Cizre'de alevlenen şiddet sarmalının bir "test" olduğu kısa sürede ortaya çıktı. PKK bölgede kendinden sonra ikinci büyük güç gördüğü kesime hamle yaptı. Ne oranda tepkiyle karşılaşabileceğini ve karşı tarafın kapasitesini ölçtü. 

Kandil kadrosunun açıklamalarını analiz ettiğinizde, bölgenin kendilerine anahtar teslimi verilmesi üzerine beklenti içindeler. Tabi bunun olamayacağını bildiklerinden her şeyin altüst olduğu anda rakip grupların gücü hakkında malumat sahibi olmak önemli. 

Cizre, bölgenin tüm unsurlarını barındırması açısından anket örneklemi gibi. 

PKK'ya yakın liberal yazarların yavaş yavaş şüphe içine düştüklerini görüyoruz. Bu yazarlar sürekli olarak PKK'nın Kürt sorununu çözmek için yaptığı hamlelerin Türkiye'yi de demokratikleştireceğini söylüyorlardı. 

Şimdi ise, "PKK'nın Türkiye'nin Batısındaki demokratik standart umurunda değil mi yoksa" şüphesini yavaş yavaş zihinlerinden kalemlerine aktarmaya başladılar.

PKK, kendi işini gördükten sonra demokrasiyi umursamayacak mı?

Liberal yazarlar bunu bizzat PKK'ya soruyor. Oysa sormaya gerek yok. Sahada olan hadiselere ve PKK'nın geçmişine bakmalı. Örgüt bölgede kendi dışında hiç kimseye tahammül etmedi ki bugüne kadar. Herkesi şiddetle ezdi. Şuan da tekçi ve tekelci biçimde hareket ediyor. 

Potansiyel bir Kürt siyasi hareketine örgütün yönelteceği tepki devlete yönelteceği tepkinin bile ötesinde olur. Örgütün hemen hemen tüm yöntemleri Tek Parti zihniyetinden kopya. 

Tabi Güneydoğu'da belli hareketlenmeler olurken Türkiye'nin Batısında da farklı ataklar görüyoruz.

Sultanahmet'te patlayan canlı bomba bir şeylerin habercisi. 

Suriye'de ve Irak'ta her halinden planlı olduğu belli olan iç karışıklıklar ve iç savaşın Türkiye'ye sıçratılmasına yönelik planlamalar olduğundan şüpheniz olmasın. 

Bünyesinde şiddet potansiyeli barındıran tüm örgütlerin Türkiye'de sağcısından solcusuna bu işte istihdam edileceğinden de.

Ekonominin belli oranda kötüye gitmesi operasyonlar için elverişli zeminin başlangıç noktası oluyor.

Türkiye'yi de adım adım bu noktaya çekmiş durumdalar. 

Suriye'de artık Türkiye'yi can düşmanı olarak gören bir rejim var. Rejim dışındaki unsurların da Türkiye'ye dost olduğu söylenemez. Her türlü belayı ihraç etmek için bundan uygun zemin olamazdı.

Irak sınırından daha elverişli bir hat. 

Türkiye'yi kuşatan iç sıkışıklık, dış sıkışıklıkla da birleşiyor. 2015'in 2014'ten daha kolay geçeceğini söyleyemiyoruz maalesef. 2014'te yaşananlar dünya siyasi tarihine geçecek olaylardı. 2015 hem bunların topluma ve devlete yansımaları hem de ortaya çıkacak yeni durumların komplikasyonlarını birlikte barındıracak. 

Devletler tarihinde bu tip dönüm yılları olur. Önemli olan dananın kimde kuyruğunun kimde kalacağı. 

Petrol fiyatlarında yaşananlar, Rusya'nın diz çökecek noktaya itilmesi, Ortadoğu'daki şekillenmede nihai adımın atılacak olması ve terör meselesi. Bu yıl devlerin savaşını izleyeceğiz.