Ziya Müezzinoğlu

Ziya Müezzinoğlu

PKK kalmadı (mı?) IŞİD verelim

PKK kalmadı (mı?) IŞİD verelim

Söylemesi zor ve üzücü, ancak yaşananların tek bir açıklaması var: BOP, adım adım şekilleniyor.

Yaşım itibariyle kendimi çok tecrübeli saymam, uluslararası olayları okuma konusunda da özel bir yeteneğim olduğu söylenemez ancak adına “Arap Baharı” denen olayların yaşandığı günlerde şunca yıllık tecrübeli, kerli ferli adamların çıkıp yaşananları sevinç ve umutla karşıladıklarını söylemesini hayretler içerisinde izlediğimi hatırlıyorum.

Türkiye’de güçlü bir İslamcı iktidar vardı ve işte İslam dünyası da uyanıyordu. Ancak sonraki günlerde Kaddafi’nin hiç de bu bahara ve Müslümanlara yakışmayacak vahşi görüntüler eşliğinde linç edilerek öldürülmesi, Mısır’ın seçimle işbaşına gelmiş ilk devlet başkanı Muhammed Mursi’nin alçakça görevden uzaklaştırılıp Mübarek’in serbest bırakılması, İslam dünyasına yutturulmaya çalışılan zokayı gözler önüne serdi.

Hatta daha da ileri gidilip Gezi Parkı etkinlikleri(!) çerçevesinde aynı oyun bizde de sahneye konulmak istendi de baharın ne menem bir şey olduğunu daha yakından tecrübe etme fırsatı bulduk. Kısacası zaman çok önemli bu abilerin maalesef “kıyasıya yanıldı”ğını gösterdi. Doğal olarak aynı büyük abiler şimdi de “Bu IŞİD de nereden çıktı?” modundalar. 
 
“Bakın yaklaşıyor, yaklaşmakta olan!”

Evet, doğrudur, bu dönemde Türkiye hiçbir zaman yaşamadığı gelişmeyi, kalkınmayı yaşadı. Ortadoğu’da, Arap-İslam dünyasında ve dünyanın geri kalan kısmında itibarımız hiç olmadığı kadar yükseldi evet.

Ama kabul etmek gerekir ki tüm bunlar Ortadoğu’da ve İslam dünyasında yaşanan gerçekliği görmemizi de engelledi. Haklarını yemeyelim belki idarecilerimiz gördü de bize göstermedi, göstermemeye çalıştı.

Güçlü iktidarın ışıltısı gözlerimizi aldı da koskoca İslam dünyasının sürüklendiği felaketi göremedik, Büyük Ortadoğu Projesi denilen işgal ve yağma planının adım adım uygulamaya konulduğunu görmek istemedik. Şimdi de şaşkınlıkla oturmuş, sınırımıza dayanan savaşı ve yaşananları çözümlemeye çalışıyoruz. 2 Temmuz 2013’teki yazımda Sıra Türkiye’de diye yazmışım, hala değişen bir şey yok. Ve üstelik şimdi çember daha da daralmış durumda. Söylenebilecek tek bir şey var: Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.

Dam üstünde saksağan

Kobani olayları üzerine en komik açıklama da yine CHP’den geldi. İhsanoğlu bozgununun ardından gerçekleştirilen kurultayda parti meclisine en yüksek oyla seçilen İhsan Özkes, kendisine destek veren partili dostlarına teşekkür babında olsa gerek tam CHP’lilere yaraşır evlere şenlik bir açıklama yapmış.

Türkiye IŞİD’e destek veriyormuş. Bunun en büyük kanıtı da Diyanet İşleri Başkanlığının 2013 yılında Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında bastırdığı materyallerde IŞİD’in amblemini kullanması imiş. IŞİD’in amblemi dediği de Hz. Peygamber (SAV)’in mührü. Uzun yıllar müftülük yapmış bir insanın böylesine sapır sapır dökülen gülünç bir iddiayı Türkiye’nin karşısına çıkıp ciddi ciddi dile getirmesi, tek kelime ile trajikomik olmuştur. Diyanet İşleri Başkanlığı eminim bu zırvalara sessiz kalmayacak ve önümüzdeki günlerde önemli bir “cevap” verecektir.

Demir-taş

Cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde HDP lideri Selahaddin Demirtaş’ın çizdiği pembe tablodan etkilenerek ülkenin geleceği adına umutlanmış, birbirimize ne kadar benzediğimizi ve nasıl da “aynı toprağın çocukları” olduğumuzu anlatacağım bir yazı yazmayı planlamıştım.

Kobani sürecinde üstlendiği “rol”ü ve bugün yaptığı açıklamaları görünce yanıldığımı anladım ve o yazıyı yazmadığıma bir kez daha sevindim. Bu satırları yazdığım sıralarda gerçekleştirilen Bingöl emniyet müdürüne yönelik saldırı sırasında şehit olan iki polis başta olmak üzere son bir haftada hayatını kaybeden otuzdan fazla kişinin katili, halkı sokaklara çağıran Selahaddin Demirtaş’tır.

Kobani’ye destek olmak için sınırı geçip IŞİD’in karşısına dikilecek cesareti kendinde bulamayan korkaklar onlarca yıldır yaptığı gibi yine her türlü nimetinden istifade ettiği bu ülkeye zarar verme ve kendi insanını kurban etme yolunu seçmiştir.

Böylesi bir çağrı, dünyanın hiçbir yerinde cezasız ve cevapsız kalmaz. Akıl alır gibi değil, Kobani’ye destek olmak için Meclise getirilen tezkereye destek vermeyeceksin, sonra da “hükümet Kobani’ye destek olmuyor” diyerek vatandaşları eyleme çağırıp ülkeyi kan gölüne, sokakları savaş alanına çevirecek, ardından da utanmadan, sıkılmadan kalkıp yaşananlardan hükümeti sorumlu tutacaksın.

Alçaklığın, hainliğin, pişkinliğin bu kadarına da pes doğrusu.  Eğer dünyada ve bu ülkede hukuk diye bir şey varsa Demirtaş, kaybedilen tüm canların hesabını vermeli ve uğranan tüm maddi zararları tazmin etmelidir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Ziya Müezzinoğlu Arşivi