Yener Dönmez

Yener Dönmez

İngiliz anahtarı işe yarayacak mı?

İngiliz anahtarı işe yarayacak mı?

Muhammed Ebu Hudeyr henüz 15 yaşında Filistinli bir çocuk. Otopsi raporlarına yansıyan bilgilere göre, İsrailli saldırganlar işkencenin her türlüsünü yaptıkları Muhammed’e önce zor kullanarak benzin içiriyorlar, ardından diri diri ateşe verip cayır cayır yakıyorlar. Gerekçeleri ise 3 İsrail vatandaşın kaçırılması...

Tabi bu İsrail’in iddiası…

Daha önce de canlı yayınlara yansıyan görüntülerden İsrail askerinin minnacık Filistinli bir çocuğun kolunu taşla nasıl kırıp parçaladığını, tankların paletleri altında diri diri ezdikleri çocukları, babasının kolları altında minik Salih’in kurşuna dizilişini izlemiştik.

Önceki yıl Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile gittiğimiz Gazze’de İsrail vahşeti altında yaşanan drama bizzat şahit olmuştuk. Siyonistlerin tarihi baştan sona zulüm ve vahşetle dolu.

Kur’ân’da da ayrıntılı biçimde anlatıldığına göre,  Allah (cc) tarafından ebedi zelil ilan edilen Yahudiler; fesadın, bozgunculuğun, zulmün, inkarcılığın, yalancılığın, şeytanlığın, çirkinliğin, ahlaksızlığın, arsızlığın, azgınlığın başka bir adı.

Kanını akıttıkları pek çok peygamber gibi kendilerine elçi olarak gönderilen Hz. Âşiya’yı da testere ile ikiye biçip şehid etmişler. Azgınlık ve bozgunculukta o kadar ileri gitmişler ki; Hz. İsa’nın, “Yüzün yüzün sürünün, dizin dizin gidin, yurdunuz milletiniz olmasın” şeklindeki bedduasına dahi muhatap olmuşlar.

İşte bütün bunların farkında olan cennet mekan Abdülhamit Han, devlet kurmak için Osmanlı’dan toprak satın almak isteyen Yahudileri makamından kovuşunu ve tahttan indirilişini Şam’da yaşayan şeyhi Mahmut Ebu Şamat’a gönderdiği ibretlik tarihi mektupta şöyle anlatıyor:

“Yâhû

Bismillahirrahmanirrahim ve bihi nestain

İşbu arîzamı tarikat-i Şazeliye Şeyhi vücutları ruh ve hayat veren ve cümlenin efendisi bulunan Eşşeyh Mahmud Ebüşşamât Hazretlerine ref ediyorum.

Mübarek ellerini öperek ve dualarını rica ederek selâm ve hürmetlerimi takdimden sonra arzederim ki, sene-i haliye şehr-i Mayısın 2. günü tarihli mektubu vasıl oldu. Sıhhat ve selâmette daim olduğunuzdan dolayı Allaha hamd ve şükürler ettim... Efendim, orada evrâd-ı Şazeliye kıraatine ve vazife-i Şazeliyyeye Allahın tevfikiyle gece ve gündüz devam ediyorum. Ve bu vazifeleri edâya muvaffak olduğumdan dolayı Allahı Tealâ Hazretlerine hamdederim ve dâvet-i kalbiyenize muhtaç olduğumu arzederim. Bu mukaddimeden sonra şu mühim meseleyi zat-ı reşadetpenahilerine arzederim ki, ben Hilafet-i İslâmiyeyi hiçbir sebeple terketmedim. Ancak ve ancak Jön Türk ismiyle maruf ve meşhur olan İttihat Cemiyetinin rüesasının tazyik ve tehdidiyle Hilafet-i İslamiyeyi terke mecbur edildim. Bu ittihatçılar Arazi-i Mukaddese ve Filistin’de Yahudiler için bir vatan-ı kavmî kabul ve tasdik etmediğim için ısrarlarında devam ettiler. Bu ısrarlarına ve tehditlerine rağmen ben de katiyen bu teklifi kabul etmedim. Bilâhare yüzelli milyon altun İngiliz lirası vereceklerini vaadettiler. Bu teklifi dahi katiyen reddettim ve kendilerine şu sözle mukabelede bulundum: ‘Değil 150 milyon İngiliz lirası, dünya dolusu altun verseniz bu tekliflerinizi katiyen kabul etmem! Ben otuz seneden fazla bir müddetle Millet-i İslamiye’ye ve Ümmet-i Muhammediyeye hizmet ettim. Bütün Müslümanların ve selâtîn ve Hulefa-i İslâmiyeden abâ ve ecdadımın sahiplerini karartmam ve binaenaleyh bu tekliflerinizi mutlaka kabul etmem’  diye kat’î cevap verdikten sonra hal’imde ittifak ettiler ve beni Selâniğe göndereceklerini bildirdiler. Bu son tekliflerini kabul ettim ve Allahü Teâlâ’ya hamdettim ve ederim ki, Devlet-i Osmaniyeye ve âlem-i İslâma ebedi bir leke olacak olan tekliflerini, yâni Ârazi-i Mukaddese ve Filistin’de Yahudi devleti kurulmasını kabul etmedim. İşte bundan sonra olanlar oldu.

Bundan dolayı da Mevlâ-yı Müteâl Hazretlerine hamdederim. Bu mühim meselede şu maruzatım ve sözlerimle mektubuma hitam veriyorum: Mübarek ellerinizden öper, hürmetlerimi kabul buyurmanızı sizden rica ve istirham ederim

İhvan ve esdikamın cümlesine selâm ederim

imza

Müslümanların Hizmetkârı Abdülhamid”

Tam 101 yıl önce kaleme alınan bu mektubun anlamı her yönüyle sanırım bugünlerde daha iyi anlaşılacaktır.

Zulmünü kalıcı kılıp şerefi olmayan varlığını perçinlemek isteyen İsrail şu sıralar Peşmerge eliyle Irak’ın kuzeyinde kendisine uydu olacak, hain emellerine alet edebileceği yeni bir devlet hayali kurmaktadır.

Bu projeye bugünlerde artan Tel Aviv-Londra hattındaki desteğin sıradan duygusallık üzerine inşa edildiğini ve artan İsrail ile IŞİD saldırılarıyla bölgenin kan gölüne çevrilmesinin tesadüfe dayandığını düşünmemiz mümkün değildir.

Bunun zengin petrol kaynakları ile ekonomik, siyasi, bölgesel nüfus, jeopolitik ve stratejik açıdan çok ciddi nedenleri bulunmaktadır.

İsrail Ortadoğu’da kurulacak bir Peşmerge devletiyle, yeni müttefik bulmanın yanında, kendilerine ezeli düşman olarak addettikleri “Sünni Müslüman Coğrafyası’nın bölünüp paramparça edilmesi” hedefine de ulaşmak istemektedir.

Suriye ve Irak’taki istikrarsızlık ve kaos ortamını Türkiye ve İran’a yayma, Ortadoğu’yu büsbütün cehenneme çevirmenin planları yapılmaktadır.

Ancak, Allah (cc) açıkça müjdelemektedir: İsrail’in mutlaka sonu gelecek, Siyonizm belâsı mutlaka yer yüzünden silinecek, son zafer İslâm’ın olacaktır.

Amenna ve saddakna…

Yeter ki biz layık olalım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Yener Dönmez Arşivi