüzde 41 civarında. Kaldı ki; CHP içerisinde İhsanoğlu’nun adaylığına itiraz eden azımsanmayacak düzeyde bir seçmen kitlesinin sandığa gitmeyeceği tahmin ediliyor. Dolayısıyla her sandığa gitmeyen CHP seçmeninin oyu Erdoğan’ın hanesine artı bir olarak yazılacaktır.
2-Erdoğan liderliğindeki AK Parti son yerel seçimlerde yüzde 45, bir önceki genel seçimlerde de yüzde 50 oy aldı. Yapılan son referandumda ise yüzde 58’e ulaştı.
3-Bir önceki genel seçimlerde Erdoğan’ın partisine oy veren yüzde 50’nin Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a oy vermemesi, İhsanoğlu’na da oy vermesi için hiçbir ciddi gerekçe bulunmuyor.
4-Bu seçimlerin gerçek anahtar partisi oylarının toplamı yüzde 3’ü bulan SP ile BBP’dir. Her iki parti tabanının da gönlünün Erdoğan’dan yana olduğundan kimsenin şüphesi yok.
5-Eğer seçimler ikinci tura kalırsa HDP kitlesinin silme olarak tercihini Erdoğan’dan yana kullanacağı fikrine de şu ana kadar itiraz eden olmadı. Zaten Öcalan da Cumhurbaşkanlığı seçiminde “çözüm süreci”ni destekleyen adaylara oy verilmesi talimatını vermişti.
Bunlar matematiksel istatistiğe dayalı aritmetik veriler. Bu verilere göre Erdoğan’ın daha ilk turda kazanması büyük olasılık.
Muhalefetin mevcut durumuna bakıldığında bir sonraki genel seçimlerde de AK Parti’nin 4. kez tek başına iktidara geleceğine kesin gözüyle bakılıyor.
Böyle bir durumda daha önce iktidar partisine oy vermiş seçmenin mantığıyla düşünelim.
Velev ki eşit iki aday arasında tercih yapmak durumunda dahi kalsalar iktidardaki partinin Cumhurbaşkanı adayını tereddütsüz destekleyeceklerdir.
Türkiye geçmişte çok farklı Köşk tecrübeleri yaşadı.
Şimdi mantıken düşünün; tek bir AK Parti seçmeni dahi dünyanın en büyük potansiyelini üzerinde taşıyan, bu kadar rüzgar yakalayan, atılım yapan bir ülkenin yürütmesine fren olsun, reform ve icraatlarını veto etsin diye muhalefet partisinin adayına oy verir mi?
Hele bunca tecrübeden sonra…
O halde bu seçimin sonucu şimdiden bellidir.
Erdoğan’ın seçimi kazanmak için meydanlarda gülümseyip el sallaması dahi yeterlidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.