Bölgemize yönelik oyun sona ermedi
ABD ve yandaşlarının bölgemize yönelik oyunlarının sona ermediğini bu konuyla biraz olsun ilgilenen herkes görüyor ve biliyor. Sayın Davutoğlu’nun da ifade ettiği gibi bu oyunun ilk perdesinde Kobani bahane edilerek Türkiye’nin karadan savaşa sokulması da vardı. ABD ve yandaşları havadan vurmayı tercih edip, askerlerini çatışmanın dışında tutarken bu işin sadece hava bombardımanı ile bitmeyeceğini, kara harekâtına da ihtiyaç olduğunu bilmiyor değillerdi. Bu bakımdan kara harekâtına bir takım ABD yandaşları anlamına gelen ılımlı muhalif grupların yanında Türkiye’nin de kara harekâtında yer alması için çok bastırdıkları, bunun için ABD’li yöneticiler Türkiye’yi suyolu yaptıklarını biliyoruz. Bu isteklere Türkiye’nin özellikle güvenli bölge oluşturulması isteği ile karşı çıktığı daha doğrusu, güvenli bölge oluşturulmadan ülkemizin kara harekâtı içinde yer almayacağını ısrarlı bir şekilde tekrarlaması sonucu Kobani’ye yönelik kara harekâtı Peşmergeye ihale edilmiş durumda. Bu ihalenin ne karşılığı olduğunu tahmin etmek mümkün olmakla birlikte çok geçmeden pazarlığın perde arkası da ortaya çıkacaktır.
Bu noktada akla bir soru geliyor; Türkiye kara harekâtına girmeyerek oyunu bozmuştur ama silahlı Peşmerge güçlerine topraklarını açarak çatışmada fiilen taraf olmamış mıdır? Bu taraf oluş ileride Türkiye için sorun oluşturmayacak mıdır? Özellikle de ABD ve yandaşları ister parçalanmış ister parçalanmamış Suriye’de tercihlerini Esad’dan yana yaparlarsa bir hesaplaşma güdeme gelmeyecek midir? Demek istediğim o ki, Türkiye kara harekâtına girmemekle iyi etmiştir ama komşumuz ile uzun yılar sürecek bir sorun oluşturulmuştur. Bunu Esad yönetiminden çekindiğim için ifade ediyor değilim. Çünkü her zaman fiilen savaşa girmemiş olmak hiç girmemek anlamına gelmiyor. Peşmerge güçlerinin geçişine izin vermemiz, hatta Suriye ‘deki ılımlı muhalifleri eğitmemize içinde bulunduğu şartlar sebebiyle Esad sesini çıkaramıyor olabilir. Belki de ABD ve yandaşları bir yandan bizi kara savaşına sokmak için uğraşırken öbür yandan da Esad’a güvence vermiş olamazlar mı?
Demek istediğim o ki, bölgemize özellikle de Irak ve Suriye’ye yönelik oyunun sonuna gelinmiş değil. Belki daha uzun yıllar da gelinemeyecek. Eğer sürekli çatışma ABD ve yandaşlarının çıkarlarına hizmet ediyorsa bu iş sürüp gidecektir. Bazen terör örgütleri devreye sokulacak, bölge ülkeleri uğraştırılacak, bazen Kobani gibi bir takım bahaneler icat edilerek ABD ve yandaşları fiilen işin içine girecekler ve bu iş böyle sürüp gidecek. Çünkü sömürgeci ve Siyonist güçler bölgemizde maşa bulmakta üçlük çekmiyorlar. Aslında sanıyorum ABD ve yandaşlarından önce bu taşeronlara kızmak, onlardan hesap sormak gerekiyor. Bir takım çıkarlar uğruna ülkelerinin zenginliklerini sömürgecilere peşkeş çekenler size göre de en az ABD ve yandaşları kadar suçlu değiller mi?
Hâlbuki sömürgeciler kanatları altına sığınıp bazen maddi çıkarlar bazen makamlar uğruna kendileri ile işbirliği yapacak uşaklar bulamasalar böylesine fütursuz bir şekilde hareket edebilirler mi? Bugün askerlerini karaya indiremeyenler destek bulmasalar havadan bombalayabilir mi? İş gelip Müslümanların birlik oluşturamamalarında düğümleniyor. Sorunların planlayıcısı sömürgeciler ise bu planlara hizmet edenler de sorunun sömürgecilerin istediği yönde ilerlemesine destek veriyorlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.