Barışın hâkim olduğu bir dünyada bayram geçirmek bunca yıllık ömrümde nasip olmadı. Çünkü dünyaya gelişim İkinci Dünya Savaşı yıllarına rastlıyor. Arkasından savaşın galiplerinin dünyayı paylaşmaları ve paylarına düşen ülkelerde tam kontrolü sağlamak adına mahalli problemleri körükleyerek ortaya çıkan çatışmalarla geçti. Kısacası, dünya maddeyi esas alan devletlerin kontrolüne girdiği için, bir başka ifadeyle İslami değerleri esas alan Osmanlının belirleyici olma gücünü yitirmesi sebebiyle yeryüzünde hep kan ve gözyaşı hâkim oldu. Bize de bayramları bayram olarak yaşamak nasip olmadı. Bundan sonra da en azından bir süre daha olacağa benzemiyor. Çünkü yeryüzünde adalet ve barışın hâkim olması ancak İslam’ın hâkim ve belirleyici olması ile mümkündür. ABD ve Rusya’nın temsil ettiği materyalist medeniyet anlayışı ile yeryüzünde barışın sağlanmasının mümkün olmayacağı pek çok örneği ile ortaya çıkmış bulunuyor. Dikkat edilirse materyalist medeniyet mensuplarının adı ister ABD, ister AB, ister Rusya olsun birlikte nitelendirdim. Çünkü Batı değerlerine dayalı ekonomik modelin adı ise kapitalizm ya da liberalizm, ister sosyalizm ya da komünizm olarak nitelendirilsin birbirinden farkı olmadığını görüyor ve biliyoruz.

Bu bakımdan yeryüzünden barış ve adaletin hâkim olması için İslam dünyasına görev düşüyor. Maddeci medeniyetin temsilcilerinin geçici olarak sağladıkları üstünlüğün cazibesine kapılarak onların peşine takılmayı sürdürdüğümüz sürece barış içinde bir bayram yaşamamız mümkün olmayacaktır. Çünkü barış ve adaleti hak edebilmemiz için herkese görev düşüyor.

Sadece ülkemizde ve çevremizde yaşananları dikkatli bir şekilde değerlendirdiğimizde bile Haçlı ittifakının mensupları ile birlikteliğimiz devam ettiği sürece bırakın yeryüzünde barışın hâkim olmasını kendi ülkemizde bile huzur içinde yaşayamayacağımızı görmek durumundayız. Böyle olunca da Bayram öncesi ABD ile Rusya arasında Suriye’de ateşkes ilanı konusunda anlaşma sağlanmış olmasına fazla ümit bağlamak doğru olmaz. Çünkü onlar için esas olan kendi çıkarlarıdır. Eğer, sağlanacak ateşkesin süreklik kazanması çıkarlarına uygun düşmez ise bir takım bahanelerle çatışmaları yeniden başlatabilirler. Çünkü Irak ve Suriye’de bugünkü noktaya gelinmesinin sorumlusu öncelikli olarak ABD ve koalisyon ortaklarıdır. Rusya da bu karmaşadan pay kapmak için devreye girmiştir. Bunca yıl devam eden çatışmaların ardından hedeflerine ulaşamadıkları takdirde kalıcı bir ateşkes mümkün olmayacaktır. Ancak daha İkinci Dünya Savaşı devam ederken birbirini takip eden üç konferansın ardından dünyayı arlarında paylaştıkları gibi Suriye’de ateşkesin sağlanması görüşmeleri sırasında bölgemize verilecek yeni şekil hususunda bir anlaşma sağlanmış ise barış gelebilir ama böyle bir barışın kalıcı olması mümkün değildir. Çünkü İslam dünyasının sömürüsünü sürdürmek için yapılan anlaşmalar olamaz. Buna rağmen en azından bayram süresince ateşkesin uygulanabilmesi 5 yıldır çatışmalar arasında hayatlarını sürdürmeye çalışan Müslümanlara nefes aldıracaktır. Ancak, rehavete kapılmayıp katillerden dost olmayacağını idrak edip, İslam dünyasının ayağa kalkması, kendi medeniyet değerlerimizin belirleyici olması için gayret sarf etmemiz gerekiyor. O günlere ulaşmak dileğiyle İslam âleminin Kurban Bayramı’nı tebrik ediyor, bir an evvel güzel günlere ulaşmamızı diliyorum.