Yargıtay kararı beklenecek idiyse bu kavga niye?
Muhalefet yılları uzayınca partiler Meclis’te olsalar bile durdukları yerde yıpranıyor. Yani sanıldığı gibi sadece iktidar partileri yıpranmıyor. Bu yıpranmayı telafi etmek için atılan adımlar da çoğu zaman partilerde sürtüşmeyi ve gruplaşmayı gündeme getiriyor. MHP’de yaşananlar bunun en son örneği. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun söylemlerine kan bulaştırması da bu şaşkınlığın ve arayışın bir sonucu olarak nitelendirilebilir. HDP’yi değerlendirmeye gerek duymuyorum. Çünkü bu parti bir terör örgütünün siyasi kolu gibi davranıyor, siyasetini bunun üzerine bina ediyor.
Esas üzerinde durmak istediğim husus, MHP’deki gelişmeler. Özellikle de parti yönetimi ile muhaliflerin birbirini takip eden yanlışlar yapmalarını vurgulamak istiyorum. Başlangıçta muhalifler olağanüstü kongre istediler. Bu isteklerine delegelerden aldıkları ve kongrenin toplanmasına yetecek sayıda imzayı da eklediler. Buna karşılık başta Bahçeli olmak üzere parti yönetimi MHP’ye Paralelcilerin operasyon yapmak istediğini ileri sürerek karşı çıktılar. Gerçekten Paralelciler MHP tabanında delege çoğunluğunun imzasını alacak kadar güçlü müdürler? Bu soruya dışarıdan bakan birisi olarak ‘evet’ ya da ‘hayır’ demek durumunda değilim. Ancak, muhaliflerin yargıya müracaat ederek gereğinin yapılmasın istemeleri, yargının da olağanüstü kongreyi yapmak üzere oluşturduğu heyetin 15 Mayıs’ta kongrenin yapılacağını ilan etmesi ve kongre salonunun tutulmasının ardından, bu defa bazı mahkemelerden çağrı heyetinin yetkisiz olduğu, olağanüstü kongrenin toplanmasının mümkün olmadığı kararı çıktı. Sonuçta bu karara muhalifler itiraz edince iş Yargıtay’a gitti. Bu noktada muhalifler ve parti yönetimi Yargıtay kararını beklemeleri gerekirken muhalifler meseleyi gövde gösterisine dönüştürdüler. Kaldı ki, Yargıtay’ın vereceği karar iki tarafı da bağlayıcı nitelikte olacağı için taraflar uymak zorunda kalacaklardı. Devlet Bahçeli bir muhabirin, “Yargıtay kararı onaylarsa ne yaparsınız?” sorusuna, “Yargı onaylarsa, ne yapalım, isyan mı edelim, kurultayı yapacağız demektir” şeklindeki cevabı aslında meseleye noktayı koyuyor. Böyle olunca muhaliflerin niçin biraz daha beklemeyip kongre toplamaya çalıştıkları zor anlaşılır bir durumdur.
Gelinen noktada Yargıtay nasıl bir karar verirse versin, ister olağanüstü kurultay toplanmasını öngören, ister bunun yasal olmadığı şeklinde bir karar vermiş olsun bundan sonra MHP’de başlamış olan restleşme ve ayrışmanın önlenmesi zor görünüyor. Bu ayrışma nasıl sonuçlanır? Yani, diyelim ki olağanüstü kurultay Yargıtay kararı ile toplandı, kazanan kim olursa olsun parti içinde ciddi bir bölünme gündeme gelecektir? Eğer olağanüstü kurultay toplanması ortadan kalkacaktı, o zaman parti yönetimi daha önce gündeme getirdiği muhaliflerin ihracı sürecini uyulamaya koyacak mıdır? Koyarsa bunun neticesi nasıl olur? Koymasa bile muhalifler hiçbir şey olmamış gibi hareket edebilecekler midir?
Elbette sadece MHP’de değil tüm partilerin kongre süreçlerini yasalar ve tüzükleri çerçevesinde kendileri belirlerler. Dışarıdan gazel okumanın bir anlamı yoktur. Ancak, MHP’de olağanüstü kurultay toplanması çalışmalarının bir Paralel operasyon olduğu iddiaları toplumu rahatsız eder niteliktedir. Bu iddiaların mutlaka açıklığa kavuşturulması gerekiyor. Bu iddialar ortada durduğu sürece siyasi hayatımız yara alacaktır. Yoksa belli bir prosedür dahilinde kurultay toplanması, seçim yapılması, delegelerin vereceği karara herkesin uyması zorunluluğu vardır. Buna itirazın da fazla bir anlamı yoktur. Buna itiraz eden, saygı duymayanlar da itibar kaybederler. Netice itibariyle MHP’deki süreç nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın görünen o ki, bu operasyon MHP’yi bölünmeye doğru götürmektedir. Bundan kimlerin ya da hangi partilerin yarar sağlayacağını ise zaman gösterecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.