Mehmet Koçak

Mehmet Koçak

Yarın tarihi bir gün: Türkiye Cumhur(Reisi)’ni seçiyor...

Yarın tarihi bir gün: Türkiye Cumhur(Reisi)’ni seçiyor...

Cumhurbaşkanlığı için son virajdayız ve yarın tarihi bir gün olacak. Sadece Cumhuriyet tarihinde değil Osmanlı dönemi de dahil, Türk tarihinde bir ilk yaşanacak. 

Yarın cumhur yani “halk” sandığa gidecek ve hür iradesiyle Cumhur(Reisi)’ni seçecek.

 Cumhur(Reisi)’nin, birilerinin tayiniyle veya mecliste bir grup tarafından değil de bizatihi halkın kendisi tarafından seçilecek olması demokrasimiz açısından fevkalade önemli ve de anlamlıdır. 

Seçim kampanyası sürecinde Ekmeleddin İhsanoğlu “ben devletin Cumhurbaşkanı olacağım” derken Cumhurbaşkanlığı makamını siyasi değil, sembolik ve protokol; yani geçmişin devamı ve statükodan yana olacağı imasında bulundu.  

Selahattin Demirtaş “ben halkların bir arada yaşayabilecekleri bir projenin adayıyım” diyor ve Kürt yurttaşların değil tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının Cumhurbaşkanı olacağını ve hiç kimseyi ayrıştırmayacağını vaat ediyor..  

Başbakan Erdoğan ise, “ben hak ve özgürlüklerden yana demokratik değerleri önceleyen kısacası milletin Cumhurbaşkanı olacağım” diyor ve “Benim yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır. Yatan ve sadece onaylayan değil, ülke ve millet için hiç durmadan çalışan ve terleyen bir Cumhurbaşkanı olacağım” açıklamalarıyla seçmenden destek istiyor. 

Başbakan Erdoğan; Cumhurbaşkanlığı makamını sembolik olmaktan kurtaracağını ve farklı bir Cumhurbaşkanı olacağını, kampanyasının merkezine aldı. 

Seçilme şansı yok ancak biz varsayalım ki Ekmel Bay kazandı. 

Ülkemizi temsil gücü var mı? Güçlü AK Parti hükümet ile nasıl çalışacak?  Kendisini aday gösteren siyasi ve dünya görüşleri çok farklı partilerden hangisinin görüşlerini temel esas alarak görev yapacak?

Görülen o ki; bir yamalı bohça olan bu birliktelik sadece Erdoğan karşıtlığı için oluşturuldu. 

Yarın ülke sorunları konusunda bu birliktelikten eser kalmayacağı gibi siyasi kavgaların başlayacağının sinyalleri bugünden gelmeye başladı bile. 

Selahattin Demirtaş’a gelince;   

Gerçekten güzel konuları seslendiriyor; “farklılıklara rağmen bir arada aynı vatanda yaşama kültürünü geliştirmeliyiz” gibiayakta alkışlanacak bu açıklamaları yapan Selahattin Demirtaş’ın; daha düne kadar Kandil’in emriyle “sivil itaatsizlik” ve “eğitimi boykot” ile “açlık grevleri”hatta “özerklik” gibi eylem ve söylemlerin de öncüsü ve seslendiricisi olduğunu biliyoruz.

“Biz Demirtaş’ın dününe mi, bugününe mi inanalım?” sorusunu akla getirmektedir.

Diğer bir gerçek şu:

Ekmel Bey ABD ve Pensilvanya güdümünde olduğu gibi Selahattin Demirtaş da Kandil ve İmralı’nın güdümündedir. 

DÜNYA BAŞKENTLERİ ERDOĞAN DÖNEMİNE HAZIRLANIYOR

Başbakan Erdoğan; Türkiye’nin sorunlarına getirdiği çözüm önerileriyle ülkenin demokratikleşmesine öncülük eden karizmatik bir lider olarak halk nezdinde ciddi bir desteğe ve güvene sahiptir. 

Vaatleri daha önce başlattığı reformlar ve kalkınma hamlelerinin yanında sorunlara yönelik çözüm önerileri bir hayal değil gerçekleşen ve bir kısmı gerçekleşme safhasında olan konulardır. 

Uluslararası siyasi gözlemcilerin tartıştığı husus; “İktidarı boyunca her seçimde oylarını artıran Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı 12. Cumhurbaşkanı olarak Çankaya Köşkü’ne seçilip seçilmeyeceği değil; 10 Ağustos’ta yapılacak olan seçimlerin ilk turunda sandıktan zafer ile çıkıp çıkmayacağıdır.” 

Yani; Erdoğan’ın seçileceğine kesin gözüyle bakılıyor ancak merak konusu olan birinci turda mı, ikinci turda mı seçileceğidir… 

Ben, 24 Ağustos’ta yapılması planlanan ikinci tura ihtiyaç kalmadan ilk turda Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı, Yeni Türkiye’nin ise ilk Cumhur(Reisi) olarak seçileceğine inanıyorum.  

Çünkü; tüm anketler ve yaşanan süreçte başbakana gösterilen teveccüh buna işaret ediyor.

Dünya başkentleri de Sayın Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına hazırlandığı haber yorumları medyada yankılanıyor. 

Başbakan Sayın Erdoğan aslında onların istediği ve beklediği bir Cumhurbaşkanı değil.. 

Çünkü onlar emirlerine amade olan ve söylenenleri emir telakki eden bir Cumhurbaşkanı istiyorlar… 

Sayın Erdoğan ise soran, sorgulayan ve haksızlıkları dile getirerek eleştiren bir siyasetçi olduğunu ve halkı tarafından sevilen ve takdir görülen bir lider olduğunu artık onlar da kabul ediyorlar. 

Bilhassa dış destekli ve işbirlikçi cephenin tüm oyunları ve paralel yapının ihanetlerine rağmen ayakta kalabilen ve arkasındaki halk desteğini artırabilen bir lider olarak dünya başkentlerinde hem tartışılıyor hem de takdir ediliyor.  

O, kurucu lideri olduğu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2002 yılında ilk defa katıldığı genel seçimlerden sürpriz bir şekilde yüzde 34 oy alarak iktidara gelmesinin ardından, üç yıl önce yapılan son genel seçimlerde oy oranını yaklaşık yüzde 50’ye yükseltmeyi başarmıştır. 

Yine o; yarınki seçimlerde zafer elde edecek ve seçim sonrasında sadece onu destekleyenlerin değil “halkın tamamının Cumhurbaşkanı olacak.”

Çünkü o, halka rağmen değil, halkla beraber olan bir siyasetçi, bir devlet adamıdır.

Onu hem seviyor hem de destekliyoruz. Çünkü o, bizden biri ve bizim için çalışan başarılı bir devlet adamıdır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Koçak Arşivi