Türkiye, Işid’i temizlerken ABD, PYD’ye destek veriyor
Sadece Suriye’deki gelişmelerle ilgili değil bölgemize yönelik her türlü harekette ABD’nin söyledikleri ile yaptıklarının farklı olduğuna dikkat çekiyorum. ABD’ye güvenilemeyeceğini, ABD ile yola çıkan Türkiye’nin sürekli zarar gördüğünü, bundan sonra da farklı neticenin ortaya çıkmayacağını vurguluyorum. Tüm bunları ABD düşmanlığının sonucu olarak değil, ülkemin zarar görmemesi için tekrarlıyorum. Hatta özellikle Suriye’de yaşananlarla birlikte, daha doğrusu ülkemizin Türkiye’nin YPG ile birlikte hareket etmeye zorlandığını anlatmaya çalıştım. Elbette bu gerçekleri dile getiren sadece ben değilim. Gazetelere bakıldığında bazı iktidar yanlısı yayın organları da bu gerçeğe, yani ABD’nin güvenilmezliğine dikkat çekiyorlar. Medyanın bunun ötesinde yapacağı bir şey de olamaz. Böylesine ikiyüzlü bir ABD’ye yönelik yeni politikaların ve hareket tarzının belirlenmesi iktidarın işidir. ABD’nin Türkiye’ye söyledikleri ile yaptıklarının farklılığını, tam bir yalan rüzgârı dizisi ile Türkiye ve dünyayı oyalamaya çalıştığını göstermek bakımında son iki günde medyaya yansıyan haberleri kısaca hatırlatmak yeterlidir.
Suriye’ye yönelik harekâtın ilk günlerinde iki zırhlı aracımız ile bir tankımız saldırıya uğramıştı. Olayın arkasından bu saldırı sırasında ABD’nin hava desteği vermediği haberleri medyaya yansıdı. Türkiye ve ABD arasında varılan mutabakatın Türkiye IŞİD’e yönelik kara harekâtı yaparken gerektiğinde ABD’nin de havadan destek vereceği şeklinde olduğu açıklanmıştı. Ancak, açıklanan bu mutabakat harekâtın daha başında ABD tarafından iptal edilmiş oldu. Hatta Türkiye IŞİD’e yönelik harekâtı sürdürürken PYD’nin ABD tarafından Fırat’ın batısına çekilmesinin sağlanacağı açıklanmıştı. Bunca zamana rağmen ABD taahhütlerini yerine getirmediği gibi el altından PYD’yi askerlerimize karşı kışkırtmakta, başta istihbarat olmak üzere destek vermektedir. ABD’nin bu ikiyüzlülüğü medyada, “ABD’nin dostluğu havada kaldı” ya da “Türkiye’ye ABD ihaneti” olarak verildi. Bu arada ÖSO güçleri Sacur Çayı’nı geçip buradaki 4 köyü ele geçirince karşılarında YPG değil ABD askerlerini buldular. Yani, ABD askerlerinin YPG’ye yardıma koştukları görüldü. Hâlbuki daha harekât başlamadan YPG’nin Fırat’ın batısına geçeceği ABD tarafından açıklanmıştı. Bu söz tutulmadığı gibi ABD askerleri YPG’ye koruma kalkanı oluşturuyorlar.
ABD’nin bu ikiyüzlü tavrına karşı Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan ve Dışişleri Bakanımıza kadar tepki geldi. Son olarak Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “ABD ile çok ciddi sıkıntı yaşıyoruz” diyerek yaşananlara dikkat çekti. Bakanın bu açıklaması ABD’nin PYD Fırat’ın batısına çekildi açıklamasının bir oyalama taktiği olduğunun ortaya çıkışıydı. Çünkü güvenlik kaynaklarından yapılan açıklamalarda bırakın PYD/PKK’nın Fırat’ın batısına çekilmesini militanlar göğüslerine SDG arması takarak kendilerini gizleme yoluna sapmışlardır.
Peki, bu noktaya nasıl gelindi Bugünlere gelene kadar ne gibi hazırlıklar yapılmıştı Hatırlanacağı gibi IŞİD’e yönelik mücadele veren muhaliflerin “eğit-donat” projesi çerçevesinde eğitilmesi gündeme gelmiş, bu projeye Türkiye de destek vermişti. Ne var ki, ÖSO elemanlarına verileceği ileri sürülen eğitimden 1.5 yılda sadece 54 ÖSO elemanı yararlanırken bu süre zarfında 8 bin PKK/PYD militanının profesyonel asker haline getirildiği belirtiliyor. Kısacası baştan beri ABD hep PKK/PYD ile birlikte hareket ederek, Türkiye’yi oyalamayı tercih etti. Böyle olunca ister istemez insan bu yalancı ve ikiyüzlü tavrı sergileyenlere karşı, ne zaman, “Yeter artık” diyeceğimizi sormadan edemiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.