Öğretmen Öküz, Öğrenci Eşek...
Edirne’nin Keşan İlçesi’nde MEB tarafından ilkokul öğrencilerine «Öğretmen Öküz, Öğrenci Eşek, Doktor Tilki, Trafik Polisi Kurbağa» isimlerini taşıyan resimli hikâye kitapları dağıtılıyor. Hemen durumdan vazife çıkaran bir sendika, öğrencilere ve meslek dallarına hakaret edildiği iddiasıyla yaygarayı basıyor. Bir Türkiye klasiği..
Eğitim İş Keşan Temsilcilik Başkanı Erol Yazla, bahsekonu kitapların hiçbirini okumadan «Öğretmen Öküz» kitabındaki hikayede “Bir varmış, bir yokmuş. Sürekli saman yiyen bir öküz varmış. Su içer, saman yer, başka da bir şey yapmazmış. Ama bir gün bu öküz durup dururken öğretmen olmaya karar vermiş” şeklinde geçen metnin öğretmenlik mesleğini küçük düşürdüğünü öne sürmüş.. Ve habertürk’ün haberine göre sonuçta hikâye kitapları hakkında inceleme başlatılmış.
HT’ten Işıl Cinmen, öğrencilere ve meslek dallarına hakaret ettiği öne sürülen kitapların yazarı Mevlânâ İdris Bey ile bir mülakat yapmış. Röportaj çok uzun, isteyen ilgili siteden okur. Burda canımı sıkan hususlarda birkaç kelam edip geçeceğim..
Muhterem yazarımız, gelen tenkidlere cevabını soran Işıl Hanım'a bakın kimleri örnek gösteriyor. Kardeşimizin ismi Mevlânâ ama hayvanlı hikâyelerin piri Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî haztertlerinden (kuddise sırruh) tek kelime ile olsun bahsetmiyor!.. Ya kimlerden bahsediyor? Antik Yunan’ın veya Hint kültürünün kadim mazisinde olduğu rivayet edilen, yaşayıp yaşamadığı bile meçhul bir Ezop’dan ve Mevlânâ’nın ünlü Mesnevi’sindeki hikâyeleri araklayıp kendine mal etmiş olan La Fontaine’den ve meşhur «Hayvan Çiftliği» klasiğinin yazarı George Orwell’den bahsediyor, onları misâl getiriyor! Birinci can sıkıcı husus bu.
Muhterem kardeşim Mevlânâ İdris Bey, kusura bakmasın ama, George Orwell’in «Hayvan Çiftliği» çocuklara değil, büyüklere hitap eder. Orwell’in anlattığı şey, bozuk düzenlerde devlet çarkının nasıl zalimce ve rüşvet, iltimas gibi adiliklerle; yönetenlerin menfaatlerini temin felsefesi üzerine işlediğidir.
Geçelim, yine de Mevlânâ İdris Beyi tebrik ediyorum. Zira o kitaplarıyla aslında güzel bir iş çıkarmıştır. Meselâ «Öğretmen Öküz» kitabında; hayatını samanını yiyerek ve suyunu içerek geçiren bir öküz, bir gün kafasına eser ve öğretmenliğe karar verir. İnsan gibi giyindikten sonra, bir okula gidip, sınıflardan birine dalar, “ben öğretmenim” der.. Öğretmen havalarında çocuklara bazı sorular sorar. Çocuklar tabi bu abuk sabuk sorular karşısında şamataya başlayınca da kızıp kaçar...
Mevlânâ İdris’in diğer kitaplarında da; böyle güzel ve kıssadan hisse türü masalımsı hikâyeler yer alıyor.. Kıssaların ortak hissesi, bir işi yapacak ehliyet ve liyakatiniz yoksa o işe hevesiniz ne denli fazla olursa olsun yapmayacaksınız. Yoksa sonuçta hem rezil rüsvay yani gülünç olur hem de yararlı olmamış olursunuz. Çocuk yaşlarda böyle güzel bir düstur edinmek ne kadar güzel. Bunu sağlamaya yönelik bir çalışmayı, tenkid yerine tebrik etmek, saygı duymak gerekir.
7 Haziran seçimleri için daha aday adayları müracaatlarında bile şu kopan fırtınaya bakınız.. Herkes TBMM’ne girmeye talip. Tam 6.000 (yazıyla altı bin) aday adayı var iktidar partisinin!.. Bunların birçoğu elifi görse mertek sanacak kadar câhil. Nereden mi biliyorum. Her sokağa astıkları afişlerinden, internette yayınladıkları reklamlardan biliyorum. Akıllara sezâ. (Sezâ aslına bakarsanız uygun demek, lâkin bu tâbir «akıllara ziyan», «akla uygun olmayan» anlamında yerleşmiştir.)
