Dr. Erbakan Özal

Dr. Erbakan Özal

Seçimlere Doğru ‘AK Parti ve Erdoğan’ ile Diğerleri

Seçimlere Doğru ‘AK Parti ve Erdoğan’ ile Diğerleri

Önümüzdeki milletvekili seçimlerine doğru ilerlerken, ilginç bir biçimde, AK Parti üzerine yoğunlaşan senaryo ve değerlendirmeler sürece damgasını vurmaya başlamış bulunmaktadır. Bundan hareketle, seçim sonuçlarına etki edebilecek en önemli faktörlerin başını, kaçınılmaz olarak, söz konusu ettiğimiz bu senaryo ve değerlendirmeleri en başarılı bir şekilde yöneten ve yönlendiren eğilimler çekmeye başlamıştır diyebiliriz. 

O nedenle, kitleleri yönlendiren araçlar üzerinden, ilgili senaryo ve değerlendirmelere yön verme beceri ve başarısını gösteren eğilim ve partilerin önümüzdeki seçimlerde eski durumlarına göre daha başarılı sonuçlar alabileceklerine inanıyorum. O halde, marifet; ‘hayali’ senaryo ve iddiaları ileri sürmekte değil, yalanlanmadan ve alternatiflerine boş alan bırakmadan ‘gerçekçi’ bulunabilecek şekilde, daha yaygın bir biçimde kabul görmelerine önayak olabilmektedir.

Bu durumdan hareketle, süreci daha da somutlaştırarak meseleyi kolay anlaşılabilir bir hale getirmek istersek, özellikle şu hususu belirtmekte çok büyük yarar görüyorum: AK Parti mitinglerine katılım düzeyinin “düşüklüğü” üzerinden başlatılan ‘operasyonel’ tartışmalar nedeniyle, önümüzdeki seçimlere doğru yürütülmekte olan kampanyalarda olabildiğince fazla düzeyce kalite ve nitelik düşüşleri yaşanma bahasına, ciddi karartma ve yanlış yönlendirmeler yaşanmaktadır. Yetersizlik, ‘vizyonsuzluk’ ve donanımsızlığa işaret etmesi bakımından çok yazık!

Hâlbuki seçimler için yürütülecek olan kampanyaların kapsam, derinlik, düzey, nitelik ve nicelik seviyeleri ne derece üst düzey olursa, seçimlerden sonraki uygulamalar ile halkın doğrudan denetimi de o derece düzeyli olacaktır. Öte yandan Türkiye ve çevresinin geleceğini konu edinen tartışmalar yerine, içi boş ve gelecek vaat etmeyen dedikodular üzerinden yürütülen kampanyalarla seçimlere gidilmesi halinde ise, en azından ülke genelinde birikmiş bulunan sorunların halline yönelik kamuoyu nezdinde bile yeterli düzeyde bir bilgi ve bilinçlenme seviyesi oluşturulamayacaktır. 

Dolayısıyla, böylesi ‘içi boş’ propaganda, anlayış ve çalışmalar neticesinde iktidara gelecek olan parti ya da partilerin uygulamaları kaçınılmaz bir biçimde yeni koşullar ile yeni bağlantıların güdümü altına girecektir. Böylece halktan ve halkın beklentilerinden kopuk, ama belirgin bir şekilde hâkim güç odaklarının istek ve eğilimlerine uygun çalışmalar yürüten, ne yaptığı belirsiz bir yönetim şekli ortaya çıkacaktır. 

Buna karşın, aslında AK Parti mitinglerine katılım düzeyinin düşüklüğü üzerinden ‘kurnazlık eseri’ politikalar geliştirerek kitleleri AK Parti dışında başka arayışlar içerisine sürükleme hamlelerine girişmek yerine, her bir parti kendi programı ile projeleri üzerinden kitlelerin beğenisini kazanma arayışına girişmiş olması halinde hem kendisi, hem ülkemiz ve hem de halkımız kazançlı çıkacaktı. Fakat, ‘geri kalmışlık’ psikolojisi ve ‘işin kolayına kaçmak’ hastalığı yok mu?! Ne diyebilirim ki?! 

