ABD, Rusya ve Esad’ın YPG Sevgisi!..
Suriye'de çatışmaların başladığı günden bugüne özellikle ABD ve Rusya’nın Esad’ın iktidarını sürdürmesine yardımcı olduklarının artık bilinmeyen bir yanı kalmadı. Bu hususta özellikle Ankara saldırısının ardından yapılan açıklamalar ve görüşmeler de gösterdi ki ABD ve Rusya PYD/YPG’ye sahip çıkma noktasında birleştikleri de görüldü. Türkiye’nin sert tepkisinin ardından ABD’den yapılan açıklamaların gönül almaya yönelik olmaktan öte geçmediği de artık kimsenin meçhulü değil. Bu noktada AB ülkelerinin de ABD ile aynı çizgide olduklarını, onların ABD’den tek farkları ülkemizdeki 2,5 milyonu aşkın sığınmacının ülkelerine yönelik bir akını önlemek. Bunun için de Türkiye’ye 3 milyar avro teklifte bulundular. Gelişmeler AB’nin bu parayı da vermek için bir takım şartlar ileri sürdüğünü gösteriyor.
Türkiye, Suriye’de başını ABD, Rusya, AB ülkeleri ve Esad’ın çektiği bir cephe ile karşı karşıyadır. Bu cephenin mensupları için önemli olan husus Suriye’de belirledikleri hedefe ulaşmak. Buna karşılık sömürgeci güçler hedeflerine ulaşırken bunun Türkiye’ye etkileri ve vereceği zararlar onları hiç ilgilendirmiyor. Çünkü sadece sığınmacıların Türkiye’de kalması için uğraşmıyor aynı zamanda yeni göç dalgasının önünü kesmek gibi bir meseleleri de yok. Türkiye özellikle Suriye’nin kuzeyinde PYD ilerleyişinin yeni göç dalgasına zemin hazırladığını, bunun için en azından uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, Suriye’de yurtlarını terk etmek zorunda kalmış olanların kendi ülkelerinde barındırılmasının sağlanması hususunda yapılan teklifleri duymazdan geliyorlar. Kısacası, sömürgeciler Suriye’deki olayların faturasını büyük oranda Türkiye’ye kesiyorlar.
Buna karşılık Türkiye’nin alabileceği tedbirler de vardır. Bu tedbirlerin başında yeni göç dalgasını Suriye sınırları içinde karşılamak geliyor. Bu arada, ülkemize sığınmış olanların mümkün olduğunca belli bölgelerde oluşturulan/oluşturulacak olan kamplarda toplanması da önem arz ediyor. Çünkü ciddi bir kayıt altında olmayan sığınmacılar içinde bazılarının istihbarat örgütlerince kullanılmaları kolay olacaktır.
Ayrıca, sığınmacıların belli noktalarda toplanmaları devlet ve STK yardımlarının daha kolay ulaştırılması ve verimli olması sağlanacaktır. Çünkü bir takım dış yardımlarla sığınmacıların ihtiyaçlarının karşılanmasının mümkün olmayacağını geçen zaman gösterdi. Sömürgeci güçler Suriye’ye bomba yağdırmak ya da terör örgütlerine verdikleri silahları sivillerin katledilmesinde kullandırıyorlar. Bu bakımdan vicdanı susmuş, sadece çıkarlarının peşinde koşan Batılıları ölen insanlar hiç ilgilendirmiyor. Artık özellikle ülkemiz insanının kendisini Batı medeniyet değerlerini örnek almak yanlışından bir an evvel kurtulması, kendi medeniyetinin itici gücüyle hareket eden insanımızın bu yardım duygularının bir takım terör olayları sebebiyle iflas etmesine izin verilmemelidir. Çünkü sığınmacıların ihtiyaçlarının karşılanmasını sade devlete bırakmak çok daha ciddi sorunlara zemin hazırlayabilir. Böyle olmasaydı, AB ülkeleri kapılarına birkaç bin sığınmacının dayanması karşısında paniğe kapılmaları, sınırlarını tel örgülerle kapatmaları gerekmezdi. Bu durum Türkiye’nin çok ciddi bir sorunla başa çıkma gayretinin önemini ve değerini gösteriyor. Ancak, bu durum mutlaka bir düzene kavuşturulmalıdır. Bunu söylerken mültecilerle ilgili hiçbir planın olmadığın söylüyor değil. Yardımlar konusunda nispeten bir koordinasyonun olduğunu da biliyorum. Ancak, artık yeni sığınmacı gelişi engellense bile ülkemizdeki sığınmacıların kısa bir süre içinde geri dönmeyeceklerini, hatta çatışmalar tamamen bitse bile gelenlerin önemli bir bölümünün ülkemizde kalacağını görmek gerekiyor. Çatışmalar bittiğinde tüm sığınmacıların geri dönmesi gibi bir düşünce var ise şimdiden bunun tedbirlerinin alınması gerekiyor. Kısacası, Suriye konusunda başta ABD ve Rusya olmak üzeri dostumuz yoktur, bu gerçek görülmeli ona göre plan yapılmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.