Hz. Hüseyin’in zulüm karşısında sergilemiş olduğu örnek tavrı, tarihin tam göbeğine atılmış bir imzadır. Hakikatin bekası için gerekirse en ağır bedellerin dahi ödenebileceğinin bir göstergesidir. Hz. Hüseyin ödediği ağır bedeli, La ilahe İllallah uğruna ödedi, bunun için yalnızlaştırıldı, bunun için ağır baskı ve dayatmalara maruz bırakıldı. O İslam ’ın ilkelerini hem yaşamak hem de bu ilkeleri bütün insanlığa aktarmakla sorumlu olduğunun bilincindeydi ve bunun için bedel ödemeye hazır olduğunu gösterdi. Hüseyin her şey La ilahe İllallah için dedi ve hiç tereddüt etmeden şehadete koştu.

Mademki bu can bize emanet verildi ve mademki bizler tevhidin sancağını taşıma sorumluluğuna sahibiz, mademki bizden doğru olanla yanlış olanı ayırt etmemiz istendi o halde neden kaçarız sorumluluk almaktan? Neden kalıcı olan ahiret saadetini değil de geçici olan dünya hayatını tercih ederiz? Neden zor gelir hakikat üzere kalmak ve ölmek bizlere… Anlamak mümkün değil…

Hz. Hüseyin Müslüman ’ın zulüm karşısında nasıl bir tavır sergilemesi gerektiği noktasında hepimiz için etkin bir modeldir. O şehadete talip oldu. Fakat onun geride bıraktığı kutlu mirası ve haklı direnişi bizlere yol göstermeye devam ediyor. Bizi özümüzle birleştiren o ulvi değerleri küçük menfaatler karşılığında satılığa çıkaran günümüz insanına söyleyeceği daha çok sözü var Hüseyin’in… Zira o ödeyeceği bedeli bildiği halde “Ben azınlık makam fesad ve zülüm yapmak için Medine’den ayrılmadım. Ben ceddimin ümmetini ıslah etmek, iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak, ceddim Resulullah (SAV) ve babam Ali bin Ebu Talib’in yolunda gitmek için o şehirden ayrıldım…” deyip yola revan oldu. Kendisine savunduğu davadan vazgeçmesi ve mevcut yönetimi desteklemesi şartı ile birçok şey vaat edilmişti. Fakat o ne makam ve mevkie aldandı ne de yapılan tehditler karşısında geri adım attı. Allah’ın dinini korumak ve adaletin tesisini yapmak için ölümü öldürüp çıktı yola. Hz Hüseyin bu kutlu yolculuğunda, ihanet, tehdit, yıldırma, baskı, yalnızlaştırılma, yoksulluk, gözdağı… Gibi insanın sahip olabileceği bütün yıkıcı tavırlarla karşılaşmış ve kötünün kötülüğüne ailesi ile birlikte tek başına göğüs germiştir. Bu anlamda Hz. Hüseyin ve ailesi tarihin bağrına atılmış bir imzadır. Mümince bir yürüyüşün izleridir. Karanlığın üzerine düşmüş bir yıldızdır. Ve o yıldız hâlâ yolumuzu aydınlatmaya devam etmektedir.