Ali Osman Gündoğan

Ali Osman Gündoğan

Sınır Durumlar

Sınır Durumlar

Top­lum­la­rın ta­rih­le­rin­de sı­nır du­rum­lar var­dır. Sı­nır du­rum­lar­dan kas­tet­ti­ğim şu­dur: Geç­miş ile ge­le­cek ara­sın­da­ki ma­hi­yet de­ği­şik­li­ği­nin ya­şan­dı­ğı du­rum. Bu dö­nem­ler, hem önem­li ama ay­nı za­man­da da ol­duk­ça risk­li­dir. Din de­ğiş­tir­me­ler, bir me­de­ni­yet­ten baş­ka bir me­de­ni­ye­te ge­çiş­ler, re­jim de­ği­şik­lik­le­ri, ih­ti­lal­ler v.s. bu du­rum­la­ra ör­nek teş­kil eder­ler. An­cak sı­nır du­rum­lar, bir­den or­ta­ya çı­kıp bir­den yok olan du­rum­lar da de­ğil­dir. Ani olan de­ği­şik­lik­le­ri ifa­de eden sı­nır du­rum­lar top­lum­sal ve ta­rih­sel gi­di­şa­tın ta­bi­atı­na pek uy­gun de­ğil­dir. 

Dün­ya­yı tek bir teo­ri ya da gö­rüş­le açık­la­mak im­kân­sız­dır. Doğ­ru­luk, te­ori­ye gö­re doğ­ru­luk ola­rak an­la­şıl­mak­ta­dır. Bir öner­me­nin doğ­ru­lu­ğu, o öner­me­nin or­ta­ya çık­tı­ğı sis­tem için­de ge­çer­li­dir. Me­se­la “alt ya­pı üst ya­pı­yı be­lir­le­r” ifa­de­si Mark­sizm için doğ­ru ve ge­çer­li­dir. Bu öner­me­nin mut­lak ola­rak doğ­ru ka­bul edil­me­si müm­kün de­ğil­dir. Du­rum böy­le ol­ma­sı­na rağ­men da­yat­ma­cı, mo­nist, ge­re­kir­ci ve her der­de de­va olan pa­ra­dig­ma­la­rın var­lı­ğı­nı ka­bul eden, ken­di ka­bul­le­ri­nin dı­şın­da doğ­ru­nun ola­ma­ya­ca­ğı­nı dü­şü­nen her zi­hin dog­ma­tik­tir, an­ti-de­mok­ra­tik­tir, çağ­daş­lık­tan, öz­gür­lük­ler­den, in­sa­ni var­lı­ğın ta­bi­atı­nın zen­gin­lik­le­rin­den bi­ha­ber­dir.

Top­lum­lar ke­sin­ti­ye uğ­ra­ma­dan, es­ki ile ye­ni­nin sen­te­zi­ni oluş­tu­ra­rak ve bu su­ret­le de bü­yü­ye­rek ge­li­şir­ler­se, ken­di­le­ri­ne de ya­ban­cı­laş­ma­dan var­lık­la­rı­nı sür­dü­re­bi­lir­ler. Bu­nun yo­lu da, ta­rih bo­yun­ca oluş­tur­duk­la­rı her tür­lü olum­lu de­ğe­ri, epis­te­mo­lo­ji­le­ri­ni, pa­ra­dig­ma­la­rı­nı, bil­gi blok­la­rı­nı ye­ni şart­la­ra in­ti­bak et­ti­re­bil­mek­ten ge­çer.

Şa­yet bü­tün pa­ra­dig­ma­lar ya­nın­da sa­de­ce bir ta­ne­si­nin yü­cel­til­me­si, bel­li bir dö­nem­de el­de edil­miş bir epis­te­mo­lo­ji­nin tek ve so­run­suz, hat­ta ev­ren­sel ola­rak ka­bul edil­me­si söz ko­nu­su olur­sa dog­ma­tizm or­ta­ya çı­kar, ak­lın önü tı­ka­nır ve ge­liş­me sağ­la­na­maz. Ter­si du­rum­da da epis­te­mo­lo­jik bir ke­sin­ti ya­şa­nır. Her iki du­rum da zi­hin­sel par­ça­lan­ma­la­ra, bi­linç ya­ra­lan­ma­la­rı­na ve do­ğal ola­rak da akıl tu­tul­ma­la­rı­na ne­den olur. Fert­ler ve top­lum den­ge­si­ni yi­ti­rir.

