Bayramın Kurbanları
Otuz yıla yaklaşan yazı hayatımda bu başlıkla bir çok yazı kaleme aldım. Sebebi belli: Bir asırdır çok kurbanlar verdik ama mutlu bayramlara hâlâ hasretiz…
“Biz” derken sadece Türkiye’yi değil, İslam Dünyası’nı da kastediyorum…
Yüzyılın başında paramparça olan Osmanlı Devleti’nin külleri arasından bir ‘anka kuşu’ gibi doğdu Türkiye Cumhuriyeti. Ama vesayet prangalarından kurtulmak ve Cumhuriyet olmak için çok bedeller ödendi. Darbelerle ve darbecilerle mücadele edildi. İhanet şebekeleri ve gizli ifsat komiteleri bu milletin âdetâ kanını emdi yıllardır. Teröre on binlerce kurban verdik; hâlâ da vermeye devam ediyoruz. Bu memleketi terörle teslim almak isteyen odaklar sadece son dört ayda yüzden fazla ocağa ateş düşürdü…
Cumhuriyetin kuruluş yıllarında cemiyetin basiret gözünü kör edecek positivist bir eğitim felsefesi Cumhuriyetin ilk nesillerine zerkedilmeseydi, belki bugün manzara bambaşka olurdu. Terörden çok pozitivizme kurbanlar verdik biz. Kendine, aslına, asrına, vatanına, medeniyetine yabancılaşmış kayıp nesiller ve onlardan türeyen ara aydınlar, hasret kaldığımız bayramı her geçen gün biraz daha uzaklaştırdılar bizden. Son yirmi yıldır işbaşında olan ve millet ve ümmete ümit ve heyecan veren Ak Partili belediyelerinin, iktidarların ve kendini ‘muhafazakâr’ diye niteleyen sivil toplum kuruluşlarının ciddi şekilde düşünmesi ve muhasebe etmesi gereken konuların başında eğitim ve kültür geliyor onun için…
YA İSLAM DÜNYASI?
Geçen yaz İsrail Gazze’yi havadan bombaladı, 2200 kişi şehit oldu. İslam Dünyası hesap soramadı terör devletine!
Geçen hafta İsrail Mescid-i Aksa’ya saldırdı; yaktı, yıktı; Müslümanların Mescid’e girişini engelledi. İslam Dünyası “dur” diyemedi terör devletine!
Daha iki gün önce Hebron’da okuluna giden 18 yaşındaki Filistinli öğrenci Hadil’i çarşafını çıkarmadığı için 15 kurşunla şehit etti. İslam Dünyası “ne yaptın?” diye soramadı terör devletine!
Keşmir, 67 yıldır dünyanın en kalabalık ordusu tarafından işgal altında. Arakan’da Müslümanlara hayat hakkı bile tanınmıyor. Güney Doğu Asya’da bir değil, birkaç Filistinimiz var. Moro’da on binlerce şehit verdikten sonra Müslümanlar ancak şimdi rahat bir nefes alabiliyorlar. İslam Dünyası bu mazlum diyarları kendi hâline terketmiş durumda!
Dün Moskova’da Müslümanların yıllardır hasretle beklediği Moskova Merkez Camii açıldı. Rusya, kırk milyonu aşkın Müslüman nüfusa sahip ama aynı Rusya, İran ve Batılı müttefiklerinin açık-gizli destekleriyle yüzbinlerce insanın katili Esed’e son yılların en büyük askerî yardımını yapıyor, Suriye’deki kanı durduracak tedbirler almak yerine krizi derinleştirecek hamleler yapıyor!
Suriye’nin her şehri Gazze, her mabedi Mescid-i Aksa gibi oldu. İslam Dünyası Şam’ı, Yemen’i, Bağdat’ı kurtaracak güçte ama bu şuurdan çok ama çok uzak!
Tüm Arap dünyasının kodlarını alt üst eden kanlı ve kirli bir darbe yapıldı iki sene önce Kahire’de. Milyonlarca gencin hayalleri dünyanın gözleri önünde çalındı, rüyaları tanklar altında ezildi. Darbeciler taltif edilirken seçilmiş idareciler cezalandırıldı. İslam Dünyası darbecilere engel olamadığı gibi, Türkiye ve birkaç ülke dışında, yanında yer aldı!
Bu can yakıcı liste uzayıp gidiyor…
Bir kurban bayramına daha bayramın kurbanlarını konuşarak vâsıl olduk.
Duamız ve ümidimiz, gelecek bayramlarda mazlum, mağdur ve muhacerete mecbur kardeşlerimizin felâha kavuşması ve İslam Dünyası’nın özlenen birliği tesis etmesi…
Pazartesi günü buluşmak üzere hayırlı bayramlar dilerim efendim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.