Haçlılarla kan uyuşmazlığımız var
SIK sık Haçlı sözcüğünü kullanmam bir rastlantı değil. Çünkü dünya üzerinde yaşanan olaylarda taraflardan birisi Müslümanlar olduğunda Hıristiyan dünyası bir anda ortak noktada buluşuveriyor. Bu hususta hiç de zorluk çekmiyorlar. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan soğuk savaş döneminde sanki Haçlılar iki ayrı kutba ayrışmış, ikisi birbirine karşı düşmanmış gibi bir görüntü verildi. Ama yaklaşık 45 yıl boyunca bu birbirinin kanını içmeye hevesli görüntüsü verilen iki taraf arasında ciddi bir çatışma olmadı. Eller kesinlikle silaha gitmedi. İki taraf Küba olayında ve Çekoslovakya’da sanki her an birbirlerine saldıracakmış gibi bir görüntü verdiler ama o saldırı gerçekleşmedi. Çünkü İkinci Dünya Savaşı’nın ardından varılan anlaşmada dünya bilerek ve bir taktik gereği iki kutuplu hale getirilmiş, her iki tarafta dünyanın paylarına düşen bölümünü karşı taraf ile korkutarak sömürülerini sürdürdüler. Kısacası, Haçlılar sömürü söz konusu olduğunda bir anda kol kola girebiliyorlar. Arada bir yanlışlıkla birbirlerinin ayağına bassalar ya da basmış gibi bir görüntü verseler de ortak değerlerinde bir değişiklik meydana gelmedi. Tüm bunları dile getirişim, özellikle de sıkça Haçlı ittifakından ya da Haçlı ruhundan söz edişim kesinlikle bir Hıristiyan düşmanlığının tezahürü değil. Bir gerçeğe dikkat çekmek isteyişim ile ilgili.
Haçlılar iki farklı blok oluşturmuş görüntüsü verseler de İslam düşmanlığında iki cephe hemen birleşiveriyor. Bunda hiçbir sıkıntı çekmiyorlar. Bunun en son örneğini Suriye’de yaşadık/yaşıyoruz. Bu ülkede iç çatışmalar başladığında taraflar arasında Rusya yoktu. Ama çatışmaların belli bir yerinde Rusya hemen devreye girdi ve payına düşen alanlarda tam hâkimiyet sağlamak için çatışmanın taraflarından birisi oldu. Hem de Esad güçlerinin yanında yerini aldı. Buna karşılık ABD ve diğer koalisyon ortaklarının sesi çıktı mı? “Biz burada kendi planımızı uyguluyoruz siz nereden çıktınız? Ya da bizim savaşımızda ne işiniz var? Hemen tasınızı tarağınızı toplayın geldiğiniz yere dönün” denildi mi? Denilmedi çünkü daha işin başından itibaren Suriye konusunda Haçlıların aralarında bir anlaşma söz konusu idi. Zaten maksat Suriye’de insan hak ve özgürlüklerinin korunması falanda değildi. Çıkarlarını koruma ve daha da genişletmek idi. Şimdi öğreniyoruz ki, Rusya Suriye’de 25 yıllık petrol anlaşması yapmış. Suriye’deki petrolün araştırması ve üretimi için Esad rejimi ile anlaşmış. Buna karşılık ABD ve Avrupalı diğer koalisyon ortaklarının hedeflerinin ne olduğunu da bu köşede çeşitli kereler dile getirdik.
Dikkat çekmeye çalıştığım ve Haçlı ittifakının nasıl bir saat titizliğinde koordineli hareket ettiğini göstermek bakımından aynı gün medyaya yansıtılan iki rapordan söz etmek istiyorum. İlki aslında beklenen Avrupa Parlamentosu Raporu idi. İkincisi ise sanki ona destek, Türkiye’ye adeta gözdağı vermek anlamına gelebilecek her sene yayınlanan ABD yönetimi Türkiye İnsan Hakları Raporu’ydu. Aynı anda açıklanmasını Haçlı ittifakı olarak nitelendirmek sanıyorum yanlış olmaz. Bu iki rapor dikkatlice okunduğunda sanki aynı masa etrafında karşılıklı istişare ile hazırlanmış görüntüsü verdiği görülür. İkisinin de ağırlık noktasını insan hakları, özgürlükler, basın özgürlüğü, aydınlara kovuşturma gibi konular oluşturuyor. Böyle bir raporun 12 Eylül 1980 darbesinin ardından açıklandığını hatırlayan var mı?
Irak’ın ve Libya’nın işgali hangi insan hakları ve özgürlüklerine sığıyordu? İşgalin ötesinde bu iki ülkenin liderlerinin işgalciler tarafından katledilmesinin makul bir izahı olabilir mi? Bu tavır aslında Haçlı ittifakının sahip olduğu güce dayanarak, “Ben yaptım oldu. Özellikle İslam dünyası kendini benim anlayışıma göre düzenlemeli” dayatmasından ibarettir. Bu bakımdan şu günlerde ülkemizde bir araya gelen İslam ülkelerinin liderleri dileriz bu gerçekleri görür ve aralarında AB gibi olmasa da birlik oluşturmak adına samimi adımlar atarlar. Bu sağlanabildiği takdirde Haçlı ittifakına ilk hamlede diz çöktürülemese bile böylesine fütursuzca hareket edemeyeceklerdir. Dileriz bu durumu görmek bize de nasip olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.