İki hafta öncesine kadar egemen güçlerin Ortadoğu’de neyi planladıklarına dair bir takım öngörüler vardı.

Son gelişmelere bakıldığında yeni bir safhaya geçildiğini görüyoruz.

Rusya ile ABD artık kozlarını açıktan oynamaya başladılar. 

Dün gelen yeni bilgilere göre Rusya’nın da desteğini arkasına alan İran ile Hizbullah güçleri kara harekatına hazırlanıyor. Bunun anlamı şu: Rusya-İran ittifakı Esed için sınırları Akdeniz’e açılan butik devlet oluşturacaklar.

Rusya ve İran bölgeye bu gözle bakıyor.

Peki ABD ve Batı?

Orada ise durum biraz daha farklı. Bütün hesaplar İsrail’e göre yapılıyor. Açıkçası parçalanmış, bölünmüş, iç savaşların olduğu bir Ortadoğu’da güçlü bir İsrail’in alt yapısını oluşturuyorlar.

ABD önceki gün alenen, PKK’nın Suriye’deki silahlı kolu YPG’ye 27.5 konteyner içerisinde 112 palet dolusu, 50 ton silah gönderdi.

Bu silahların, nereden ne şekilde ulaştırıldığına dair ciddi spekülasyonlar yapıldı. Fakat henüz net biçimde aydınlatılabilmiş değil silahların sevkiyat şekli. 

Diğer taraftan PYD’nin askeri kanadı YPG ve YPJ, Ceyş el Suvar, Burkan el Fırat, El Sanadid, El Cezire Tugayları ve Süryani Askeri Konseyi’nin, “Suriye Demokratik Güçleri” oluşumu altında birleştiğini duyurdu. Böyle bir ittifak, Obama’nın Suriye için geliştirdiği yeni yaklaşımla bire bir örtüşüyor. 

ABD ve Batı’nın derdi belli. Varsa yoksa siyonistlerin çıkarları.

Demokrasi güzellemeleri ise yapılan katliamların ve akıtılan insan kanının sadece sosu…

Obama, dönüp bir baksa YPG bu silahları nerede kullanıyor diye…

Ama bakmaz.

Çünkü baktığında Uluslararası Af Örgütü’nün, Suriye’deki YPG’lilerin IŞİD’den geri aldığı köylerdeki halkı zorla yerlerinden ettiğine, evlerini yıktığına dair raporu görecek.

Suriye’nin kuzeyinde PYD’nin kontrolündeki 14 köy ve ilçede, YPG’nin ülkenin kuzeyinde Arap ve Türkmen sivillerin yaşadığı bölgeleri kullanılamaz hale getirdiğini; bölge sakinlerini zorla yurtlarından ederek insan haklarını ihlal ettiği ve savaş suçu işlediğini öğrenecek.

Ayrıca Af Örgütü’nün “Gidecek yerimiz yok” başlıklı raporunda, Arap ve Türkmen köylerinin ateşe verildiği, köylülerin bölgeyi terk etmesi için ölümle tehdit edildiği vurgulanıyor.

Tabi ABD destekli bu barbarlığın sonucunda da Haziran 2014’te 225 hane bulunan bir köyde, Haziran 2015’te sadece 14 binanın kaldığı belirtiliyor.

Böyle vahim bir tabloyu kime anlatacaksınız?

Nerede insan hakları havarileri? Nerede 100 yıl önce harp esnasında zorunlu tehciri dillerine dolayıp sosyolojik analizler döktüren aydınlar, entelektüeller?

Batı bölgede yeni devletçiklerin temelini elbirliğiyle attı.

Şimdi binalar yükseliyor. Geriye bir tek çatısı kaldı. İsrail ise çubuğunu tüttürerek bu kanlı manzarayı büyük bir zevkle izliyor. 

Maalesef haklının değil, güçlünün hükümran olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

Hâlâ 5 dünyadan büyük olmaya devam ediyor…