Rusya’nın ‘Suriye İç Savaşına’ Müdahalesinin Anlamı (I)
Rusya, bu zamana kadar Suriye’deki iç savaşta neler yaptı?
1. Suriye devletinin resmi temsilcisi konumundaki Beşşar Esad liderliğindeki yönetim aleyhine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden herhangi bir karar çıkartılmasının önüne geçti. Dolayısıyla Suriye’ye yöneltilmiş bulunan kuşatmanın hukuken meşruiyet kazanmasını engellemiştir. Bu çok büyük bir başarıdır.
2. Suriye iç savaşında, Suriye devletinin meşru lideri olan Beşşar Esad’ın aktif destekçisi konumundaki İran’ın daha güçlü bir şekilde Suriye’deki savaşta Esad’a destek verebilmesi hususunda maddi, manevi, siyasi, ekonomik, askeri, diplomatik ve teknik her türlü desteği verdi. Rusya’nın bu açık desteği nedeniyle İran-Suriye ittifakı gücünden hiçbir şey kaybetmemiştir. Bu vesileyle Rusya, bölgedeki ağırlığını ciddi anlamda artırmıştır.
3. Suriye’nin “askeri, iktisadi ve lojistik” yönden her türlü malzeme desteği alarak daha uzun süre ayakta durabilmesine doğrudan ve dolaylı olarak aktif destekte bulundu. Rusya, bu vesileyle Suriye devletini “altından kalkamayacağı derecede” kendisine borçlandırmış ve yıkılmayıp ayakta duracak olması halinde tamamen güdümü altında kalacağı bir hale getirmiştir. Bu durum, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonraki dönemde, Rusya’nın yeniden küresel bir güç olabilmesi anlamında elde etmiş olduğu en büyük somut kazanım olacaktır. ABD liderliğindeki Batılı ülkeler ile İsrail, Rusya’nın bu ciddi kazanımlarına müsaade ederler mi, o durumu zaman gösterecektir. Türkiye, tam da bu noktada çok dikkatli olmalı ve Rusya ile bir sıcak çatışmanın içerisine çekilme hesaplarına karşı uyanık davranmalıdır. Bu muhtemel tehlikeye karşı, Rusya ile Türkiye, daha sağlıklı iletişim ve müzakere kanalları oluşturmak zorundadırlar.
4. Suriye’deki iç savaş ve Suriye’nin geleceğiyle ilgili olarak yapılan açık ve de gizli uluslararası toplantılarda aktif bir biçimde Beşşar Esad rejimine destek vererek Beşşar Esad’ın siyasi ömrünün uzamasına katkıda bulunmuş oldu. Açıkçası eğer Rusya masada bulunmamış olsaydı, ABD liderliğindeki Batılı ülkeler, bu süreçte aldatmış oldukları Türkiye’nin istek ve bastırmaları karşısında mecburi adımlar atmak zorunda kalabilirler ya da Türkiye ile restleşerek köprülerin atılması riskiyle yüzleşmek zorunda kalabilirlerdi. Demek ki, Rusya, bilerek ya da bilmeyerek bizzat Batılı ülkeler tarafından kullanılmaktadır. O nedenle, Türkiye, Batılı ülkeler ile Rusya-İran-Suriye üçlüsü arasındaki güç ilişkilerinde ‘dengeleyici güç’ rolü dışında herhangi bir maceraya atılmamalıdır. Aksi halde, ne yazık ki ikinci Pakistan vakasının yaşanması bile söz konusu olabilir.
5. Suriye ordusuna eğitim, asker ve ağır silahlar desteği vererek daha profesyonel bir şekilde mücadele edebilme güç ve yeteneği kazanmasına ciddi anlamda katkıda bulundu. Bilindiği üzere, iç savaşa sürüklenmesinden sonra, Suriye ordusunun savaşma imkân ve kabiliyetlerinde çok ciddi boyutlarda aşınmalar yaşanmıştı. Eğer Rusya’nın ve bu arada İran’ın doğrudan desteği olmamış olsaydı, Suriye ordusundan geriye hiçbir eser bile kalmayabilirdi. Dolayısıyla Rusya’nın doğrudan desteğinden daha çok, Suriye devletinin arkasında olmasının etkisiyle Suriye ordusunun tamamen dağıtılmasının önüne geçmiş olması daha büyük önem arz etmektedir. Zaten Suriye’deki iç karışıklıklar ile Irak’ın yıkılışına giden süreci birbirinden ayıran en önemli hakikat, Rusya ile İran’ın aktif bir biçimde Suriye rejiminin arkasında durmasıdır. Maalesef Türkiye, bu önemli gerçeği gözden kaçırmıştır.
6. Suriye sınırları içerisinde aktif ve doğrudan hava operasyonları yaparak hem Suriye yönetiminin elindeki bölgelerin daha korunaklı hale gelmesini sağladı, hem Beşşar Esad’a saldırmanın Rusya’ya saldırmak anlamına geleceği mesajının alınmasını sağladı ve hem de Suriye rejiminin her bakımdan pazarlık payını artırmasını sağladı. Evet, Rusya’nın yapmış olduğu hava operasyonları vesilesiyle, Suriye’de hava operasyonu yapma tekelini elinde bulunduran ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun aslında yegâne güç olmadığı tüm dünyaya gösterilmiş oldu. İddia edildiği gibi, ABD ile Rusya’nın yapmış oldukları gizli anlaşmanın bir sonucu olsa bile, Rusya’nın Suriye’de yapmış olduğu alternatif hava operasyonları nedeniyle ABD’nin ‘tek egemen güç’ olma imajı ciddi anlamda yara almıştır. Dolayısıyla Rusya-İran-Çin ittifakı dağılmadığı sürece ve Rusya’da iç karışıklıklara giden süreçle ilgili olarak düğmeye basılmadığı sürece, İslam coğrafyası geneline yaygınlaştırılacak olan Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındaki muhtemel operasyonlarda ‘Rusya dengesi’ sürekli olarak göz önünde bulundurulmak zorunda kalınacaktır.
7. Suriye’deki iç karışıklıkların başladığı Mart 2011’den beri ilk defa olmak üzere, Suriye lideri Beşşar Esad’ın ülke dışına (Moskova’ya) çıkarak resmi görüşmeler yaptıktan sonra yeniden Suriye’ye dönmesini sağlamak suretiyle aslında Suriye’deki Beşşar Esad yönetiminin yıkılmasına müsaade etmeyeceğini net bir biçimde dünyaya ilan etmiş oldu. Açıkçası Suriye lideri Beşşar Esad’ın, içeride askeri darbe yapılarak yönetimden uzaklaştırılabileceği gibi ciddi ihtimalleri hiçe sayarak Rusya’nın başkenti Moskova’ya resmi ziyarette bulunması, ciddi anlamda bir meydan okumadır. Rusya lideri Putin, kendisine yöneltilmiş olan tehditleri savuşturabilmek ve kuşatılmışlık algısını yerle bir edebilmek için, her türlü sürpriz hamleyi yapabilecek yapıya sahip olduğunu ‘Kırım’ın ilhakı’ hadissinden ve ‘Suriye’de hava operasyonlarına girişme’ olaylarından sonra bir kere daha herkese göstermiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.