Akan her damla kanda Haçlıların da payı var
Ülkemiz yıllardan beri PKK terörü ile uğraşırken Haçlılar onun yanına bir de PYD’yi eklediler. Bunun için de Suriye’yi karıştırdılar. Irak’ı karıştırıp istikrarsızlaştırdıktan sonra Suriye’yi karıştırmak daha kolaydı. Çünkü Irak’ı istikrarsızlaştırmak için işgal etmeleri gerekirken Suriye’de böyle bir durumda söz konusu değildi. Bölgemize ve özellikle de Türkiye’ye iki terör örgütünü musallat etmeyi yeterli bulmayan Haçlılar devreye bir de IŞİD denen İslam kimliğini ön plana çıkartan bir başka örgütü sürdüler. Böylece hem daha çok Müslüman kanı akacak hem de Haçlılar İslam düşmanlığını körüklemek için gerekçe bulmuş olacaklardı. Bu örgüt özellikle devreye sokuldu ki, PKK ve PYD isimli terör örgütlerinin işlediği cinayetlerden dikkatin başka yöne çekilmesi, bir bakıma PKK ve PYD’nin cinayetleri masum gösterilmeye çalışıldı. Böyle olmasaydı ABD’den sıkça PYD’nin terör örgütü olarak görülmediği açıklamaları gelir miydi? Tüm bunları başta ABD olmak üzere onların Avrupa kolu bazı AB ülkelerinin ikiyüzlülüğüne -isterseniz buna sahtekârlıklarına diyelim- dikkat çekmek için vurguluyorum. Vurguluyorum ki artık Haçlı ittifakının üyelerinden Türkiye’ye hayır gelmeyeceğini herkes görsün. Yüze karşı söylenenler ile gerçek niyetlerin farklılığı anlaşılsın. Anlaşılsın ki, ülkemizde dökülen her damla kanda olaylarla hiçbir ilgileri yokmuş görüntüsü veren ABD ve AB ülkelerinin payı olduğu anlaşılsın.
Terör örgütlerine destek verenlerin işlenen cinayetlere ortak olduklarını söylemenin gerekli olduğunu, artık bu gerçeği herkesin ve özellikle de ülkemizi yönetenlerin görmesi gerekiyor. Çünkü gelen her şehit haberi yüreğimizi dağlıyor.
ABD başta olmak üzere Haçlı ittifakından terörle mücadele konusunda samimi bir destek beklemenin yanlış olacağını görüp artık insanımızın hayatına kasteden, ülkemizin bütünlüğünü parçalamak üzere harekete geçirilmiş örgütlere her konuda destek verenlerle dost olunamayacağını anlamak gerekiyor. Aksi halde katillerin suç ortakları ile aynı çizgiye düşülmüş olur ki, bu da büyük bir yanlış olur.
Artık, yüz yüze görüşmelerde özellikle ABD’li yetkililerin PYD diye bir Kürt devletinin planlarında olmadığı şeklindeki sözlerinin gerçeği yansıtmadığı, yüze gülüp arkadan kuyu kazdıklarını doğru tespit etmek gerekir. Bu tespit Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Batı terörle mücadelede Türkiye’yi yalnız bıraktı” değerlendirmesi ile yapılmıştır. Ancak, bu tespiti yaptıktan sonra hâlâ katillerle ortaklıklarını sürdürenlerle ilişkilerin dostluk seviyesinde yürütüldüğü iddialarının terk edilmesi gerekiyor. Aksi, halde arada bir duymak istediğimiz sözlerin dile getirilmesine aldanmak kanlı katilerin işine yarayacaktır. Çeşitli kereler bu köşede hatırlattığım bir hususu ülkeyi yönetenlerin de bildiğini düşünüyorum. Bu husus terör örgütlerinin arkasında bir takım yabancı ülkeler ve istihbarat örgütleri bulunmadığı takdirde uzun ömürlü olamayacakları gerçeğidir. Eğer bir PKK terör örgütü 30 yılı aşkın bir süreden beri cinayetlerini sürdürebiliyorsa akan kandan bu örgütlerin arkasındaki devletlerin de paylarına mutlaka düşecektir. Çünkü destekleri sürdüğü müddetçe ABD ve AB ülkeleri terör örgütlerinin suç ortağıdırlar.
Sözü daha fazla uzatmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’ndeki temasları sırasında dile getirdiği şu hususu aktarmak istiyorum:
“Ankara’daki saldırılar YPG kamplarında eğitim gören PKK’lılar tarafından, İstanbul’daki patlama da DAİŞ mensubu bir canlı bomba tarafından PKK ve YPG’lilerin desteği ile yapıldı.”
Bu tespit yapılıp ilan edildikten sonra söz konusu terör örgütlerini destekleyip besleyenlerle aynı konuyu konuşup destek istemenin sonuç vermesini beklemek mümkün olabilir mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.