Tür­ki­ye­’de bir­bi­ri­ni düş­man gi­bi gö­ren, bir­bi­ri­ni yok et­mek is­te­yen, kar­şı­lık­lı ola­rak bir­bir­le­ri­ni teh­dit ola­rak al­gı­la­yan iki pa­ra­dig­ma­nın var­lı­ğın­dan söz edi­le­bi­lir: Ay­dın­lan­ma­cı, iler­le­me­ci, ba­tı­cı, po­zi­ti­vist, la­ik pa­ra­dig­ma ile İs­lam­cı ge­le­nek­ten bes­le­nen, İs­la­mi dö­nem ta­ri­hi­mi­ze kıy­met ver­di­ği­ni id­di­a eden, için­de­ki ba­zı gu­rup­la­rın Ata­türk ve la­ik­lik­le so­run­lu ol­du­ğu, mil­li­lik ile İs­la­mi olan ara­sın­da gi­dip ge­len, po­li­ti­ka söz ko­nu­su ol­du­ğun­da iki­si­ni de kul­la­nan ama si­ya­set dı­şı du­rum­lar­da İs­lam­cı çiz­gi­le­ri­ni ka­lın bir şe­kil­de çi­zen bir pa­ra­dig­ma. 

İki­si ara­sın­da­ki ge­ri­lim her­han­gi bir den­ge­ye de ka­vuş­ma­dı­ğı için ken­di iç­le­rin­de da­ha da ra­di­kal, dog­ma­tik, gi­di­şat­la­rı içe­ri­sin­de an­ti-de­mok­ra­tik, komp­lo te­ori­le­ri ve kor­ku ütop­ya­la­rı­na da­ya­lı bir ha­le gel­dik­le­ri­ni gö­rü­yo­ruz. Dün de böy­ley­di, an­la­şı­lı­yor ki bu­gün de ay­nı. Umut kı­rı­cı bir du­rum. Çün­kü mil­le­tin dev­le­ti ol­mak­tan tem­sil et­tik­le­ri si­ya­si ha­re­ke­tin dev­le­ti ol­ma­ya doğ­ru gi­den her ha­re­ket umut kı­rı­cı­dır.

Tür­ki­ye, 12 yıl ön­ce baş­la­dı­ğı ha­liy­le de­vam et­sey­di, ulaş­tı­ğı sı­nır du­ru­mu­nu sağ­lık­lı bir şe­kil­de at­la­ma şan­sı­nı ya­ka­la­mış gi­biy­di. Bu­gün ge­li­nen nok­ta, bu şan­sı kay­bet­mek üze­re ol­du­ğu­nu söy­ler gi­bi­dir. Çün­kü yol­suz­luk­lar ko­nu­sun­da olu­şan cid­di te­red­düt­ler, bü­rok­ra­si­nin her ka­de­me­sin­de gö­rev ve­ri­len­le­rin ter­ci­hin­de­ki li­ya­ka­ti göz ar­dı ediş­ler, en ba­sit ge­çi­ci bir işe yer­leş­tir­me­ler­de bi­le is­te­nen “ha­tı­rı sa­yı­lı­r” tav­si­ye mek­tup­la­rı ve te­le­fon­la­rı ra­hat­sız edi­ci hu­sus­lar­dır. Bü­tün bun­la­rın üs­tü­ne, iki baş­lı­lık be­lir­ti­le­ri de ek­le­nin­ce “e­be­di dö­nü­şe­” mah­kûm ol­mak üze­re ol­du­ğu­mu­zu gö­rür gi­bi­yiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Osman Gündoğan Arşivi