Öyle ise, işin kolayına kaçmayı tercih edenlere bir hatırlatma yaparak ‘insani’ sorumluluğumu yerine getirmiş olayım bari! AK Parti’nin ‘kurucu ve karizmatik’ lideri Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilerek partiden ayrılmış olsa da, seçimlerde oy verecek olan seçmenler, lehte ya da aleyhte, büyük oranda Sayın Erdoğan’ın tercih ve beklentilerini dikkate alarak oylarını kullanacaklardır.

Tahminlerime göre, madem ‘bu tezin’ doğruluğu hususunda neredeyse hiç kimsenin şüphesi yoktur; öyle ise, gelin AK Parti mitinglerine katılım düzeyindeki düşüklüğü de bu çerçevede değerlendirerek, ‘asıl niçin sizin tercih edilmeniz gerektiği’ noktası üzerinde yoğunlaşıp, bu ülkeye ve halka bir iyilik edin derim! Kaldı ki, AK Parti’nin seçim mitinglerine katılım düzeyi, partiye olan ilgi düzeyinin azlığı ya da çokluğu ile alakalı olmaktan ziyade, Sayın Erdoğan ile Sayın Davutoğlu’na olan ilgi düzeyiyle yakından alakalıdır. Bu da ne demek yani?!

Demem şu ki; AK Parti’nin gücünü hesaplamak ve halkın bu partiye olan teveccüh yüzdesini anlamak için, Sayın Davutoğlu’nun liderliğinde gerçekleştirilmekte olan mitinglere değil de, ‘tarafsız’ Cumhurbaşkanı olarak Sayın Erdoğan’ın değişik vilayetlerimizde yapmakta olduğu ‘halka hitap’ konuşma toplantılarına katılım yoğunluğuna bakmak daha doğru olur. Yanılıyor muyum, acaba?!

Zaten hemen herkes çok net bir şekilde biliyor ki; Sayın Erdoğan her ne kadar ‘partiler üstü’ olsa da, 7 Haziran 2015 günü yapılacak olan milletvekili seçimlerinden sonra, Türkiye’nin mevcut yönetim sisteminin değiştirilerek Başkanlık Sistemi’ne geçilmesini arzu etmekte ve bu isteğini de çok çeşitli platformlarda açıkça ifade etmektedir. Vaziyet bu kadar berrak bir biçimde ortada dururken, Sayın Erdoğan’a olan ‘aşırı’ halk desteği görmezden gelinerek, sadece Sayın Davutoğlu’nun kitleler nazarındaki ‘albenisi’ bağlamında AK Parti’nin gücünü değerlendirmek hiçbir şekilde sağlıklı sonuçlara ulaştırmaz. 

Kaldı ki, Sayın Erdoğan ile Sayın Davutoğlu destekçilerinin yüzde yüz aynı daire içerisinde olmadığı gerçeğini de göz önünde bulunduracak olursak, önümüzdeki seçimlerde, AK Parti’ye olan desteğin belki daha da artabilme ihtimalinden bile rahatlıkla söz edebiliriz. Dolayısıyla ‘mevcut konjonktür’ ve koşullarda herhangi bir değişiklik olmadığı taktirde, önümüzdeki milletvekilliği seçimlerinde AK Parti’nin, bir önceki dönemden daha fazla milletvekili çıkartma ihtimali de her zaman için söz konusudur; yeter ki, ‘yanlış yönlendirme’ amaçlı yaygara ve propagandaların etkisinde kalarak bariz hatalar yapmasın!

Sonuç olarak; kısır çekişmelerden uzak, düzeyli, proje ve ekip yarıştırmasına dayalı bir seçim kampanya süreci Türkiye’nin ‘çok partili siyasal yaşama’ başladığı dönemin başından beri arzu ettiği bir uhde olmasına rağmen, maalesef bir türlü başarılamamıştır. Öyle ise, bir şekilde iktidara ortak olma ihtimali olan partilerin, alışılmışın dışına çıkarak başarılı olma peşinde koşmaları daha isabetli bir tercih olacaktır. Açıkçası, günümüzde ABD’de somut örnekleri görülmekte olan söz konusu tarz ve biçimdeki bir seçim kampanyasını gerçekleştirme becerisini göstermesi halinde CHP ile MHP de tıpkı AK Parti gibi başarılı bir seçim dönemi geçirebilirler. Aksi halde, sadece AK Parti’yi çekiştirerek konumlarını muhafaza etme arayışından öteye geçmemeye mahkûm olmayı sürdüreceklerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Dr. Erbakan Özal Arşivi