Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak
Rusya’nın İran’la birlikte Esed rejiminin yanında Suriye’deki savaşa müdahil olmasının, Doğu Akdeniz’deki askeri varlığını her geçen gün artırmasının ve DAEŞ bahanesiyle muhalif unsurları ve sivil halkı bombalamasının ciddi ve krizi derinleştirici sonuçları olacağı ilk günden belliydi.
Putin’in amacının yangını söndürmek değil, zaten tüm bölgeyi sarmak üzere olan yangını daha da büyüterek bölgedeki varlığını garanti altına almak olduğu ise ehline âşikârdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın defalarca Putin’in şahsında Rusya’yı bu konuda uyardığını, Başbakan Davutoğlu’nun her fırsatta ‘sınır güvenliği’ne dikkat çektiğini hatırlatalım.
Dün, sabah saaatlerinde Sultan Abdülhamit Tugayları tarafından başlatılan ve altı şehit verilen operasyonla Kızıldağ’ın yeniden Türkmenlerin eline geçtiği saatlerde defalarca uyarılmasına rağmen Türkiye hava sahasını ihlal eden Rus uçağının düşürülmesinin ‘Suriye denklemi’ni ve krize müdahil aktörlerin pozisyonlarını farklı oranlarda değiştiren bir etki yapacağı muhakkak.
Türkmen Dağı ve Kürt Dağı’nın yeniden muhaliflerin eline geçmesi ve rejim güçlerinin gerilemesinin ardından dünkü operasyonlarda ağır kayıplar veren rejim güçleri, İran destekli Şii milisler ve Mihraç Ural’a bağlı teröristler uçağı düşürülen Rusya’nın hava desteği ile önümüzdeki günlerde bölgeye yönelik saldırılarını yoğunlaştıracaklardır.
Devrim’in başladığı Lazkiye ve Sahil Cephesi, düğümün çözüldüğü bölge olacak…
DAEŞ unsurları bu bölgede olmadığı ve en yakın DAEŞ mevzisi 130 km uzakta olduğu halde Rusya’nın hâlâ Türkiye sınırına yakın bölgede ‘terörist unsurlar’a yönelik hava operasyonları düzenlediğini iddia etmesi ve Putin’in düşürülen uçağın Türkiye hava sahasını ihlal etmediğini ifade ederek Türkiye’yi teröre destek vermekle ve kendilerini arkadan bıçaklamakla itham etmesi biraz da çaresizlikle söylenen açık bir yalan. Aslında Putin, benzer bir yalanı G-20’de de îma etmiş ve G-20 içerisinde DAEŞ’e destek veren üyeler olduğunu iddia etmişti.
Çok katmanlı Suriye krizinin küresel boyutu, uluslararası hukuka uygun bir şekilde Rus uçağının Türkiye tarafından düşürülmesiyle bir kez daha hareketlenmiş ve konu Türkiye tarafından NATO’ya taşınmış oldu.
Meşruiyeti kalmayan Esed rejiminin davetini Suriye’ye müdahelesinin hukukiliği için gerekçe gösteren Rusya’nın ‘oldu bitti siyaseti’ dün itibariyle büyük bir yara almış ve Rusya, haksız ve hukuksuz bir şekilde sürdürdüğü savaşında en ağır kaybını yaşamış oldu.
64. Hükümet’in kurulduğu güne denk gelen bu tarihi gelişme sonrası hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını söylemek mümkün.
Türkiye’nin ‘Suriye imtihanı’nı aşma azmi ve bu krizi yönetme kabiliyeti 64. Hükümet’in masasındaki en önemli mesele.
Türkmenlerin efsanevi direnişi sayesinde tazelenen ve güçlenen Türkiye’deki Suriye krizi ile ilgili şuur, yeni hükümetin Suriye krizinde elini daha da güçlendirecektir.
7 Haziran ve 1 Kasım öncesinde de yazdığımız gibi Türkiye’nin Suriye halkının yanında aldığı ilkeli tavra uygun, etkin ve merkezi bir aktör olduğunu gösterecek, cesur ve stratejik inisiyatifler alma vakti geldi artık.
Erdoğan liderliği, yeni Meclis Başkanı İsmail Kahraman’ın tecrübesi ve Davutoğlu başkanlığındaki 64. Hükümet’in milli iradeden aldığı güç, bu inisiyatifleri almak için tarihi bir fırsat.
Allah utandırmasın.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.