Seçim Sonuçları ve AK Parti…
Bir önemli seçimi daha geride bırakırken ortalık ciddi(!) anlamda belirsizliğe sürüklenmiş gibi duruyor… ‘Önünü görebilen kimler var’ dersem, net cevap verebilen çıkmazsa hiç şaşırmam!.. Kaldı ki, daha önceki yazılarımızda da görülebileceği gibi, böyle bir sonuca sürüklenmekte olduğumuz seçime gitmeden birkaç hafta evvelden belliydi… ‘Oyun’ HDP üzerinden oynanmaya çalışıldığından olabildiğince berrak ve net bir biçimde görülebiliyordu… O nedenle, aslında şaşırılacak pek bir durum olmaması gerekir!..
Uygulamaya koyulan stratejiye göre; HDP, bir taraftan ‘muhafazakar Kürt seçmen’ üzerinden AK Parti oylarına hamle yaparken, diğer taraftan da ‘marjinal’ eğilimli CHP oyları ile marjinal sol oylarını bünyesinde toplamayı hedeflemekteydi. Söz konusu strateji eksiksiz ve başarılı bir şekilde uygulanmakla kalmadı; ayrıca, seçimlere iki üç hafta kala, HDP’nin baraj sınırında olduğu ve barajı aşamama riski taşıdığı hususu da tüm kamuoyuna pompalanarak HDP’ye birkaç puan daha fazladan oy gelmesi sağlanmaya çalışıldı ve bu yaklaşımlarında da başarılı oldular.
Bu arada AK Parti için miting düzenleyenlerin ortamı gerici ve neredeyse her önüne gelenleri potansiyel suçlu gibi gösterici propagandaya ağırlık vermek üzerinden sonuç almaya yönelmeyi tercih etmeleri, süreci tamamen kendi aleyhlerine çevirmeye yetti ve arttı bile… Bu bağlamda yapılan başkaca değişik hamleler de tam aksi yönde etki yapınca ve özellikle AK Parti aleyhtarlarını gerçek anlamda korkuya sevk edince; “HDP yüzde 10’u aşamazsa AK Parti yeniden tek başına iktidar olur” endişesine kapılan sağdan ve soldan tüm aşırı uçlar, ağız birliği etmişçesine, tümden HDP’ye yüklendiler…
İşte böylesi bir atmosferin tüm Türkiye’ye hâkim olması neticesinde HDP, HDP yöneticileri de dâhil olmak üzere, herkesi şaşırtarak yüzde 13 bandının bile üzerine çıkmayı başardı. Dolayısıyla “AK Parti korkusu” üzerinden HDP’yi ‘can simidi’ olarak muhalif kanatlara pompalayan güç odakları, siyaset mühendisliğinin farklı bir versiyonunu 21.yüzyıl Türkiye’sinde kolaylıkla uygulayabileceklerini de bu vesileyle test edip gözlemlemiş oldular.
Pek tabii olarak, bu arada AK Parti tepe yöneticileri başta olmak üzere, AK Parti ile birlikte çalışmakta olan SETA, SDE, ANAR vs gibi çok sayıda düşünce kuruluşu niteliğindeki ‘strateji geliştiren kurumlar’ da bu sürpriz hamle üzerinden epeyce kendilerine gelmişlerdir herhalde… Eğer bu şaşırtıcı hamleden sonra, AK Parti ile bağlantılı olduğu düşünce kuruluşları, küresel oyun kurucularının derinliklerine uygun bir derinlik oluşturma becerisi gösteremezlerse gerçekten hem kendilerine, hem Türkiye’ye, hem de İslam dünyasına çok büyük kötülük yapmış olurlar… Lütfen dikkat!..
