Kutlu Bir Doğum İçin…
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, bu yılki “Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı” temalı Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri (13-20 Nisan) hakkında fikir alış verişinde bulunmak için perşembe akşamı İstanbul’daki bazı gazeteci ve yazarlarla buluştu. Dört saati aşkın süren buluşmada, Kutlu Doğum Haftası ile birlikte din-medya ilişkilerinden İslamofobi’ye, DAEŞ’ten din ve ahlâk eğitimi müfredatına ve İslam Dünyası’ndaki güncel gelişmelere kadar bir çok konu hakkında sorulan sorulara açık yüreklilikle ve vukûfiyetle cevaplar verdi Başkan Görmez.
Benzer buluşmaların daha sık ve düzenli yapılmasında faydalar olduğu kanaatindeyim. Zira Mehmet Görmez’in de ifade ettiği gibi, medya dîni ciddiye almıyor, doğru bilgiye sahip olmak için gayret göstermiyor. Sansasyon peşinde koşmak medyanın ahlâkını bozuyor. Başkan Görmez boşuna “Günlük gazetelere bakmayınca rahat ediyorum” demiyor ve boşuna gazetelerin doğru haber yapmasının cuma ve dinî sayfalar hazırlamasından daha mühim olduğunun altını çizmiyor... Medyanın yalan ve çarpıtma haberleri, toplumu dinamitleyen iftira ve dedikodulara özel köşeler ayrılması, kişileri ve kurumları yıpratmak için sipariş ve kurgu haberler yapacak kadar ilkesizleşmesi düşünülecek olursa Mehmet Görmez hiç de haksız değil... Bu feci ve ürkütücü durumun dindar kesimin okuduğu ve takip ettiği medya kuruluşları için de geçerli olduğunu ve bu kuruluşların da birçok çarpıtma ve yalan habere imza attıklarını üzülerek ifade edelim.
BİRLİKTE YAŞAMA MANİFESTOSU
İslam Dünyası, Türkiye’ye olduğu gibi Diyanet İşleri Başkanlığı’na sıradan bir kurum gibi bakmaz; daha başka bir gözle, hürmetle nazar eder. Tarihi bağlarımızdan dolayı dünya Müslümanları, bu kapıdan bir kurtuluş formülü, bir doğum müjdesi beklediği gibi himâye, yardım ve yol gösterme de umuyor. Bu itibarla, Mehmet Görmez Hoca’nın inşâ etmeye çalıştığı dil kadar, siyasetten sivil topluma, medyadan akademyaya her kesimin bu “ilim, hikmet ve marifet/irfan” diline sahip çıkması, geliştirmesi, derûnileştirmesi ve bu dilin çerçevesini çizdiği değerlerin kuvveden fiile çıkarılması için destek vermesi çok önemli.
Başkan Görmez’le buluşmamızda, bu yılki Kutlu Doğum Haftası’nın teması olan “Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlâkı” ile ilgili 25 maddelik ve 5,5 sayfalık bir ilkeler manifestosu bizlere verildi. 25 maddeyi ve bu maddelere mesned olan âyet ve hadisleri defalarca okudum. İslam Dünyası’nın küresel sorunlarından en küçük dairemiz olan ailemize kadar bir çok meselenin çaresini başka yerde aramaya gerek yok; bu sene, bu 25 maddelik Birlikte Yaşama Manifestosu kalplerde yer etsin yeter…
MÜFREDATLAR
Mehmet Görmez’le buluşmamızda öne çıkan konulardan birisi de din eğitimi ile ilgili müfredatlar oldu. Başkan Görmez’e göre dinî müfredatlar İslam Dünyası’nın en önemli sorunu. Bizim de bu konuda İslam Dünyası’na örnek olacak veya yol gösterecek iç açıcı bir durumumuz yok maalesef. Okullarda seçmeli Siyer ve Kur’an-ı Kerim derslerinin olması memnuniyet verici ama Başkan Görmez’in de ifade ettiği gibi diğer derslerde de bir zihniyet değişikliğine ihtiyaç var. Pozitivist eğitim felsefesinin kalıplarıyla kendi değerlerinizi ve dininizi öğretemezsiniz çünkü.
Bundan dolayı bazı kurumlarımızda dine ve dindar insanlara karşı hâlâ bazı refleksler, önyargılar ve vehimler var. Kur’an-ı Kerim okuma yarışması ve Kutlu Doğum etkinliklerinin 27 Nisan Muhtırası’na (2007) konu olduğunu henüz unutmadık. Bu vesileyle Harp Okulları müfredatlarının ve Peygamber Ocağı eğitimlerinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini ifade edelim.
Türkiye’de siyaseti yönlendiren bazı partiler ve sivil toplum kuruluşlarının da dini müfredat konusundaki yaklaşımları yeterince olgun ve gerçekçi değil. Bugün hâlâ, dindar bir halkı temsil ettiğini söyleyen bir siyasi parti lideri çıkıp din dersinin zorunlu olmaması gerektiğini ifade edebiliyor meselâ. Türkiye’nin, hatta İslam Dünyası’nın en önemli meselelerinden birisi olan terör sorununun ve ahlâk anarşizminin temelinde de terör örgütü ve uzantılarının özellikle gençlerle dinin arasını açması vardır.
Bu anlamda, dinî müfredat, din eğitimi ve öğretimi, din kültürü gibi konular tren kaçmadan ve “eyvah, çok geç kaldık!” demeden, Diyanet’ten cemaatlere, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan sivil toplum kuruluşlarına kadar geniş bir yelpazede istişare edilip olgunlaştırılması Kutlu Bir Doğum İçin şart.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın öncülüğünde 13-20 Nisan’da gerçekleştirilecek Kutlu Doğum Haftası etkinliklerinin kitleselleşmesi kadar derûnileşmesini ve hazmedilmesini de ümit ediyor, tüm kalem ve kelam ehli dostlarımızı bu yılki temanın daha çok gönülde yer etmesi için bu hayırlı hizmete destek olmaya davet ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.