Toplumun sorumluluğu
Terör sadece polisiye tedbirlerle önlenmez. Birçok önleyici faktör içinde en önemlisi halktır. Halk sorumluluk alır, teröre karşı ciddi tepkiler ortaya koyarsa problemin büyük kısmı kendiliğinden çözülür. Terör eylemlerinin amacı propagandadır. Onun için örgütlerin jargonunda silahlı eylemin diğer adı silahlı propagandadır. Yani hedef kitle halktır. Toplum tepki gösterir, bu eylemleri onaylamadığını gösterirse bir müddet sonra örgütün moral motivasyonu bozulur, kendi kendini yutmaya, yemeye başlar. Çünkü uğruna mücadele ettikleri halk kendilerine kırmızı kart göstermiş önüne silahsız bir barikat koymuştur.
İspanya’da yönetim ETA ile birçok defa görüşmesine rağmen örgüte silah bıraktıramamıştır. Ancak yüzbinler protesto mitinglerine başladıktan sonradır ki örgüt hedeflerini bırakmamak kaydıyla silah bırakmak zorunda kalmıştır.
Fransa’da el kaidenin son eylemine karşı bir kaç milyon kişinin sokağa çıkıp terör örgütlerini lanetlemesi de aynı bağlamda değerlendirilebilir. Bir örgüt için en büyük hayal kırıklığı, uğruna savaştığını iddia ettiği halkın bu mücadele biçimini ret etmesidir.
Türkiye’de de böyle bir halk insiyatifi oluşturulabilir, teröre karşı toplumsal bir reaksiyon geliştirilebilirdi. Yazık ki yıllarca yapılan yanlı yayınlarla böyle bir bilinç oluşturulamadığı gibi terör haklı maksatların meşru bir aracı olarak takdim edildi. TV’ler, gazeteler örgüt propagandasının bir vasıtası haline getirildi. Dağ romantizmi adı altında örgüt güzellemeleri yapıldı. Gençlerin dağa çıkması için olağanüstü çaba harcandı. Hala da medyanın sorumlu yayıncılık yaptığını söylemek mümkün değil.
Teröre muhatap olmuş ülkelerin tecrübelerinden istifade etmek elbette önemlidir. Ama daha önemlisi her toplumun kendine özel şartları olduğunu düşünerek kendi problemlerimize özel çareler üretmektir.30 yıldır terörle boğuşan bir ülkede üniversitelerin, aydınların doğru dürüst çalışması yoksa o ülke bu olaylardan hiç ders çıkarmamış demektir. Şimdiye kadar terörün önlenmesine dair kütüphaneler dolusu yayın ve saha araştırmaları yapılmalıydı.
Her politikanın eleştirilecek yanları vardır. Ama eleştirmek için bile ilgili konuda bilgi sahibi olmak gerek. Düşünmeyen, yazmayan, bu kahredici problem üzerinde ciltler dolusu kitap üretmeyen bir ülkenin aydını hangi bilgiyle eleştiri yapacak?
Siyaset ülkenin, milletin saadeti için yapılır. Hedef sorun üretmek değil, sorun çözmektir. Atıl kalarak, kendi kendini tekrar ederek hiçbir problemi çözemezsiniz. Bir şey yapmak, her zaman hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir. Hep beraber bir şey yapmakla mükellefiz. Halka da yukarıda ifade ettiğim gibi sorumluluklar düşmektedir. Siyaset kurumuna verilen vekalet halkın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Toplum ne kadar çok sesini yükseltir, biriz, beraberiz, kardeşiz, bu ülkeyi hiçbir terör örgütüne yem etmeyeceğiz diye bağırırsa siyaset kurumu problemleri çözmek için kendinde o kadar güç bulur.
Bugün çevrenize bir bakın kim bağırıyor, kim susuyor. Sükut kadar ülke üzerinde hesabı olanları cesaretlendiren başka bir şey yoktur. Ülkemizin birliğine, vatanımızın bütünlüğüne, milletimizin kardeşliğine sahip çıkalım.
Hem de yüksek sesle!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.