Mustafeyn
Aylardır merakla beklenen milletvekili listeleri nihayet açıklandı. AK Parti açısından söylenebilecek ilk şey, milletvekillerinin tamamına yakınının yenilenecek olması. Bu, aynı zamanda acemi vekillerden oluşacak bir meclis grubuna da işaret ediyor. Üst irade açısından acemi, sorgula(ya)mayacak vekillerden oluşacak bir AK Parti grubuyla başkanlık sistemine giden yolları aşmak çok daha kolay olacaktır şüphesiz. Ancak öncelikle tabi ki yeterli oy oranı ve milletvekili sayısına ulaşabilmek gerekiyor.
Şöyle bir etrafımıza baktığımızda bu konuda önceki seçimlerde olmayan bir tedirginliğin söz konusu olduğunu görüyoruz. Bu tedirginliği Abdurrahman Dilipak’ın dünkü yazısında “AK Parti çok iyi olmayabilir. Ama şu bir gerçek ki, mecliste grup kurabilecek CHP, MHP ya da BDP’den daha kötü değil.” cümlelerinde açıkça görmek mümkün.
Ünlü kamuoyu araştırmacısı Tarhan Erdem de bu seçimde seçmenin iktidara bir uyarıda bulunacağını söylüyor. Her ne kadar gerekçeleri konusunda hemfikir olmasam da ben de Erdem gibi seçmenin iktidara küçük de olsa bir uyarıda bulunacağını düşünüyorum.
Aday belirleme sürecinde özellikle Milli Görüş çevrelerinde AK parti içindeki birçok Milli Görüş kökenli ismin üç dönem kuralı nedeniyle aday olamayacağından hareketle bazı Milli Görüşçü isimlere adaylık teklifi yapıldığı şayiaları yayılmıştı. Hatta hiç olmayacak olmuş, Milli Görüş’ün ağır toplarından Prof. Dr. Arif Ersoy bile aday adayı olmuştu. Ancak listeler açıklandığında Ersoy da dahil olmak üzere Milli Görüşçü olarak nitelenebilecek hemen hemen hiçbir ismin listelerde yer almadığını gördük.
Aday belirleme sürecinde merakla beklenen bir diğer gelişme de BBP’nin de içinde yer alacağı bir Saadet-MHP ittifakının gerçekleşip gerçekleşmeyeceğiydi. Bu süreçte hemen herkes böyle bir ittifakın seçmen nezdinde heyecan uyandıracağını ve seçmene güçlü bir alternatif sunacağını ancak Bahçeli’nin böyle bir ittifaka yanaşmayacağı düşüncesindeydi. Derin devlet algısı ve MİT’te yaşanan köklü değişimlere rağmen, Bahçeli’nin neden böyle bir ittifaka yanaşmayacağını açıklama sadedinde birçok kişinin içinde derin devlet ve MİT gibi kelimeler geçen cümleler kurmuş olmasını da not etmek gerek.
Neticede aday belirleme süreci sona erdi ve ittifak, tahmin edildiği gibi MHP’siz olarak Saadet ve Büyük Birlik Partisi arasında gerçekleşti. Bahçeli bu tavrıyla iktidar olmak gibi bir hedefi olmadığını da ortaya koymuş oldu. Oysa bu ittifak gerçekleşseydi büyük ihtimalle yeni, çok daha milli ve yapıcı bir anamuhalefetin ve güçlü bir iktidar alternatifinin doğuşuna şahitlik edecektik. Devlet Bahçeli böylesine önemli bir fırsatı elinin tersiyle iterek AK Parti iktidarına, karşı çıktığı çözüm sürecine ve başkanlık sistemine en büyük desteği vermiş oldu.
Son söz de ittifak üyelerine. Eğer başarılı olmak istiyorsanız cemaatten uzak durun. Hele hele “Bize oy verecekler” yanılgısına asla düşmeyin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.