Dünyanın Annesi’nde kaos!
Mısır’da darbenin üzerinden 658 gün geçti. Darbe mahkemesi dün, ülkenin seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye 20 yıl ağırlaştırılmış hapis cezası verdi.
Mahkemelerin tiyatro salonuna, hâkimlerin cellada dönüştürüldüğü Mısır’da ‘adalet’ artık en yitik metâ. Yılın ilk üç ayında 1300’e yakın şiddet olayının yaşandığı Mısır, alınan bu kararlarla adım adım kaosa sürükleniyor. ABD yönetimi “kaygılıyız” derken AB yetkilileri “not ettik” demekle yetiniyor. Sadece Mısır’ın değil tüm İslam Dünyası’nın kodlarını altüst eden ve bünyesini ifsat eden Mısır darbesi zayıflatılamaz ve darbe yönetiminin ‘hukuksuz’ uygulamaları engellenemezse İslam Dünyası’nda bundan böyle hiç bir seçilmiş lider ve hükümet kendini güvende hissetmeyecektir…
Darbenin her türlüsünü yaşamış, vesayetin her çeşidiyle tanışmış Türkiye’nin Mısır’daki darbe karşısındaki tavrı ve oluşturacağı darbe karşıtı blok sadece Mısır’ın değil İslam Dünyası’nın geleceğinde belirleyici olacak. Hâlâ Türkiye’de Muhammed Mursi ile Recep Tayyip Erdoğan’ı aynı sonla tehdit eden darbeseverlerin olduğunu unutmayalım. Adnan Menderes’i darağacına gönderen zihniyet, Turgut Özal’ı zehirleyen, Necmeddin Erbakan’ı 28 Şubat darbesiyle görevden uzaklaştıran ve Erdoğan’ı, bugün açığa çıkan birçok darbe teşebbüsüyle, devirmek isteyen zihniyetle aynı. Bu zihniyet sahipleri ise kısa vadeli ve ulusal planlarla hareket etmiyorlar; küresel bir strateji ile ve uzun vadeli planlarla karanlık emellerini gerçekleştirmeye çalışıyorlar. Darbe karşıtları en az darbeciler ve destekçileri kadar teyakkuzda olmadıkları ve stratejik bir zihniyetle çalışmadıkları müddetçe İslam Dünyası darbelere ve vesayet yönetimlerine mahkûm olmaya devam edecektir.
Dünyanın Annesi Mısır’da gerçekleştirilen darbenin son hamlesi olan Mursi hakkında verilen 20 yıl hapis kararı yeni bir ‘ortam testi’ mahiyetinde. Bu karara karşı gösterilecek toplumsal ve uluslararası tepkiler Mursi’nin yargılandığı diğer dört davada verilecek (belki de çoktan verilen) kararlarda da etkili olacak. Darbe yönetimi ‘risk analizi’ni yapıp toplumsal ve uluslararası tepkilerin şiddetine göre mahkemelere aldırttığı idam kararlarının bir kısmını önümüzdeki aylarda infaz ettirebilir. Böylelikle darbe karşıtı koalisyonu dağıtmak ve İhvan’ı tamamen siyasi ve sosyal hayattan silmek isteyecektir.
Mısır’daki denklemin bir diğer faktörü ise özellikle Sina’da yoğunlaşan silahlı örgütlerin eylemleri... Darbe sonrasında başlayıp günümüzde kadar artarak devam eden Mısır ordusuna yönelik silahlı eylemlerin Sina’dan Mısır’ın kalbine inmesi, bugün, düne göre daha muhtemel. İhvan’ın her ne olursa olsun şiddete bulaşmama prensibi hâlen geçerliliğini korurken, bireysel adalet arayışları ve Sina’daki örgütlerin Mısır’ın içlerinde silahlı eylem yapması Mısır’ı sonu belli olmayan bir kaos ortamına sürükleyebilir…
Ayrıca darbe yönetimi tarafından verilen hukuksuz kararlar ve AB ve ABD başta olmak üzere uluslararası odakların bu kararlara tepkisizliği radikal örgütlerin ellerini daha da güçlendiriyor. ‘Demokratik seçimler’in adalet, refah ve onurlu bir hayat arayışında doğru bir tercih olmadığını iddia eden bu örgütler bugün için Mısır’da haklı çıkmış görünüyor. Dün ülkenin ilk seçilmiş cumhurbaşkanına verilen 20 yıl hapis cezası ve sonraki davalarda verilecek muhtemel idam kararları Mısırlıların rüyalarını kâbusa dönüştürmekle kalmayacak, bu coğrafyanın çocuklarını ‘silahlı çözüm’ seçeneğine daha da yakınlaştıracaktır. Darbelere ve vesayet rejimlerine karşı dik duramayanlar, tepki koyamayanlar, ses çıkartamayanlar, yarın, “niçin gençler silahlı örgütlere katılıyorlar?” diye sorma hakkına sahip olamayacaklar.
Asıl tehlike bu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.