ABD terör örgütlerini kullanarak bölgede yerleşiyor
ABD’NİN Irak’ı işgalinin ardından sınır komşumuz haline geldiğine dünkü yazımda dikkat çekmiştim. Çünkü Irak’ın işgalinden bu yana tüm Irak ABD’nin üssü haline gelmiş durumda. Bunun sonucu olarak da terör örgütleri için uygun bir zemin oluşmuş, belki de bilinçli olarak ABD tarafından oluşturulmuştu. Afganistan’ın da aynı güç tarafından işgal altında tutuluyor olmasına rağmen belli ki sömürgeciler bunu da yeterli görmemişler bu defa farklı bir biçimde Suriye’ye yerleşmekteler. Kobani’de kurulması aylar öncesinde gündeme gelen ABD üssünün başka türlü izahı olabilir mi? Kobani’de ABD’nin üs kurması ile ilgili haberlerin medyada “ABD-PYD ortak üssü” veya “Kobani’de yeni ABD üssüne PYD indirimi” gibi başlıklarla verilmiş olması haberin belli bir maksatla medyaya aktarılmış olduğunu akla getiriyor. Bugün Türkiye’nin her zeminde PYD’nin PKK’nın Suriye kolu olduğunu açıklamasına karşılık PYD’nin ele geçirdiği yerlerin bir kısmında ABD üssünün kurulması PYD ve PKK’nın ABD tarafından yakın korumaya alınması anlamına gelir. Bu bakımdan denebilir ki, bundan böyle Türkiye PKK ve PYD ile sürdüreceği mücadeleyi ABD ile sürdürüyor olacaktır. Aslında bugüne kadar da özellikle PKK ile verilen mücadelenin perde arkasında ABD ve AB ülkeleri olduğu biliniyordu. Ancak, şimdiye kadar işleri perde arkasından yürütmeye çalışıyor ya da böyle bir görüntü veriyorlardı. Görünen o ki, bundan böyle özellikle ABD artık bölgedeki hedeflerine ulaşmak için terör örgütleri ile ilişkisini perde arkasından yürütmeyecek açıktan tüm bölge ülkelerine meydan okuma anlamına gelecek bir tavır sergileyecektir. Bunun işaretlerini açıktan PYD’yi koruduğunu gösteren açıklamalar yaparak vermişti.
Kobani’de ABD’nin bir üssü gerçekten ihtiyacı var mıdır? Tüm Irak adeta bir ABD üssü konumuna gelmişken, neden Kobani? diye sormanın haklı sebepleri vardır. Bu sorunun cevabı bize göre öncelikli hedef Türkiye’yi hareket edemez hale getirmek, bir diğer ifadeyle kenara itmeye yöneliktir. Bununda ötesinde Kobani’de kurulacak ABD üssünün bölge Kürtlerini koruma ve kollamaya bu yolla Türkiye, Irak, Suriye ve İran’ı sürekli meşgul etmeye yönelik olacaktır. Bir başka husus ise görünen o ki, ABD ne pahasına olursa olsun bölgenin doğal zenginliklerini bölge ülkelerine bırakmak niyetinde değildir ve bunun için bölgemizde petrol ve doğalgaz zenginlikleri bitene kadar ABD bölgeye yerleşmektedir.
Rusya ile Suriye’de kıyıda bir üs konusunda ABD ve diğer Batılı ülkelerin anlaştığı da kimsenin meçhulü değildir. Yani, Rusya ile ABD bölge üzerindeki hâkimiyetlerini koruma hususunda aralarında mutabakat sağlamışlardır. Tüm bu gelişmeler ise Müslümanların aleyhine olmaktadır. Kaldı ki, Irak’ta işgal sona ermiş görünüyor olsa da bu ülkeyi yönetenlerin serbest iradeleri ile hareket ettiklerini söylemek mümkün mü? Afganistan’ın işgal atında olmadığı söylenebilir mi? Durup dururken Suriye’nin karışması, 5 yıldan beri korkunç bir katliam ve yıkımın yaşanması karşısında bu ülkede bir devletin olduğunu söylemek mümkün mü?
Sonuç olarak artık Müslüman ülke liderleri İslam Birliği’nin kurulmasını sözden çıkarıp hayata geçirmek için harekete geçmek durumundadırlar. Böyle bir harekete karşı elbette sömürgeci güçler boş durmayacaklardır. Boş durmayacaklar diye kenardan seyretmenin kaybettirdiği ile kazandırdığı mukayese edildiğinde Müslümanlar kendi zenginlikleri ve varlıkları ile sömürgecileri beslediklerini göreceklerdir. Bu iş belli bir adalet ölçüsüne göre de yapılmıyor. Zenginliğin sahipleri perişanları oynarken, sömürgeciler yiyip yiyip mideleri almaz hale gelince boğazlarına parmak salıp yediklerini çıkarıyor, tekrar sofranın başına oturuyorlar. Bu bakımdan İslam dünyası için tek yol vardır, ayağa kalkmak, “Yeter artık. Biz de varız” demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.