Davutoğlu yoklama sonucuna göre mi Başbakanlığı bıraktı
BAŞLIĞA bakıp hemen Davuoğlu’nun hâlâ Başbakan olduğunu söyleyebilirsiniz. Hukuken elbette Davutoğlu hâlâ Başbakan ama önceki gün Meclis’te dokunulmazlıkların kaldırılmasını öngören anayasa değişikliği görüşmelerini bakanlara ayrılan bölüme oturmadan takip ettiğine bakarak diyebiliriz ki, hukuken devam eden bir Başbakan var ama fiilen Davutoğlu buna son vermiş. Zaten AK Parti için olağanüstü kongre toplanması kararının alındığının açıklanmasının ardından bugüne kadar Başbakan Davutoğlu sadece veda ziyaretleri yapıyor. Ne ise işin bu boyutu gündemden düştü, şimdilerde gündemde yeni başbakanın kim olacağı konuşuluyor, tartışılıyor, daha doğrusu temayül yoklamasının sonucu ile ilgili tahminler yürütülüyor. Tahminlere bakıldığında baştan beri yeni Başbakan’ın Binali Yıldırım olacağı üzerinde odaklanıldığı görülüyordu ama Salı günü itibariyle kulislerde Yıldırım üzerinde birleşme söz konusuydu. Peki, temayül yoklaması yapıldığına ve sonuç da açıklanmadığına göre tahminlerin dayanağı ne idi? Gerçi, bu sorunun cevabı adaşım Abdulkadir Selvi’nin yazdığına göre Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç’ın ifadesi ile “Cumhurbaşkanı sinyal vermez ama biz ne istediğini anlarız” cümlesinde yatıyor. Böylesine bir önsezi ile yapılan görüş bildirmenin adı temayül yoklaması olur mu? Bu sorunun cevabı elbette bizden çok yeni Başbakan kim olsun diye sorulan AK Partilileri ilgilendiriyor. Kaldı ki, Cumhurbaşkanı’nın ne istediğini hissedebilmek için yakın çevresinden bir takım işaretler almak da gerekir.
Yeni genel başkan ve başbakanlık için bir isim belirlenmiş de temayül yoklaması formalite gereği mi gerçekleştirildi yoksa gerçekten tabanın ne düşündüğü tespit edildikten sonra en çok oy almış isim mi ilan edilecek gelinen noktada bunlar da pek önemli değil. Ancak, kesin olan husus, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Davutoğlu’ndan daha uyumlu çalışabileceği bir kişinin olağanüstü kongrede önce AK Parti genel başkanı seçileceği ardından da Cumhurbaşkanı tarafından başbakan olarak görevlendirileceğidir. Yani Cumhurbaşkanı’nın yaklaşımı belirleyici olacak. Aslında böyle olmasının yadırganacak bir yanı da yok. Ancak, Davutoğlu’nu görevi bırakmaya iten gelişmeler bir temayül araştırmasına mı dayanıyordu? sorusu ister istemez akla geliyor. Parti yönetimindeki üyeler kendiliklerinden mi genel başkanlarının bazı yetkilerini kısıtlamak için harekete geçtiler. Eğer hiçbir yerden işaret almadan kendiliklerinden harekete geçmiş olsalardı o üyeler için disiplin yolu açılmaz mıydı? Ya da açılması gerekmez miydi? Belli ki Davutoğlu genel başkanlığı ve başbakanlığı bırakmaya zorlandı. Bu mekanizmanın nasıl harekete geçtiği de aslında kimsenin meçhulü değil. Böyle olunca da yeni genel başkanın dolayısıyla de başbakanın belirlenmesi için yapılan temayül yoklamasını da sadece Cumhurbaşkanı’nın ne istediğini anlamak ile izah etmek ne kadar gerçekçi olabilir okuyucularıma bırakıyorum. Zaten büyük bir ihtimalle temayül yoklamasından çıkan isim de(!) bugün açıklanacaktır. Yazıma sadece bir hususu hatırlatarak son vermek istiyorum. Bugünkü iktidar partisinin omurgasını oluşturan kadrolar eskiden bulundukları yeri terk ederken sıkça dile getirdikleri bazı şikâyetleri bugün fazlasıyla kendileri yaşıyorlar. Bir bakıma etme bulma dünyası devam ediyor. Son söz; insanlar, haksız olarak şikâyet ettiklerini, eleştirdiklerini görmeden ve yaşamadan ölmezlermiş.
***
Mekânın cennet olsun Ahmet Ağabey
Yazıma başlamışken Genel Merkez’den Ahmet Remzi Hatip Ağabeyin vefatı mesajı ulaştı. Uzun yıllara dayanan tanışıklık ve beraberliğime rağmen geriye dönüp baktığımda bir kez olsun kırıldığımı, incindiğimi hatırlamıyorum. Bu duygularla doluyken 40 yıl öncesine ait Adana Havaalanı’nda uçak beklerken Erbakan Hocamla birlikte çekilmiş fotoğrafa gözüm ilişti. Sakin tabiatın ve insanlara güven veren yaklaşımını yansıtan o fotoğraf beni yıllar öncesine götürdü ve bizimde yaşlandığımızı ikaz ediyordu. Şahadet ederim ki iyi bir insan, güzel bir Müslüman’dın. Allah rahmet eylesin mekânın cennet olsun. Bir gün hepimiz aynı yolun yolcusu olacağız. Bundan kurtuluş yok. Değişmez gerçek bu ama yine de sevdiklerimizin arkasından insanın yüreğine elde olmadan bir hüzün yerleşiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.