YSK kesin seçim sonuçlarını açıkladı. Milletvekilleri yarın TBMM’de yeminlerini edecek. Ardından Meclis Başkanı seçim süreci başlayacak. Başkanın ilk turda seçilememesi halinde Meclis’i 5 günlük bir seçim maratonu bekliyor. Yıllarca Ankara’da gazetecilik yapmış birisi olarak edindiğim izlenimlere göre Meclis başkanının ilk turda seçilmesi mümkün görünmüyor.

Zira Başbakan Ahmet Davutoğlu ve kurmayları Meclis Başkanlığı ile koalisyonu ayrı ayrı değerlendiriyor.

AK Parti’deki hakim kanaat tartışma ve pazarlık konusu dahi yapılmaksızın partilerinden bir ismi Meclis Başkanı seçtirmek. Teamül gereği Meclis başkanlığının yüzde 41 ile en fazla oy alan partinin hakkı olduğu dile getiriliyor.

Muhalefetin Cumhurbaşkanı’nın yetki ve sınırları ile geçmiş dönemi tartışmaya açtığı bir süreçte Meclis Başkanlığı gibi kritik bir makamın AK Parti dışındaki bir isme bırakılmasının siyaseten intihar olacağı düşünülüyor. Meclis Başkanlığı gibi önemli bir makamın muhalefet partileriyle pazarlık malzemesi ve jest aracı yapılamayacak kadar hayati önem taşıdığı belirtiliyor.  

Zaten şu ana kadar partiler arası uyum ve diyalog ile meclis aritmetiğine bakıldığında AK Parti dışından bir Meclis Başkanı imkansız görünüyor.

Buna mukabil AK Parti içerisinde de Meclis Başkanı olarak Nabi Avcı, Mustafa Şentop, Naci Bostancı ile Emrullah İşler isimleri konuşuluyor.

Tabi partileri asıl imtihan 

koalisyon görüşmelerinde bekliyor.

Medyamız şu ana kadar masa başında onlarca hükümet kurdu, onlarcasını yıktı.

Dün sürmanşetten yayınladığımız Ankara Temsilcimiz Fatih Akkaya’nın kulis haberini ve köşe yazısını takip ettiniz.

Hükümet kurmada kilit parti konumundaki MHP’nin en önemli kurmaylarından Semih Yalçın ile Yusuf Halaçoğlu Vahdet’e önemli açıklamalar yaptı. Özellikle Yalçın, masa başında tezgahlanan bütün haberleri net biçimde yalanladı.  

Değerli okuyucular, spekülasyonların ardı arkası kesilmiyor. Atılan manşetler, yapılan haberler bize 7 Haziran 
öncesini hatırlatıyor. Seçimlerden önce bir kısım medyaya göre AK Parti büyük bir hezimet yaşayacak iktidardan düşecekti. Bir kısmına göre de yüzde 50 oy alıp tarihi bir zafer elde edecekti. Peki ne oldu?

Son sözü söyleyen millet bu seçimde her iki kesime de önemli dersler verdi. Muhasebeye davet etti. “Uzlaşın! Siz kavga ediyorsunuz, biz kaybediyoruz.” dedi.

Ama heyhat!..

Medyamız bıraktığı yerden devam ediyor.

Güney sınırımızda PKK devleti kuruluyormuş, memleketin ikinci bir seçimle kaybedecek zamanı yokmuş, millet tercihini yapmış ve nasıl bir hükümet kurulacağı yönünde beyanını bildirmiş kimin umurunda?

Nasıl olsa kendileri fitneden, kavgadan ve kamplaşmadan yararlanıp kasalarını dolduruyorlar. Servetlerine servet katıyorlar. Karunları aratmayan o servetleri iştahlarını kabarttıkça kabartıyor, manşetler o iştiyakla atılıyor.

Peki millet?

Biraz daha sorgulamalı, biraz daha bilinçlenmeli, biraz daha muhasebe yapmalı, biraz daha köklerine dönmeli, kutsal mevsimi vesile kılıp biraz daha arınmalı…

Gündelik politikalara alet olmamalı, hesap sormalı, ailesini ve kendisini erozyona kapatmalı…

İkinci Dünya Savaşı’nda yerle bir olan Almanya ve Japonya’yı düşünmeli.

Bu iki ülkenin kaynakları Türkiye’den daha mı fazla, imkanları daha mı geniş?

Ama bir bakın gayri safi milli hasılalarına, bizim kaç katımız…

Neden?

Birliklerini kurdular, bütünlüklerini sağladılar, milli menfaatlerini her şeyin üstünde tuttular ve çalıştılar…

Biz ise bölünüp parçalandık, ardından içe kapandık, bir birimizle uğraştık, enerjimizi içe akıttık, bezirganlara ve istismarcılara prim verdik.

Şimdi Ortadoğu İsrail lehine yeniden şekillendiriliyor. Bizim topraklarımızda ipi ABD’nin elinde yeni kukla devletler kuruluyor.

Değerli okurlar bunun için ısrarla Vahdet diyoruz…

Seçim öncesi de, seçim sonrası da Vahdet’in farkını ortaya koyan duruşumuz dikkatinizi çekmiştir.

Menfaat odaklı kavgalardan uzak durup milletimizin gerçek gündeminin peşine düştük.

Yaptığımız özel haberlerle hayra motor şerre fren olmaya çalıştık. Gündem belirleyen o haberlerimizi burada tekrar sıralamaya gerek yok sanırım.

İnşallah aynı hassasiyetle, aynı ilkeler doğrultusunda eğilip bükülmeden yolumuza devam edeceğiz.  

Kimse bizden çıkar odaklı goygoyculuk, vıcık vıcık yağdanlık kokan ucuz numaralar beklemesin.

Bizim duruşumuz da, tarafımız da belli. “Milletin özlemi” sloganıyla yola çıkan Vahdet, bundan sonra da Hakkın rızası, halkın öncelik ve iradesinden başka hiçbir dünyevi hesap içerisine girmeyecektir.