ABD kaos demektir
ABD’NİN burnunu soktuğu her yerde karmaşa ve kaos hakim olmuştur. Bunu tespit etmek için yıllardan beri Suriye’de yaşananların görülmesi ve doğru değerlendirilmesi yeterlidir. Çünkü ABD özellikle İslam ülkelerine yönelik bir harekât planlıyor ve bu planını insan hakları, özgürlükler ve demokrasi gibi ambalajlarla sunmaya başlamışsa orada karmaşa, katliam ve kaosun gelmekte olduğunu tecrübelerimiz göstermiştir. Kısacası, ABD için insan hakları ve demokrasi kavramları gerçek niyeti gizlemeye yönelik ambalaj görevi yapmaktadır. Bunun bir tek bile istisnası bugüne kadar yaşanmamıştır. Çeşitli kereler hatırlattığım gibi, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye hep aynı gerekçelerle karıştırılmış, ülkeler ya bölünmüş ya da bölünme noktasına getirilmiştir. Hedef bellidir. İslam dünyasının haritası yeniden çizilmektedir ve bu iş yapılırken İslam dünyasında var olan ihtilaflar körükleniyor ya da yeni ihtilaflar icat ediliyor. Artık açık bir şekilde biliyoruz ki, Müslüman ülkeler moleküllerinden de atomlarına ayrıştırılmak istenmektedir. Bunu görmek için özel bilgilere sahip olmak gerekmiyor. Sadece millici olmak, bir takım basit çıkarların gözleri kör etmemesi yeterli.
Özellikle Suriye’de yaşananlar yukarıdan beri anlattıklarımızı gözümüze sokarcasına göstermektedir. İşin acı tarafı başını ABD’nin çektiği sömürgeci güçler İslam dünyasının parçalanması projesini hayata geçirirken bir takım kendilerini Müslüman olarak tarif edenlerinde desteğini alıyorlar.
ABD Merkez Kuvvetleri Komutanı’nın geçtiğimiz hafta sonunda Kobani ziyareti Suriye’de yeni bir takım gelişmelerin habercisi niteliğindeydi. Kobani’den Ankara’ya geliş ve burada PYD (YPG) ile birlikte IŞİD’e yönelik bir harekât başlatacaklarını, bunun için Türkiye’nin desteğini istemeleri ile her şey ortaya dökülmüştü. Çünkü Türkiye PYD’yi PKK’nın Suriye kolu bir terör örgütü olarak gördüğünü ilan etmesine rağmen ABD bu terör örgütünü Suriye’deki kara gücü olarak ilan etmiş, bu yönde silahlandırmıştı. Bununla da yetinilmeyerek Rakka’ya yönelik operasyonda ABD ve koalisyon ortakları kara gücüne havadan destek vermiş, bunu yaparken de İncirlik Üssü’nü kullanmışlardı. Yapılan açıklamalar bu yöndeydi. Bu açıklamalara bir yalanlama da gelmedi.
Bu noktada kendi değerlendirmelerimizi bir kenara bırakarak Suriye’de çatışan taraflardan gelen açıklamaları özet olarak aktarmakta yarar var. İlk açıklama Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Eş Başkanı Halid Hoca’ya ait. Halid Hoca ABD’nin Rakka operasyonunda PYD’yi destekleyerek Suriye’de daha çok kaosa yol açtığını söylüyor. Hoca daha sonra şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Eğer ABD, DAEŞ’le gerçekten ciddi bir mücadele etseydi, Özgür Suriye Ordusu’na yardımını devam ettirirdi. Bir terör örgütünü başka bir terör örgütüyle değişmesi, kaosun devam etmesi anlamına geliyor.”
Suriye’deki gelişmelerle ilgili bir başka değerlendirme de şöyle:
“ABD destekli terör örgütü PYD, Rakka harekâtının 3’üncü gününde söylem değiştirdi. Hedefin IŞİD karargâhı olmadığını belirten PYD’liler yığınak yaptıkları Tişrin’den Münbiç’e saldırıya hazırlanıyor. Nihai amaç ise Kobani’yi ‘güvenli bölge’nin güneyinden batıda Afrin’le birleştirmek”. Kısacası, PYD’nin amacı Suriye’nin kuzeyinde hâkimiyetini pekiştirmek. Bu hususla ilgili bir başka haber ise şöyle:
“Terör örgütü PYD’nin sözde temsilcilerinden Garib Hassou, Rakka’nın DAEŞ’ten kurtarıldıktan sonra ‘Kuzey Suriye Federasyonu’na dâhil edileceği itirafında bulundu. Öte yandan operasyona katılan ABD’li askerlerin YPG armaları taktıkları görüldü.”
Bu YPG armaları takmış ABD’li askerlerin görüntüleri medyada da yer aldı. Kısacası oyun içinde oyun söz konusu. Bu oyunu görmek yetmiyor, karşı tedbirlerin alınması ve gerekli adımların atılması lazım. Aksi halde ülkemiz yeni bir oldubitti ile karşı karşıya kalacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.