Ancak benim kanaatim; HDP üzerinden kendi lehlerine oyun kurmaya çalıştıkları havasına bürünerek rehavete kapılan AK Parti tarafı, üst aklın, sıradan kutuplaştırmaların çok ötesinde bir derinlikle, en mükemmel zannettikleri hamlelerini bile rahatlıkla bertaraf edebilme kabiliyetine sahip olduğunu artık yadsınamayacak derecede idrak etmiştir... Öyle ise, AK Parti’nin gündemini ne HDP’nin başarısı, ne de kendisinin Meclis çoğunluğunu kaybetmiş olması boşu boşuna işgal etmemelidir!.. Zira AK Parti, kısa vadeli gelişmelerin kısırdöngüsüne mahkûm olmayıp, meselelere daha geniş ve derin perspektiften bakarak her şeye hazırlıklı olduğu sürece ‘Türkiye’nin alternatifsiz siyasi hareketi’ olmayı sürdürebileceğinin bilinciyle istikbale kilitlenmeye mecburdur…
Hülasa bu kısa değerlendirmeden sonra, seçim sonuçlarının AK Parti’ye bakan yönü ile ilgili daha genel bir kanaatin oluşabilmesi için, şu kısa vurguyu da özellikle yapmak istiyorum: Oylarında önemli oranda bir düşüş yaşanmış olsa da, bu seçimin gerçek galibi yine AK Parti’dir. Şöyle ki; hatırlanacağı üzere AK Parti, 2007 genel seçimlerinde yüzde 46 buçuk düzeyinde oy almışken, aradan geçen bir buçuk yıl içerisinde yapmış olduğu kısmi tökezlemelerin de etkisiyle, 2009 yerel seçimlerinde ciddi anlamda oy kaybı yaşayarak ancak yüzde 38 civarında bir başarı elde etmişti. Ama daha sonra 2011 yılında yapılan genel seçimlerde, bu defa oy oranını yüzde 49 buçuk seviyelerine çıkartarak çok büyük bir sürpriz yapmayı başarmış ve aslında 7 Haziran 2015 seçimlerinde yaşanan kısmi başarısızlığın da geçici bir tökezleme olabileceğine çok ötelerden dolaylı olarak işaret etmiştir!!!...
Öyle ise, 2014 yerel seçimlerinde yüzde 45 civarında oy alarak 2009 yerel seçimlerine göre ciddi bir yükselme sağlamış olan AK Parti, eğer gerekli stratejik yenilenmelerini gerçekleştirebilirse; örneğin, bir yıl sonra yapılacak olan bir erken seçimde yeniden yüzde 50 bandını yakalaması hiç de şaşırtıcı olmaz. Zira AK Parti, henüz alternatifi ortaya koyulamamış model bir siyasi hareket olarak, yüzde 55-60’lık oy potansiyeline sahip bir parti olma özelliğini hiçbir şüpheye yer bırakmayacak biçimde hâlâ sürdürmektedir.
Öte yandan, HDP’nin almış olduğu yüzde 13 düzeyindeki oyun aslında geçici bir süreliğine HDP’ye verilmiş olduğunu itiraf eden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, ‘emanet oyların farkında olduğu’ yönündeki açıklaması bu noktada çok önemli bir bilgi olarak göz önünde bulundurulmaya değer… Gerçekten Selahattin Demirtaş’ın bu beyanından dolaylı bir biçimde anlaşılabileceği gibi; şayet AK Parti, düzgün stratejiler geliştirerek, gerilimden uzak bir politikayla sahaya inecek olursa, muhtemel bir erken seçimde, HDP’ye kaymış bulunan yüzde 4 civarındaki muhafazakâr Kürt seçmenin oyunu rahatlıkla yeniden geri kazanabilir… Benzer bir durum, ‘gerilim siyaseti’ nedeniyle AK Parti ile arasına mesafe koymak zorunda kalmış olan diğer yüzde 5 düzeyindeki eski AK Partili seçmen ve hatta AK Parti’ye meyilli olan yaklaşık yüzde 5-10 arası düzeydeki diğer partilere ait seçmenler için bile söz konusu olabilir… Öyle ise iç kavga ve restleşmelerinizin tümünü kökten bitirmek kaydıyla, “DURMAK YOK, YOLA DEVAM” sloganınıza devam!...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.