Ağustos Süreci
Normal şartlarda Ağustos ayı siyasetçiler için en sakin, en durağan aylardan biridir.
Meclis tatile girer, bürokratlar ile siyasetçiler memleketleri ya da tatil beldelerine gider, Başkent boşalırdı.
Ama AK Parti’nin kuruluşuyla birlikte bu teamül bozuldu.
Bugün AK Parti’nin 14. kuruluş yıldönümü.
Ağustos ile Ocak ayı arasında hiçbir fark olmayacak şekle geldi. TBMM yasama faaliyetlerini sürdürüyor. Siyasi partiler hiç olmadığı kadar hareketli. Ankara’daki siyasi heyecan ile kongre yarışı, Ağustos ateşini bile bastırmış vaziyette…
Önceki gece 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün veda resepsiyonundaydık. Resepsiyon salonu tıklım tıklım doluydu. Hareket etmekte güçlük çektik. Köşk’teki yoğun kalabalık içerisinde Ağustos Süreci’nin önemli aktörlerinin nabzını tutmaya çalıştık.
Aynı zamanda ezberleri bozan pek çok ilkle karşılaştık.
Örneğin Erdoğan seçildikten sonra halef-selef cumhurbaşkanları ilk kez bir resepsiyonda bir araya geldi. Resepsiyon öncesinde Köşk’ü gezdikten sonra MGK salonunun da bulunduğu üst kata çıkan halef-selef iki lider, 1 saati aşkın bir görüşme gerçekleştirdi.
Dün de Gül, Cumhurbaşkanı olarak son kez MGK’ya başkanlık etti. Erdoğan ise iki ay sonra Cumhurbaşkanı olarak başkanlık edeceği MGK’ya son kez Başbakan olarak katılmış oldu.
Ağustos Süreci’nde, 27 Ağustos; hem AK Parti hem de Türk Siyaseti açısından en kritik takvimlerden birisi…
Tek gündem maddesiyle toplanacak olan AK Parti Olağanüstü Kongresi’ne Erdoğan son kez Genel Başkan olarak katılacak. Erdoğan bu tarihte aralıksız olarak 14 yıldır sürdürdüğü AK Parti Genel Başkanlığı ile 12 yıldır yürüttüğü Başbakanlığa veda ederken yeni bir isim ise Erdoğan’ın bıraktığı Genel Başkanlık ve Başbakanlık koltuğuna oturmuş olacak.
Ardından Başbakan olarak tayin edilen isim kabinede ciddi oranda revizyona gidecek.
Kulislerden edindiğimiz bilgilere göre kabinenin yarısından fazlası değiştirilerek yeni Başbakan ile yeni bir başlangıç yapılmış olacak.
Tabii AK Parti bu açıdan oldukça zengin bir parti.
Başbakan adayı için bir çırpıda 10 isim birden telaffuz edebilirsiniz.
Bakanlık için ise bunun 6-7 mislini söylemek mümkün.
Resepsiyonda görüştüğüm MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a, “İki ayrı yazıda yeni kabinede Dışişleri Bakanı olarak düşünüldüğünüzü yazdık.” dedim. Fidan da, “Allah kaldırabileceğimiz yükler yüklesin.” karşılığını verdi.
Neden olmasın?
10 yıl öncesini düşünün bir.
Ahmet Davutoğlu, Danışman olarak adım atmıştı siyasi hayata. Adı bugün en güçlü Başbakan adayı olarak geçiyor.
Hakan Fidan için de tıpkı Davutoğlu gibi her yönüyle Başbakan olma potansiyeli taşıdığını, öyle bir kapasite, birikim ile vizyona sahip olduğunu söyleyebiliriz.
İşte AK Parti’nin farkı burada. Sürekli yeni markalar üretiyor. Bu ülkemiz açısından da son derece önemli bir kazanç.
Keşke muhalefet partileri için de aynı şeyi söyleyebilsek.
Ama maalesef çeyrek asırdır hiçbir varlık gösteremeyen muhalefet partilerinden lider adayı da çıkmadı/çıkmıyor.
Tüm ümitlerini AK Parti’de yaşanacak bir fetret dönemine bağlamışlar.
Kendi koltuklarını korumak için, son seçimde gösterdikleri aday ve seçim kampanyasında sergiledikleri performansa bakarak, “Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına gizli destek verdiler.”desek abartı olmaz.
Ama hesaplayamadıkları bir gerçek var: Erdoğan Cumhuriyet tarihimizin tartışmasız en önemli siyasi figürü, sonuca ulaşma uzmanı, politik dehası, strateji ustasıdır.
Ağustos sürecinden sonra önümüzdeki 5 yılda da aynı istikamette ilerleyerek, Türk Siyaseti’ne kazandırdığı istikrarı sürdürecektir.
Mevcut konjonktürde elde edilen bu istikrarı engellemeye ne sabık muktedirlerin, ne fitneci medyanın, ne de Paralel Yapı’nın gücü yetecektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.