İslama ilgiyi kesmek için IŞİD kullanılıyor mu?
IŞİD denen örgütün nasıl oldu da birden bire ortaya çıktığı, bir anda sadece Müslüman ülkelerden değil, çeşitli Batılı ülkelerden binlerce elemanı silahlandırıp saflarında cepheye sürebildiği soruları başlı başına incelemeye değer. Ancak, bu yazımda bir başka konu üzerinde durmak istiyorum. O da, materyalist Batı medeniyetinin insanları sürüklediği mutsuzluk onları bir arayışa itmiş ve sonunda Batılı pek çok insanı İslam ila buluşturmuştur. Batılı ülkelerde İslam’ın hızla yayılmaya başlaması Haçlı zihniyetini hâlâ taşıyanlarda panik oluşturmuştur. İslam’ın yayılmasını engellemek, insanların dinlerinden uzaklaşmasını önlemek telaşı Batılı ülke liderlerini arayışa itmiştir. Sonuçta da ortaya IŞİD çıkmıştır. Yani, IŞİD’in Irak ve Suriye’de verdiği savaşta yer alan Batılı ülkelerde İslam’ı seçmiş Müslümanlar IŞİD çatısı altında yerlerini almaya başlayınca bir yandan IŞİD’e silah desteği verilmiş, diğer yandan bu örgüt havadan vurularak mensupları katledilmeye başlanmıştır. Denebilir ki Batılı ülkeler hem içlerindeki Müslümanları IŞİD saflarında katlederek kurtulma yolunu seçmişler hem de IŞİD adı altında işlenen bir takım cinayetler dünyaya servis yapılarak insanların korkutulmaya, İslam’a yönelişin önü kesilme yoluna girmişlerdir. IŞİD’le ilgili bu değerlendirmeyi ilk defa gazetemiz yazarlarından Ali Haydar Haksal’dan dinlediğimde, “Olabilir” demiştim. Şimdi ise pek çok haber ve açıklamayı okuyunca ‘olabilir’ yaklaşımım ‘böyledir’ noktasına gelmeye başladı.
Biliyoruz ki dünya üzerinde küfür tek cephedir ve İslam dünyasına yönelik Haçlı Seferleri devam etmektedir. Denebilir ki materyalist Batı medeniyeti İslam medeniyetini rakip görmekte, insanlığın mutluluğu arayışı sonunda oturdukları sandalyenin altlarından çekildiğini hissetmeye başlamışlardır. Bunun için öncelikli olarak İslam ülkelerini birbirleri ile çatışmaya itmekte, ardından da taraflardan birine yardım ediyormuş görüntüsü altında Müslümanları her fırsatta katletmektedirler. Böylece materyalist Batılılar sömürülerini sürdürmemeye çalışmaktadırlar.
Bu noktada Irak Parlamentosu Savunma Komisyonu Başkanı Hakim Zemli’nin medyada da yer alan ABD ve müttefiklerinin IŞİD’le mücadelede ciddi olmadıkları ve, “Musul’un güneyinde bulunan IŞİD’in kontrolündeki el-Kayyare nahiyesindek askeri üsse, uçaklarla silah ve mühimmat getiriliyor” şeklindeki sözleri de yukarıdan beri ifadeye çalıştığımız yaklaşımı doğruluyor. Kaldı ki, Kobani’de IŞİD’e karşı mücadele veren güçlere ABD’nin ulaştırmaya çalıştığı silahların önemli bir kısmının da IŞİD’in eline geçtiği hatırlandığında hadise yapılan tek bir yanlıştan da(!) ibaret değildir. Bu arada ABD ve müttefiklerinin tüm bombalamalarına rağmen IŞİD’in üç koldan Bağdat’ı kuşatmakta olduğu haberlerine bir de IŞİD saflarında 2 bin İngiliz ve 730 Alman Müslüman’ın savaşmakta olduğu da eklendiğinde mesele çok daha rahat anlaşılır bir hâl alıyor. Kaldı ki IŞİD saflarında savaşanlar sadece İngiliz ve Alman Müslümanlar değil, ABD dâhil Batılı ülkelerin hepsinden insan vardır.
Böyle olunca ABD Başkanı Biden’in Türkiye ziyaretinde söylenenlerin ve verilen sözlerin ciddiyetten uzak olduğu ortadadır. Özellikle de ‘Esad’sız Suriye’ konusunda varılan mutabakatın uygulanması ise IŞİD saflarında katledilecek insanın kalmaması ile yakından ilgilidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.