Türkiye, ABD’den yardım değil, gereğini yapmasını istiyor
ABD’nin Türkiye’nin dostu olmadığını, olamayacağını yıllardan beri tekrarlar dururuz. Sadece Türkiye’nin değil, İslam ülkelerinin hiçbirisinin dostu olamayacağını, Haçlı zihniyetinin günümüzdeki temsilcisi ABD’nin İslam dünyasına yönelik projelerinin parçalama ve yutmaya yönelik olduğunu hatırlatırız. Bunu yaparken de ABD için darbeler başta olmak üzere ülkelerin işgali bile normal ve gerekli görülür. Bunların canlı örneklerini gelişmelere ve çevremizde yaşananlarla birazcık olsun ilgi duyan herkes görmekte ve bilmektedir. Ülkemizde son darbe girişimi dâhil yaşanmış tüm darbelerin arkasında hatta içinde ABD’nin olduğu, en azından darbecilerin önce ABD’den izin alarak yola çıktıklarını hatırlamak yeterlidir. Mısır’da seçilmiş Mursi’ye yönelik darbenin destekçisinin de ABD ve koalisyon ortağı bazı AB ülkeleri olduğu hatırlandığında bölgemizdeki tüm olanların arkasında doğrudan içinde ABD olduğunu söylemek yanlış olmaz. Kaldı ki, ABD İslam dünyasına yönelik niyet ve planlarını gizlemeye bile gerek duymuyor ama İslam dünyasındaki bir takım uşak ruhlu maşalar kraldan fazla kralcı takılmaktadırlar.
Tüm bunları ABD Başkanı Obama ile ABD’nin Ankara Büyükelçisi Bass’ın son açıklamalarına temel oluşturmak için sıraladım. Önce ABD’nin Ankara Büyükelçisi Bass’ın basın mensupları ile buluşmasında söylediği birkaç cümleyi aktarmak istiyorum. Bu noktada Bass’ın davetini kabul ederek toplantıya katılan basın mensuplarının Bass’ın bazı sorulara cevap vermediği, verdiği cevapların ise yasak savma kabilinden olduğunda birleştiklerini vurgulamak isterim. Söz gelimi Bass, darbe girişiminden nasıl haberdar olduğu sorusuna, “Pencereden bakınca olaylardan haberim oldu” karşılığını vermiş ki, bu cevap karşısındakileri en basit ifadesiyle hafife almak anlamına gelir. Çünkü bugün artık herkes biliyor ki, darbe girişimin arkasında, hatta tam ortasında istihbarat örgütleri ile ABD’nin olduğunu biliyor. Kaldı ki, darbenin başı konumunda olan kişinin yıllardan beri ABD’de koruma altında tutulduğu, darbenin üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen başta Obama olmak üzere ABD’li yetkililer Gülen’in iadesi taleplerine karşılık hâlâ, ‘İspatlanması lazım’ karşılığını veriyorlarsa bu tavrı ciddiye almak mümkün olabilir mi Olsa olsa darbede üstlendikleri rolü gizleme çabası olabilir. Tüm bunlara karşılık ABD’li yetkililerin Türkiye’de ABD aleyhtarlığının gelişmekte olduğundan şikâyetçi olmalarını birilerinin izah etmesi gerekir. Bunca olaydan sonra ABD Başkanı Obama darbecilere Türk halkının iyi bir ders verdiğini söylüyor, arkasından da Gülen’in iadesi sorulunca, “İspatlanması lazım” diyorsa artık bu ülke ile ilişkilerin gözden geçirilmesi, bunun da ötesinde bu samimiyetsiz tavra karşı yeni bir duruş sergilenmesi gerekmez mi
Bu arada ABD’nin Ankara Büyükelçisi Bass’ın, ‘Gülen’i ne zaman iade edeceksiniz’ sorusuna karşılık olarak verdiği, “İşbirliğine ve yardıma odaklanmış durumdayız” cevabını ciddiye almak mümkün mü Çünkü Türkiye ABD’den yardım istemiyor. Uzun yıllardan beri ülkesinde koruyup kolladığı bir kişinin son darbe girişiminin başında olduğunun ortaya çıkmasının ardından yargılanmak üzere zanlıyı iade etmelerini istiyor. Bu bakımdan istenen yardım değil, hukuka uygun davranılması, dost ve müttefikliğin(!) gereğinin yerine getirilmesidir. Ancak, ABD için hukuk, dostluk ve müttefiklik kavramlarının anlamı sadece çıkarları ile sınırlı olduğu için fazla bir anlam ifade etmiyor. Bunun da ötesinde Obama, Türk halkının darbecilere iyi bir ders verdiğini söylerken darbenin başından beri içinde oldukları halde halkımızın direnişinden gerekli dersi almadıklarını gösteriyor. Ancak, bu küstahlık ilelebet sürmeyecektir, bu mümkün değildir. Bir gün bu samimiyetsiz ve ikiyüzlü tavrın hesabını soranlar olacaktır. Belki de bu hesap soranlar kendi halkı içinden çıkacaktır. Çıktıklarında da dünya üzerindeki tüm sömürülenler ve mazlumlar onların yanında yer alacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.