Suriye Gerçekleri -2
Suriye konusunda zihinlerin hâlâ nasıl karmakarışık olduğu; bu böyle olduğu için Suriye üzerinden nasıl Türkiye aleyhine her türlü operasyonun hâlâ rahatlıkla yapılabildiği dünkü yazıma gelen tepkilerden de anlaşılıyor.
Öncelikle bir noktanın altını çizelim: ‘Esed lobisi’ tahminlerin ötesinde oldukça yoğun ve kuvvetli bir şekilde medyadan sivil topluma, siyasetten bürokrasiye kadar birçok sahayı etkilemeye ve yönlendirmeye devam ediyor. Dolayısıyla Suriye hakkında servis edilen haberlerin ve oluşan kanaatlerin sıhhati büyük çoğunlukla hâlâ şüpheli.
Entelektüel kesimin bölgeyle ilgili cehaleti ve sağlıklı filtrelere sahip olmayışları bu çok ortaklı lobinin Türkiye’de rahatlıkla at koşturmasını sağlıyor. ‘Baas’ ideolojisi, ‘Şia’ terminolojisi, ‘cihad’ kavramının anlamı, ‘selefizm’, ‘sufizm’, ‘direniş’ gibi kavram ve konular hemen her gün sığ ve maalesef çoğunlukla çarpıtma ve apartma bilgilerle yorumlanıyor basın-yayın mecralarında. Bu yayınlara göre politikalar oluşturuluyorsa vay halimize!
Nitekim, Suriye krizinin başından beri CHP, MHP ve Saadet Partisi’nin siyasetlerini bu lobiler ciddi anlamda etkiledi. Son dönemde MHP cânibinden, özellikle Türkmenler konusunda bir ‘tashih-i siyaset’ eğilimi olduğuna dair haberler geliyor, ki bu çok sevindirici. Ümit ederim sahadan ve doğru kanallardan alınacak bilgilerle geliştirilecek yeni Suriye ve bilhassa Türkmen politikası MHP’yi büyük bir yanlıştan kurtaracaktır.
DOĞU TÜRKİSTANLILAR
Malum, Suriye muhalifleri arasında önemli denilebilecek sayılarda Doğu Türkistanlı ve Özbek direnişçiler de var. Bakmayın bizim bir kısım medyanın “cihadçı” diye bu direnişçileri bir yerlere yamamaya çalışmasına! İşin aslı Doğu Türkistanlı ve Özbek direnişçiler mutedil muhalif kesimlerin bel kemiğini oluşturan birliklere sahipler. DAEŞ ve Nusra gibi örgütlerden çok Suriye devrimini samimi olarak sürdüren, savaş ahlakına ve haklı savaşa sonuna kadar sadık vatanperver Suriyelilerle Esed rejimine karşı savaşıyorlar. Nispeten çok az sayıdaki Doğu Türkistanlı ve Özbek direnişçilerin DAEŞ’e katıldığı, bu katılanların da bir kısımının özel çalışmalarla DAEŞ’ten uzaklaştırıldığı biliniyor.
DAEŞ, Doğu Türkistanlıların samimi, cesur ve dirayetli tavırlarından istifade etmek için ‘biat’ bile almadan kendilerine birlikte “cihad etme” teklifinde bulunuyor. Ancak, çok az kesimi bu şekilde ikna edebiliyor. İkna olanları da dün yazdığım gibi, YPG veya rejimle yapılan bir tür ‘göstermelik’ çatışmalarda cepheye sürüp ölümlerine sebep oluyor. İkna olan saf savaşçılar DAEŞ saflarında şehit olduklarına inanırken, DAEŞ verilen her şehidi propaganda malzemesi olarak kullanıp daha çok taraftar devşiriyor. Zira her direnişçi grup şehitlerinin sayısına göre meşruiyet kazanıyor. DAEŞ bunu çok iyi bildiği için çatışmalara daha çok saf niyetlerle örgüte katılanları sürüp “Biz rejimle de savaşıyoruz!”, “Biz Amerika ile PYD/YPG/PKK ile savaşıyoruz!” diyerek ortalama Müslümanlar üzerinde kahraman olarak kabul edilebilecekleri bir zemin hazırlıyor. Propaganda ve popülariteden beslenen bir örgüt için oldukça cazip bir fırsat sunuyor bu durum…
BMGK’NIN İFLASI!
Çin’in Esed rejimine desteği malum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, son Çin ziyaretinde konuya temas etmiş ve Çin hükümetine Esed’siz bir Suriye’nin bölge istikrarı için şart olduğunu ifade etmişti. Çin’in özellikle Doğu Türkistanlılar üzerindeki baskısının en önemli gerekçesini ise DAEŞ’e katılan Doğu Türkistanlılar oluşturuyor. Oysa Suriye’de direniş gruplarına katılan Doğu Türkistanlıların çoğu DAEŞ saflarında değil, diğer muhalif gruplarla birlikte Esed rejimine karşı, dolayısıyla Esed’in müttefiklerine karşı savaşıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) daimi üyelerine asıl huzursuzluk veren bu. Çünkü BMGK üyeleri, DAEŞ’le mücadeleyi onaylarken, 5 yıldır devlet terörü uygulayan ve yüzbinleri katleden Esed’e karşı hala etkili bir tavır geliştirebilmiş değiller. Zira, bugün Suriye, küresel güç ve nüfuz mücadelesinin birinci sahnesi olduğu gibi İslam Dünyasını dönüştürmenin ve kontrol altına almak için kurulan tuzakların ana üssü olmuş durumda! Onun için İslam Dünyası’nın uyanıp Suriye’de Esed rejimi ve müttefikleri ile birlikte DAEŞ ve YPG’ye karşı da savaşan muhaliflerin kazanması için seferberlik halinde çalışmaları gerekiyor…
Gerçekler acı ama şaşırtıcı değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.