AKP Ne Derece Samimi Olabilir?
AKP, MHP ile koalisyon yapmak için ne derece inandırıcı olabilir? MHP, AKP’ye ne derece güvenebilir?
Bu iki soru, zorunlu olarak insanın aklına takılıyor. Çünkü AKP, başlangıçtan beri birlikte hareket ettiği bütün grupları, işi bittiği zaman bir kenara atmakta hiçbir sakınca görmüyor. 13 yıl önce AKP’yi destekleyen gruplara bakınız:
Bugünün paralelcileri en yakın dost idiler. Paralel, devlet kademesinde pek çok aşındırmaya neden oldu. İş işten geçtikten sonra “aldatıldık” demenin manasını anlamakta güçlük çeken çok insanın olduğunu söylemek mümkün. Yarın, işi bittiği zaman MHP ile koalisyon dolayısıyla pek çok olumsuz durumu MHP’ye fatura etmeyeceğinden MHP ne derece emin olabilir? Bu konuda AKP, ne derece inandırıcı bir konumda bulunabilir? Sayın Erdoğan ve Sayın Davutoğlu’na çok iş düştüğü gün gibi ortada.
Başlangıçta pek çok liberalin desteğini alan ve hatta sol gelenek içinden gelip de liberal bir tutum içinde bulunan pek çok yazar, gazeteci, siyasetçi ve hatta Alevi insanlarımızın desteğine ihtiyacı kalmadıktan sonra hepsini kenarda tutma konusunda hünerini sergileyen AKP, siyasi destek sağlayanlara karşı ahlaki bir inandırıcılık konusunda ne derece tatmin edici olabilir? Milliyetçi camiadan büyük bir destek gördüğü halde milliyetçileri ve milliyetçiliği tahrip eden bir AKP, MHP ile nasıl bir işbirliği içerisine girebilir?
13 yıllık bir mazinin milliyetçilerin hassas oldukları konularda gerçekleştirdiği tahribatlar ortada dururken, MHP bu durumu kendi tabanına nasıl izah edebilir?
Eğitim Bir Sen, bütün eğitim kurumlarında milliyetçi ve ülkücü avına çıktı. Üniversitelerde ülkücü gençler, PKK’nın organize ettiği olaylar karşısında bir şekilde susturuldu. Üniversitelerde sırf milliyetçi ve ülkücü gelenekten geldikleri için üst kademelerde yönetici olan pek çok akademisyenin yöneticiliğine son verildi, atamaları tekrar yapılmadı. AKP ile ilişkisi dolayısıyla niteliksiz, ufuksuz, akademik olarak yetersiz insanlar en önemli görevlere getirildi. Devlet, bu dönemde bürokraside ve pek çok üst düzey görevde milliyetçi ve ülkücü kadroları tasfiye etti. Türk olmanın manasından bahsedildiği zaman ırkçı-faşist damgası karşısında Kürt olmanın manasından bahsedildiğinde insan hakları, özgürlükler, demokrasi gibi kavramlarla etnik-ırkçı Kürtçü söylemler karşısında sessiz kalındı. Neden? İçi ve mahiyeti hakkında bütün bir milletin hiçbir şey bilmediği ve sonucunun ne olacağının kestirilemediği Barış Süreci’ne zarar gelmesin diye. Bu sürecin neye, kime yaradığı ve hizmet ettiği bugün artık kolayca görülebiliyor.
AKP adına medyada konuşanların seviyesi, AKP’nin politikalarının da seviyesine işaret eder.
Kültür ve eğitim adına gelinen durum ortada. Tek hedefi maddi menfaat olan insanlara ve müteahhitlere, onların zenginliğine bel bağlayan, fakirliği de dağıtılan “sosyal yardım” adı altındaki küçücük miktarlarla vazgeçilmez bir araç olarak düşünen bir zihin, bugün ortaya çıkan bu nihilistik durumu nasıl bertaraf edebilir?
Bu soruları çoğaltmak mümkün. Ben hala, AKP’nin tekrar ilk zamanlardaki gibi olabileceğine, bunca yıl içerisinde meydana gelen bozulmanın önüne geçilebileceğine inananlardanım. Bunun için AKP, özellikle MHP ve ülkücüleri rahatsız eden konularda kendisine çeki-düzen verir ve partizanca tavrını terk edebilirse, MHP’ye bunun garantisini sağlayabilirse AKP-MHP koalisyonu en uygun çözüm olur. Çünkü tabanları arasında uyum rahat sağlanabilecek iki partidir. Ancak AKP, menfaatçileri, niteliksiz ikiyüzlüleri, şakşakçıları, düne kadar cemaat evlerinde ağabey olan ama 17 Aralık günü U dönüşü ile gemisini yürütenleri temizlemek zorundadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.