Paralel Yapı’nın Hezeyanları...
“Paralel Yapı” son günlerde gündemden düşmüyor.
“Truva atı” benzeri bir yöntemle iktidarı devirme girişimi akamete uğramasıyla birlikte “Paralel Yapı”nın ihanet planları deşifre oldu.
Tüm dinleme ve casusluk faaliyetlerinin hedefi, Erdoğan hükümetini yıkarak kukla bir hükümet kurdurmak sureti ile devlet kurumlarını tamamen ele geçirmek olduğu belirlendi.
Geniş halk kitlelerinde “paralel yapı”nın hükümete yönelik hukuk dışı başarısız operasyonlarının tartışılmaya başladığı o günlerde Pensilvanya’daki gözü yaşlı zat ve yandaşları “Bunların bizimle ilgisi yok” diyerek gürleyip beddualar sallıyorlardı.
Aslında bu sürece gelinceye kadar, birçok insan “İslam’a ve Müslümanlara zarar veririm” korkusu içinde bildiklerini söylemediler ve hep susan oldular.
Ancak hükümeti devirmeye yönelik ihanet girişimleri bardağı taşıran son damla oldu. O paralel yapı; “iki zar uğruna tüm servetini kaybetmiş kumarcı” durumuna düşmüştür.
Türkiye’de vesayetçi güçler geçmişte askeri darbelerle hükümetleri görevden uzaklaştırmıştı. Şimdi de yargı ve emniyet içindeki gizli yapılanma işletilerek yapılan operasyonlarla halkın seçtiği hükümet görevden uzaklaştırılmak istendi.
HANİ BU OPERASYONU BAŞLATAN HAİNLER SİZDEN DEĞİLDİ!..
Bugün elde edilen bilgi ve belgeler ile “Cemaat Medyası”nın tavrı gösteriyor ki; dış destekli ve Pensilvanya’dan gelen emirler doğrultusunda bu ihanete başvurulmuştur.
Halbuki;F.Gülen’in kendisi “bizim bu operasyonlarla alakamız yoktu” diyordu.
Sermayeleri yalan, hile ve takiyye olan bu cemaat içindeki “kırk haramiler çetesi” utanmadan arlanmadan “Çok şükür haram yemedik” naralarıyla kelepçeli elleriyle mağduriyet pozları veriyorlar.
Şimdi çete oluşturmak, hükümete darbe düzenlemek ve devlet sırlarını dinleyip sızdırmaktan yani casuslukla suçlananlar “cemaat medyası” tarafından kahraman ilan ediliyorlar.
‘Haram lokma yemedim” diyen Emniyet Müdürü Hayati Başdağ’ın tam 557 maaş taltifi aldığı ortaya çıktı. Aynı şekilde “para ödülü” verilmesini düzenleyen “taltif sistem”ini sabote ederek, ödüllerin tamamına yakınını yapıya mensup Emniyet müdürlerine aktardıkları tespit edildi.
Cemaat içindeki bazı dostlarıma; “Bu operasyonu yapanlar hani sizden değildi. Hani ilginiz yoktu”, “hani; F.Gülen iki yüzlü davranmaz asla, takiyye yapmazdı”. Sitemli sorularımı sıralıyorum.
Kimileri çaresizlik içinde “maalesef” diyerek başını öne eğerken, bir kısmı ise utanmadan bahaneler üzerinden hâlâ bu hainleri savunmaya çalışıyor.
Merkezi ABD’de bulunan “kırk haramiler”in benzeri bir gizli çete, cemaati yöneten ve yönlendiren olarak tüm ipleri elinde tutmaya devam etmektedir.
Gördüm ki; cemaatin içinde samimi ve sadece Allah rızası için hizmete destek olan geniş bir kitle var ve bu kitle gelişmelerden rahatsızdır. Bu ihanetten vaz geçilip bu gizli yapı dağıtılmaz ise bir çorap söküğü gibi cemaatte dağılma başlayacağı anlaşılmaktadır.
MASKE DÜŞTÜ, GERÇEKLER ORTAYA ÇIKIYOR…
Artık şu bir gerçek; “bu cemaat”in içinde bir istihbarat ağı oluşturularak gizli ve bazı karanlık ilişkiler içine girilmiştir.
Cemaat içindeki gücünü kuvvetlendirmek ve kendine itaat edenlerin samimiyetini ölçmek amacıyla oluşturulan bu istihbarat ağı zaman içinde devlet kurumlarına sızacak kadar geliştirilmiştir.
Ülke içindeki gizli yapılanma devlet kurumları içinde sürdürülürken, Vatikan ve Amerika’daki Hıristiyan ve Yahudi lobileriyle kurulan özel ve gizli ilişkilerin devamı için cemaat içindeki o gizli örgüt ABD’ye taşındı.
Çünkü özel ve bazı gizli ilişkiler Türkiye’nin bilgisi dışında olmalıydı.
Bu ihanetlerin son halkasını ise dış güçlerin yönlendirmesiyle Başbakan Erdoğan hükümetine karşı bir hukuk darbesi niteliğindeki operasyonlar oluşturmuştur.
Çok şükür bu ihanet çetesinin operasyonları bertaraf edildi ve paralel yapının emniyetteki maşaları şimdi mahkeme önündedir.
Çetenin bunca istihbarat bilgisini nasıl elde ettiği?, Türkiye’de neler olup bittiğiyle ilgili raporların nasıl hazırlandığı ve bunların kimlere servis yapıldığı?. Hangi yolların ve mekanizmaların işletildiğinin şifreleri artık çözülmüştür.
Şimdi; bu çete, emrindeki medya gücüyle şovlar yaparak, hükümet aleyhinde kamuoyu oluşturmaya çalışıyor.
Aslında; deşifre olmayanları koruyabilmek için bu ekibi feda etmeye hazırlar. Fakat, sorgulanan ve tutuklanan emniyet mensuplarına yönelik Cemaatin sahiplenme ve savunması onların “Bize sahi çıkılmıyor” şeklindeki tepkilerini önlemek için yapılmaktadır. Zira buna mecburlar aksi halde mahkemelerde itiraflar ve karşılıklı suçlamalar başlar korkusu var.
Gün gelecek bu operasyonların ucu onlara kadar uzanacak ve mahkeme önüne çıkarılacaklardır. Buna bu ülkenin kuvveti ve kudreti yeter.
İşte o zaman millet ve tarih önünde hesap vermekten kaçamayacaklardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.