1 Kasım Ne İfade Eder?
1 Kasım seçimleri, seçmen açısından ne ifade edecek? Siyasi tarihimizde bir ilk olarak zihinlere kazınacak olan 1 Kasım seçimleri, seçimlerden ziyade 7 Haziran ile 1 Kasım arasında yaşananların daha çok tartışılacağı bir dönem mi olacak? Yoksa 1 Kasım’dan sonra seçmende bir irade değişikliği olursa, bunun sonuçları üzerinde mi daha çok tartışmalar yapılacak?
Her iki durum da elbette ihtimal dâhilinde. Ancak seçimler ve aday listeleri konusunda genel olarak pek de heyecanlı bir sosyal ortam yok. Terör haberleri, terörün yeniden başlamasının nedenleri, ekonomik durumun ortaya çıkardığı tablo, siyasilerde bile gözlemlenen amaçsızlık gibi hususlar dikkate alındığında 1 Kasım’da yapılacak seçimlerin sonuçları hakkında bile konuşmak isteksizliğini gördükçe, bazı aday adaylarının herkesçe bilinen sebeplerle liste dışında tutulmaları (Akşener örneği gibi), bazı aday adaylarının da, her ne hikmetse bilinmeyen yetenekleri sayesinde listelerde yer bulmaları gibi örnekler karşısında demokrasi adına, Türk siyasi hayatı adına iyimser olabilme nedenlerini de yitirmeye başladığımızı gördükçe, seçimler hakkında düşünmemek, seçime gidiş süreci hakkında kafa yormamak pek çok kişinin benimsediği bir tutum gibi görünüyor.
Hep şuna şahit oldum: Türkiye’de siyasi olarak hareketli günler öncesinde halkta eğer bir sessizlik varsa, insanlar ilgisiz görünüyorlarsa, konuşmuyorlar ve susuyorlarsa bilin ki, çok derinden gelen bir hareket ve düşünce içerisindeler demektir.
Bu millet, sıkıntılı zamanlarda ne yapacağını bilen bir millettir. Kime ders verilmesi gerekiyorsa, ona muhakkak dersini veren bir millettir. Çünkü iyi gözleyen, sabreden, tahammül eden, tevekkül eden, kadere rıza gösteren, mühlet veren ama yeri geldiğinde de bütün bunların hesabını ahlaklıca, adaletlice ve meşru bir biçimde soran bir millettir. Bütün partilerin bu konuda sıkıntılı olduklarını görmemek mümkün değil.
7 Haziran’da oy kullanan insanlar açısından 1 Kasım’a kadar fikrini değiştirmesini gerektiren neler oldu ki, partiler farklı bir sonuç bekleyecekler? Terörün hortlaması karşısında haklı olan kim? İktidar, terörün hortlaması karşısında, yapılan beyanatlar da dikkate alındığında, açılım sürecinin zemin oluşturduğu terör olaylarına neden olan üç yılın tecrübelerini insanların kafasından nasıl atacak?
Bir koalisyonu kurabilme yeteneğine bile sahip olamayan bugünün meclisinde, koalisyonun kurulamamasının önündeki engellerin neler olduğunu akl-ı selim olan herkesin gördüğü bir ortamda, bu olumsuz durumu hangi parti kendi lehine çevirebilecek?
Millet, iradesini ortaya koyduğu halde “iradenizi tekrar ortaya koyun” demenin, millete karşı olan sorumlulukla bağdaşmadığını görmeyenler mi var sanki? Bu konuda, hiç kusura bakmasınlar ama Ak Parti ve MHP, oldukça zorlanacak gibi görünüyor.
Ak Parti, varlığı-eylemi ve sözü arasındaki birlik ve istikrarını bozmadan hareket edebilmelidir. Çünkü konuşmalarda öne çıkan kavramlar, idealler ile eylemler arasında doğan boşluk, istikrar konusunda en büyük açıklardan birisini oluşturur. Kendi varlığında birlik ve bütünlüğü bozulduğunda bu, devamlılık ve istikrar konusunda güvensizliği de beraberinde getirir.
Tuğrul Türkeş ve Kültür Bakanı ile milliyetçi oyları alabilecekleri ve terörden bıkmış Güney Doğu’nun tercihlerinde değişiklik yapabileceği düşüncesini tecrübe etmek için 1 Kasım’ı beklemenin de pek bir önemi yok gibi görünüyor.
Türkiye artık vakit kaybetmemeli. Çünkü kaybettiğimiz her an, hepimizi karamsarlığa itiyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.