Üç dönem ve Medya
Ahmet Davutoğlu 27 Ağustos’ta resmen AK Parti Genel Başkanı oluyor.
Davutoğlu’nun Genel Başkan ve Başbakan olarak belirlenmesi üç dönem kuralından da geri dönüş olmayacağının habercisi.
Siyasette yenilik adına üç dönem kuralı kritik öneme sahip. Dünya’nın pek çok gelişmiş ülkesinde de bu kuralın esas alındığını söyleyebiliriz. Hatta bunu iki dönem olarak uygulayan ülkeler bile var. Mesela Amerika’da başkanlık iki dönem şeklinde uygulanıyor. Üçüncü dönem Anayasal olarak mümkün değil.
Bürokraside de benzer uygulamalara geçilmesi gerekiyor. 5 yıl 8 yıl gibi kısıtlamalar getirilmeli. Kişi görev süresinin sınırını bilirse hem performans hem de nizam içinde kalma konusunda daha duyarlı olur.
Özel sektörde kurumsal kimliği oturmuş uluslararası firmalar da benzer görev süresi kısıtlamaları uyguluyorlar.
Görev belli bir sürede bitirilmezse, kişi ilelebet o görevde kalacak hamlelere yoğunlaşır. İşi bırakıp koltuğu düşünmeye koyulur. Futbol kulüpleri ve sendikalar bunun en basit örneği. Delege yapısını değiştir ilelebet başkan ol. İster başarılı ol ister başarısız, fark etmez!
Türkiye’de özel sektörde ise yöneticiler daha ilginç bir taktik izliyor. Kurumda kendi altlarına gelecek vaad eden hiç kimseyi almıyorlar. Gelecek vaad edenleri ise ya tasfiye ediyorlar ya da enerjisini başka problemlerle boğup ilerlemesini büsbütün durduruyorlar.
Bunların hepsi hem kamu için hem özel sektör için kayıp.
AK Parti’nin üç dönem kuralı sıkı uygulanırsa Türkiye için bu açıdan bir ilk ve örnek olacak.
Bunun diğer alanlara örnek teşkil etmesi gerekiyor.
Medya dünyası da benzer problemlerle çalkalanıyor. 30 - 40 yıllık yazarlar ve yöneticiler görmek mümkün. Dünyada medya kendini hızla yenileyip “Yeni Medya” düzenine doğru ilerlerken, Türkiye’deki medyanın geri kalmışlığının ana sebeplerinden biri bu.
Türkiye’de medya her geçen gün geriye gidiyor. Rakamlar, bilançolar, tirajlar, izlenme oranları ortada.
Bu gidişi dünyayla aynı istikamete çevirmenin ve yeni medyanın kodlarıyla Türk Medyası’nı da ayağa kaldırmanın yolu, yeniliklere ve yeni fikirlere açık olmaktan geçiyor.
Yeni fikirler ancak yeni insanlarla olur.
Yeni bir nesil, bambaşka biçimde yetişiyor. Hayatı okuyuş biçimleri çok farklı olan bu yeni nesli anlayıp yakalamazsak çok yazık olacak.
Medya dünyası kendisini yenilemeli.
Yöneticisinden yazarına silkinme gerekiyor. Artık bambaşka bir dönemdeyiz. Uzun süredir ıskaladığımız “yeni dünyayı” artık daha fazla ıskalayamayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.