Cumhurbaşkanı Erdoğan’la İngiltere’de...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a eşlik ettiğimiz Azerbaycan-İngiltere seyahati sona erdi. Erdoğan’ın rutin temasları ile ikili görüşmelerini haber sütunlarımızdan ayrıntılı biçimde yansıttık.
Tabii bir de perde arkası gelişmeler var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın pek çok önemli ülkenin devlet başkanıyla baş başa görüşmesi, toplantıları, kritik temasları oldu. Dönüş yolunda Erdoğan’a NATO zirvesinden basına yansımayan gelişmeler, Merkel ve Obama’yla ayrı ayrı yaptığı görüşmenin detayları, dinlemeler, Kıbrıs, Karabağ, Suriye ve Filistin’de yaşanan bölgesel gelişmeler ile güncel meselelere dair pek çok soru yönelttik.
Aldığımız cevaplar ve sohbetimizin ayrıntılarını inşallah yarınki gazetemizden bütün yönleriyle okuyacaksınız.
Dönelim Galler izlenimlerine…
Bakü’deki pırıl pırıl güneşli ve sıcak havadan sonra NATO zirvesinin gerçekleştirildiği Cardiff’te sisli, kapalı ve soğuk bir hava ile karşılaştık.
Kaldığımız ilk güne nispeten ikinci gün birkaç saat de olsa güneşi görebildik. Cardiff’te sürekli yaşayanlar “Siz yine şanslısınız. Üst üste yağmur yağmayan iki güne denk geldi. Burada yağmurun olmadığı günler enderdir. Güneş ve yaz buralara pek uğramaz” dediler.
Cardiff Birleşik Krallık’ın kurucu ülkelerinden birisi olan Galler’in başkenti. Ekonomik açıdan Birleşik Krallık’ın en geri kalmış bölgesi olarak biliniyor.
İngiltere’de kişi başına düşen gelir 37 bin doları bulurken bu rakamın Galler’de yarı yarıya azalması bunun bir kanıtı olarak gösteriliyor.
Cardiff’teki binalar estetikten uzak, düzensiz, eski ve bakımsız. Havanın kasveti sanki binaların üzerine yansımış. Bölgeyi tamamen kaplayan ormanlık alanlar da olmasa sanki insanın nefes alması zorlaşacak. Bakü ne kadar ümit ve gelecek vaat ediyorsa Cardiff de bir o kadar ümitsizlik ve karamsarlık çağrıştırıyor.
Heyecansızlık, durağanlık, soğukluk şehrin simgesi haline gelmiş.
Zirve için onlarca ülkeden gelen diplomat, görevli, polis ve korumalara rağmen şehir kalabalık görüntüsü vermiyor.
İlk gün çarşıda gezerken Emine Erdoğan Hanımefendi ile karşılaştık. Ayaküstü biraz sohbet ettik. Alışveriş yapıyorlarmış. Londra’yı kast ederek “Buranın her şehri birbirine benziyor” dedi.
Cardiff’te yaşayan Türklerle de karşılaştık. Galler ve Cardiff hakkında biraz bilgi aldık.
Sayıları 500 kadar olan yerleşik Türk varmış Cardiff’te.
Bir liman kenti olan Cardiff’te zaten 300 bin insan yaşıyor. Tüm İngiltere’de olduğu gibi Galler’de de Müslüman sayısı her geçen gün artıyor. Pakistan, Bangladeş, Somali, Yemen ve Türkler’den oluşan Müslüman sayısı şuan 20 bine ulaşmış durumda.
Bir de İslam’ı tercih eden çok sayıda ki İngiliz ve Gallerliler var…
Cardiff’te City Road’taki işyerlerinin yüzde 90’ı Müslümanlara ait. Artık oradaki Müslümanlar sadece işçi olarak görev yapmıyorlar. Büyük bölümü kendi işlerini kurmuş ve işveren haline gelmiş durumdalar.
Cardiff’te olduğumu öğrenince ziyaretime gelen amcaoğlum da bunlardan bir tanesi…
Cardiff’te biri minareli olmak üzere toplam 18 camii bulunuyor. Daha önce ırkçıların saldırısına uğrayıp; yakılıp, yıkılan Medine Camii de yakın süre sonra ibadete açılacak. Hem de çifte minareli olarak.
İslam’ın hızla yayılması ve her geçen gün İslam dinini tercih edenlerin sayısındaki büyük artışın İngiliz İstihbaratı’nın dikkatini çektiği söyleniyor.
Oradaki kardeşlerimizin bizimle paylaştığı bilgiye göre; İngiliz istihbaratı aralarından bir istihbaratçıyı bu meseleyi araştırıp rapor etmesi için görevlendirmiş…
Fakat bu meseleyi araştırmak için Cardiff’te yaşayan Müslümanlarla teşriki mesaiye başlayan İngiliz istihbaratçı da bir süre sonra İslam’ı tercih etmiş, Müslüman olmuş.
Arkadaşlarının da İslam’la müşerref olduğunu öğrenen İngilizlerin kafası hepten karışmış anladığım kadarıyla.
Bence bu meseleye daha fazla kafa yormalarında hiçbir beis yok.
Hatırlatmakta da yarar var: “Allah katında en mükemmel din İslam’dır.”
İnneddîne indellahil İslam…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.