Açık sınırın nesi açılacak?..
DÜNYA üzerinde çatışmaları ve savaşları önleme iddiası ile kurulmuş olan BM’nin kuruluş gayesi istikametinde ciddi bir çabasının olmadığını sanıyorum söylemeye bile gerek yok. Çünkü artık açıkça görülüyor ki, BM’nin asli görevi Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin dünya üzerindeki işgal ve sömürülerine hukuki zemin hazırlamak ikincisi, önleyemediği çatışmalarda ölenler ve yurtlarını terk etmek zorunda kalan insanların çetelesini tutup arada bir yayınlamak. Kısacası, BM’nin öyle Birleşmiş Milletler gibi bir fonksiyonu yok. Güdümlü yapısı sebebiyle ciddi bir fonksiyon icra edemiyor. Bu bakımdan öncelikli olarak BM’nin yapısının değiştirilmesi, 5 daimi üyenin son sözü söylemesinin önlenmesi gerekiyor. Bu yapılmadığı/yapılamadığı sürece bu teşkilattan dünya üzerinde barışı sağlamak, çatışmaları önlemek gibi bir işleve sahip olmasını beklemek boşuna olur.
Meseleye bu açıdan bakıldığında Türkiye’ye yaptığı, ‘Suriye’den gelen mültecilere sınırı açın’ çağrısını ciddiye almanın, ‘Bu da ne demek, sınırlarımız zaten açık, açık sınırın yeniden açılması nasıl oluyor’ diye düşünmenin anlamı kalmıyor. Bu çağrı BM’nin yapısındaki ciddiyetsizliğin açıklamaya yansımadan ibaret kalıyor. Aynı durum NATO için de geçerli. Gerek BM gerek NATO kuruluşlarında birkaç sömürgeci ülkenin kontrolüne terk edilmiş ve buna pek çok ülkede rıza göstermiş. Belki barışı sağlamak gibi bir düşünceye duyulan saygıdan, belki de yapabilecekleri başka bir şey olmadığından sessiz kalınmış, üyelik çağrısına uyulmuş olabilir.
Gerçekten icra gücü var ise BM’nin öncelikli olarak Suriye’deki çatışmaları önlemesi bunu yapamıyorsa ya da yapmıyorsa yeniden yapılandırılması için harekete geçilmesi gerekiyor. Sorunun kaynağını çatışmaların oluşturduğu, insanların canlarını kurtarmak için her şeylerini geride bırakarak ölümü, açlığı ve soğuğu göze alarak yurtlarını terk etmelerinin önlenmesi gerekiyor. Türkiye sınırlarını zaten baştan beri açık tutuyor. Ne var ki, ülkemize sığınmış ve sığınacak olanların gelecekleri iyi görünmüyor. Ülkemize yönelik göç devam edecek olursa işler giderek daha da içinden çıkılmaz hal alacak. İnsanımız elinden gelen desteği veriyor. Buna devletin desteği de eklenmesine rağmen milyonlarla ifade edilen insanların ne kontrolü mümkün oluyor ne de ihtiyaçlarının karşılanmasına yetişilebiliyor. Ülkemizin her köşesinin Suriyeli mültecilerle dolmuş olması da bunu gösteriyor. Öncelikli olarak bu sorunun ele alınması ve dünyanın topyekun mültecilerin ihtiyaçlarının karşılanmasına odaklanması gerekirken sanki bu iş sadece Türkiye’nin sorumluluğundaymış gibi BM’nin Türkiye’ye sorumluk çağrısı yapması sadece bir sorumsuzluk örneği değil, aynı zamanda ciddiyetsizliğin göstergesidir. Bir an evvel çatışmaların önlenmesi ile ilgili sorumluluğunu üstlenemeyen, bu konuda ciddiyetini koruyamayan bir örgütün sorumluluk çağrısı sadece bir ciddiyetsizlik örneğidir. Açıkçası BM başlangıçta deklare edilen kuruluş gayesine yönelik görevini yapamamakta olduğu için bir an evvel iptal edilmesi, barışı sağlamak gibi iddialarla dünyanın daha fazla oyalanmaması gerekiyor. Çünkü mevcut dünya düzenini gizli örgütleri saymazsak BM ve NATO oluşturmaktadır. Bu düzenin iflas ettiği yeni düzene ihtiyacı olduğu da görülüyor. Yeni düzenin kurulması eski kurumların kapısına kilit vurulması ile mümkün olur. Yeni bir dünya kurulup Türkiye’de orada yerini alacaksa önce yeni düzenin kurulması için yıllarca Erbakan Hocamın dile getirdiği ve temelini de attığı İslam Birliği’nin hayata geçirilmesi için harekete geçmek gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.