Uzlaşamayanlar nasıl mutabakat sağlayacak?
GEÇEN dönem yeni bir anayasa hazırlanması için kurulan Anayasa Uzlaşma Komisyonu sonunda uzlaşılan 60 maddenin dahi kabulünü sağlayamadan komisyon dağıldı, dönem bitti. Yeni dönemde TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın çağrısı ile partiler kurulacak yeni uzlaşma komisyonunun üyelerini belirlediler ve Meclis Başkanı komisyonun ilk toplantısını 4 Şubat günü yapacağını açıkladı. Uzlaşma Komisyonu’ndan sonuç çıkmadığından olacak komisyonun ismini Meclis Başkanı Mutabakat Komisyonu olarak değiştirdi. Bu değişikliğin yeni anayasanın hazırlanmasına ne ölçüde katkı sağlayacağını zaman gösterecek. Ancak, daha komisyon toplanmadan liderler arasında gerilimin sürekli artışına bakarak bu komisyondan da yeni bir anayasanın “Uzlaşma” ya da “Mutabakat” ile çıkmayacağını düşünüyorum. Geçen dönem partilerin ve özellikle de liderlerinin tavrına bakarak çeşitli kereler Meclis’te temsil edilen 4 partinin uzlaşması ile yeni bir anayasanın hayata geçirilmesinin mümkün olmayacağını belirtmiştim. Çünkü bizde bir uzlaşma kültürünün olmadığı gerçeğinden hareket ediyor, daha işin başında bazı parti liderlerinin takındığı tavra bakarak bu sonuca varmıştım. Bugün gelinen noktada Meclis Başkanı ne kadar iyi niyetli olursa olsun, oluşan komisyonda ister istemez işler bir noktaya gelecek tıkanacaktır. Özellikle bürokratik oligarşinin etkisini kıracak düzenlemeye muhalefet partilerinin evet demesi dün olduğu gibi bugün de mümkün değil. Seçmen oyları ile iktidar olamayacaklarını gören partilerin bürokratik oligarşiyi etkisiz hale getirecek bir anayasa düzenlemesine evet demeleri mümkün görünmüyor. Kaldı ki, mademki yeni dönemde yeni bir anayasa uzlaşma ile hazırlanacak, Meclis’e sevk edilecek ve arkasından halk oyuna sunulacaksa ortamı gerecek söylemin terk edilmesi gerekiyor. Ama görünen o ki, liderler bırakın ortamı yumuşatmayı, daha da sertleştirmeyi stratejilerinin esası haline getirmiş görünüyorlar. Artık mesele üslubun sertleştirilmesini de aşarak hakaret yarışına dönmüş bulunuyor. Görünen o ki, toplumun gerilmesinden bazı liderler siyasi çıkar ummaktalar. Böyle bir yapıdan uzlaşma ile yeni bir anayasa çıkması zor, hatta imkânsız görünüyor.
Uzlaşma ya da mutabakat ile yeni bir anayasa yapılamayacak olması yeni bir anayasadan umut kesmeyi gerektirmez. Partiler arası uzlaşma sağlanamadığı takdirde bazı milletvekillerinin uzlaşmaya dâhil olması ile yeni anayasa metni Meclis’e sevk edilir, Meclis’te anayasanın halk oyuna sunulmasının önünü açacak bir çoğunluk yakalanabilir. Kulislerde bu husus konuşuluyor olmakla birlikte kolay olmayacağı da ortada. Böyle bir durum bir yandan Meclis aritmetiğinde ciddi bir değişikliği gündeme getirecek, hem de partiler arası gerilimi daha da tırmandıracaktır. Zaten kâfi miktarda var olan gerilimin daha da artması ülkeye ne kazandırır bunun iyi hesap edilmesi gerekiyor. Ama darbe anayasasından ve buna bağlı olarak darbe yasalarından kurtulmak gerçekten isteniyorsa ya partiler bir takım isteklerinden vazgeçecekler böylece yeni bir anayasa hazırlanacak ya da herkes konumunu koruduğu takdirde yeni bir anayasa hazırlanması gündemden çıkarılacaktır. Bir başka ihtimal ise yukarıda da dikkat çekmeye çalıştığım partiler arası uzlaşmadan vazgeçilerek iktidar hazırladığı yeni anayasaya muhalefet milletvekillerinden destek bulmaya çalışacaktır. Böyle bir destek ile yeni anayasa referanduma gidecek oyu sağlayabilirse kangren olmuş bir konu halledilmiş olacaktır. Bu da siyasette çok ciddi gerilim ve kırılmalara yol açabilecektir. Kısacası, yeni bir anayasa hazırlanması komisyonun ismini değiştirmek kadar kolay olmayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.