Yahu adamcağız, otur oturduğun yerde, sen kim kanun yapmak kim? Sen daha üç tane hukuk tâbirini bilmezsin. Beş tane faydalı kitap okumuş biri değilsin. Tv, magazin basını, futbol dedikodusu kültürüyle bir iş yapılabilir mi? Bu ne haddini bilmezlik?
Neden bu işe talipsin? Eğri otur doğru konuş. Sen bir eziksin, mevki makam kapmak, mahallendekilere tepeden bakmak istiyorsun. Yani hayırlı bir hedefin yok. Büyük adam olmak istiyorsun ama bunun yolunu da bilmiyorsun. Kim biliyor ki? Sen de haklısın. Düzen bozuk olunca lüks araba sahibi bile kendini büyük adam sanıyor.
* * *
Ve şimdi de madalyonun öteki yüzünü anlatacağım müsadenizle. Masal yahut hikâyeler dışındaki gerçek «Öküz Öğretmenler» ve gerçek «Eşek Öğrenciler»
Ulu paşaya mal edilen bir söz var. Gerçekten de ona aitse, sevmem zat-ı ulularını ama bu veciz ve isabetli kelâmı için tebrik ederim. Ulu önder, ulu paşa hülaseten demiş ki, “Muallimler, nesl-i ati sizlerin eseri olacaktır.” Bugünkü kısır türkçe ile “Öğretmenler gelecek kuşaklar sizin ürününüz olacaktır” anlamında bir söz..
Adam demiş demesine de, getirdiği Batı taklidi çakma sistemle yetişen muallimler bir türlü bu mühim hakikati idrâk edememişler. Ve ortaya yığınla «Öküz Öğretmen» ve «Eşek Öğrenci» çıkmış.. On yılda on beş milyon genç... Doksan küsur yılda?
Yıllar önceydi. Benim çocuk lisede iken bir işi için okuluna gitmiştim. Koridorda çıkmasını bekliyordum. Ders zili çaldı. Ahırların kapıları açılmış gibi dışarı çıkıyordu çocuklar. Fakat bahsedeceğim asıl rezalet bu değil. Bu kadarla kalsa çoktan razıyım.
Bizim çocuk da (nihayet) çıktı sınıftan ve bana doğru geliyor. İki kız öğrenci yolunu kesti. Kollarını açmış “geçemezsin” diyorlar. (Sonra öğreniyorum ki, “bize değmeden geçemezsin” gibi abuk sabuk laflar ediyorlarmış..) Çocuk sinirlendi ve yanlarından hızla geçti, arkasından bunlar koro halinde acaip sesler çıkararak gülüşüyorlardı.
Namuslu erkek öğrenci, hayásı sıyrılmış kız öğrenci... Fakat durun bitmedi. Sonra yine bir kız öğrenci gördüm, arkasından gelen öğretmenine dönerek “çaak” yaptı. Sonra da “görüşşşrüz hoccm” gibi bir laf etti. Evet aynen böyle. Öğretmen (öküz) ve öğrenci (eşek) ellerini havaya kaldırıp avuçlarını bir birine vuruyor, çaak diyorlardı... Al ben de çaktım işte. Hem böyle öğretmene, hem böyle öğreciye çaktım...
Vazifesini bihakkın yapan, elleri öpülesi öğretmenler yok mu? Olmaz olur mu, onlar da var... Fakat maalesef her geçen gün biraz daha nesilleri tükeniyor! Onları tenzih ederek ve hürmetlerimi arz ederek söylüyorum: Ulusalcı sayın «Eğitim İş», bak kıvırmıyor, açıkça yazıyorum. Sayıları hayli çok, «Öküz Öğretmen» ve eserleri «Eşek Öğrenciler» var. İnkâr ediyor, yalan diyorsanız gelin birlikte okulları gezelim, size tek tek öküzleri de eşekleri de göstereyim.
Nayır mı? O halde çok konuşmayın, susun ve bu kötü manzaraları yok etmek için çalışın çalışacaksanız. En azından gölge etmeyin başka ihsan istemez. Daha kapağını açmadan kitap karalamak, kitap düşmanlığı yapmak bile hakkınızda yeterli ipuçlarına haiz. ADD bile haz etmeyecek bu durumunuzdan.. 29 Mart 2015