Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

İsrail gücünden değil, dağınıklığımızdan cesaret alıyor

İsrail gücünden değil, dağınıklığımızdan cesaret alıyor

İsrail, Mescid-i Aksa’yı yıkma planını adım adım uyguluyor. Bazen Mescid-i Aksa’nın altında kazı yapıyor, bazen 50 yaşın altındaki Müslümanları Mescid-i Aksa’ya sokmayarak Müslümanların tepkisini ve direncini ölçüyor. Uydurulmuş kitaplarında yer alan bazı iddiaları doğrulamak adına Mescid-i Aksa’nın çevresini Müslümanlardan soyutlamaya, hatta Mescid-i Aksa’yı Müslümanlara kapatarak dünya Müslümanlarının nasıl bir tepki vereceğini test ediyor. Sadece Kudüs ve Mesc id-i Aksa’ya yönelik değil tüm Filistin’i özellikle de abluka altına aldığı Gazze’yi açık hava hapishanesine çevirmiş olan İsrail bununla da yetinmiyor geçtiğimiz aylarda Gazze’ye yönelik yaklaşık 2 ay süren saldırılarında 2 binin üzerinde Filistinliyi katletti, yüz binlercesinin evlerini başlarına yıktı. Pek çok Gazzeli kışı yıkıntılar arasında karşılıyor. Kısacası bir takım bahanelerle İsrail saldırıyor, öldürüyor, yakıp yıkıyor ve tüm bu yaptıkları cezasız kalıyor. Müslümanlar ayağa kalkmak için İsrail’in daha neler yapmasını bekliyorlar?

İsrail cezayı çoktan hak ediyor ama bu cezayı kim ya da hangi uluslararası kurum verecek? Birleşmiş Milletler mi? Gazze katliamı karşısında kılını kıpırdatmayan BM’nin şimdi Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıya duyarlı olması beklenebilir mi? Dünyanın pek çok yerinde Müslümanlar saldırıya uğrayıp işkence görüyor, öldürülüyorken sesi çıkmayan BM’den özellikle Mescid-i Aksa’nın uğradığı saldırı karşısında harekete geçmesini beklemek ve bunun için müracaatta bulunmak sanıyorum bir çaresizliğin sonucudur. Çaresizliğin diyorum, Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın korunmasının sadece Filistinlilerin meselesi olmadığını, Müslüman’ım diyen herkese bu konuda sorumluluk düştüğünü sanıyorum söylemeye bile gerek yok. Gerek yok ama maalesef Müslümanlar üzerlerine ölü toprağı serpilmişçesine olayları seyretmeyi tercih ediyorlar. Aslında Müslüman kitlelerin duyarsız olduğunu düşünmüyorum ama Müslümanları yönetenlerin büyük bir çoğunlukla hassasiyetlerini yitirdiklerini düşünüyorum. 

Bu durum ise İsrail’i giderek küstahlaştırıyor, saldırganlığını artırıyor. Önce Mescid-i Aksa’nın altını oyuyor, sonra belli yaşın altındaki Müslümanlara burada ibadeti yasaklıyor, ardından da kirli botları ile Mescid’i Aksa’ya askerlerini sürüyor. Tüm bunlar kanaatimce Müslümanların tepkisini ölçmeye yönelik adımlardır. Anlayacağı dilden bir tepki gelmeyince de her geçen gün bir adım daha atıyor. Bir adım daha atma cesaretini kendinde buluyor. Bilinmelidir ki, İsrail bu cesareti sahip olduğu güçten değil, İslam dünyasının dağınıklından alıyor. Müslümanların dağınıklığı ortak hareket etmelerini engelliyor. Bırakın ortak hareket etmeyi Müslümanlara yönelik saldırılar karşısında şu ya da bu şekilde İsrail’e destek verenler çıkıyor. Darbeci Mısır yönetiminin ilk iş olarak Gazze’nin tek nefes borusu durumundaki sınır kapısını kapatmasını başka türlü izah etmek mümkün olabilir mi? Bu bakımdan Müslümanların öncelikli olarak değer yargılarından kopmuş, ruhen Batı’nın uydusu haline gelmiş yöneticilerden kurtulması gerekiyor. Ondan sonra da İslam Birliği’ne giden yolda hızla ilerlemek. Aksi halde İsrail giderek küstahlığını artıracak, bazı Müslümanlar buna karşı ferdi olarak tepki gösterecek ama sesleri sınırların ötesine geçmeyecektir. Sadece İsrail değil, tüm zalim ve sömürgeciler sadece güçten yani sopadan anlarlar. Onlara anladıkları dilden karşılık verilemediği sürece sadece Filistin ve Kudüs konusunda değil dünya üzerinde yaşanalar karşısında bizlere hep acı ve gözyaşı düşecektir.

Mazlumlar ayağa kalkmadığı sürece zalimlerin diz çökmesini beklemek boşuna olur…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Abdulkadir Özkan Arşivi