Selçuk Özdağ

Selçuk Özdağ

PKK Yalanları

PKK Yalanları

Belli bir medya çevresi PKK’nın her iddiasını mutlak bir hakikat gibi gündeme taşıyor.

Asker kendine saldıranlarla mücadele ediyor, PKK, asker vatandaşa saldırdı diye propaganda yapıyor, bir gün sonra aynı haber bazı gazetelerin manşetine taşınıyor.

Güvenlik güçleri sivil vatandaşla teröristleri ayırmak, sivil vatandaşlara zarar vermemek için silahlı çetelerin dolaştığı bölgelerde sokağa çıkma yasağı ilan ediyor, HDP/PKK ikilisi vatandaş mahpusta diye bağırıyor. Maksat hem terör örgütüne karşı başlatılan operasyonları akamete uğratmak, hem de bölgedeki vatandaşlara sahip çıkıyormuş gibi yaparak taban yapmak. Bir bakıyorsunuz aynı haber büyük büyük gazetelerin baş köşelerinde vatandaşa zulüm gibi takdim ediliyor. Kimse teröristle vatandaşı başka nasıl ayıracaksınız diye sormuyor.

Sadece son günlerde olanlar değil, geçmişten beri PKK/HDP çevreleri propagandalarını yalan haber üzerine kurmuştur. Bunların en meşhuru 17.000 faili meçhul yalanıdır. Belki bin defa Güneydoğu’da on yedi bin faili meçhulün olduğu yazılıp çizilmiştir. Kimse de çıkıp bu rakama nasıl ulaşıldığını, hangi resmi veya uluslararası kayıtlarda böyle bir rakamın olduğunu sormamıştır. Devlete muhalefet hastalığı ile PKK sempatizanlığı bir araya gelince kaynak sormak, bu ideolojik amaçlı bilgileri sorgulamak  kimsenin aklına da işine de gelmemiştir. Oysa, 1984 yılı ile 2004 yılları arasında resmi makamlara intikal etmiş faili meçhul sayısı 568, ailelerinin kayıp olduğunu bildirdiği kişi sayısı ise 795’tir. Bu rakamlar sadece Güneydoğu’da kaybolanları değil, tüm Türkiye sathında kaybolanları ifade etmektedir. 272 vatandaşımız ise polis merkezlerinde kaybolmuştur.(Ali Rıza Özdemir, Zazalar, Kürtler, Aleviler,s,115) Bu sayıyı 17.000 ile mukayese etmek bile mümkün değildir. Kayıp ve faili meçhullerin birçoğunun diğer bölgelerde meydana geldiği düşünüldüğünde, iddia ile gerçek arasında ne büyük bir uçurumun olduğu anlaşılır. Kaldı ki kaybolanlar, kaçırılanlar içinde terör ortamından istifade ederek polis/asker kisvesiyle kaçırılan kan davası mensupları da vardır.

Bölgede elbette zamanında bazı yanlışlar olmuştur. Devlet hukukla bağlıdır. Her iş ve eylemini yazılı kurallara göre tanzim etmek zorundadır. Kimi olumsuzlukların, hukuksuzlukların nedeni bunun bir devlet politikası olması ile ilgili değil, bölgede görev yapanların hissiyat ve aldıkları eğitimle ilgilidir. Dolaysıyla PKK ağzıyla iki de bir devlete fatura kesenlerin aslında demokrasi ve insan haklarından çok PKK’ya hizmet ettikleri ortadadır.

Aynı faaliyet bugün yapılan operasyonları durdurmak için de yapılmaktadır. PKK/HDP ikilisi için barışın, çözümün ne anlama geldiğini bu millet son üç yıllık süreç içerisinde görmüştür. PKK barış ve çözüm sürecini toplu bir kalkışmaya hazırlık süreci olarak görmüş, ülkenin her köşesini silah ve mühimmatla doldurmuştur. Şimdi o sürece geri dönelim demek, PKK biraz daha güçlensin, ülkeye biraz daha silah getirsin, yaralarını sarıp bir defa daha saldırsın demektir. Bir delikten iki defa geçilmez. Terör örgütlerinin hiçbir taahhüdüne, hiç bir sözüne itimat edilmez. Barış, terör örgütü ile masaya oturarak değil, onu bitirerek yapılır.

PKK önceki gün çatışmasızlık ilan etti, dün hamile karısının yanında bir polisimizi hunharca şehit etti. Terör örgütlerinin sözü, taahhüdü bu kadardır. Çatışmasızlığın bir propagandadan başka bir şey olmadığı bir gün içinde ortaya çıkmıştır. Bu bakımdan demokrasi ve insan hakları maskesi altında yayın yaptığını sanan, PKK’nın her açıklamasını mutlak doğru olarak manşete taşıyanlar demokrasiye değil PKK’nın hain hedeflerine hizmet etmiş olurlar. Herkesi sorgulayan, münker-nekir gibi hesaba çeken medya, bir defa da kendini sorgulamalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Selçuk Özdağ Arşivi