Başkanlık sistemi sihirli değnek midir?
MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin yeşil ışık yakması ile yeniden gündeme gelen başkanlık sistemi iktidar partisi mensupları tarafından adeta bir sihirli değnek gibi takdim ediliyor. Başkanlık sistemine geçildiğinde ekonomi şahlanacak, Türkiye dünyanın belirleyici ülkeleri arasına girecek, kısacası eski büyük devlet statüsüne yeniden kavuşacağız. Tüm bunlara hayır demek mümkün değil. Özellikle ülkesi ile sorunu olmayan, ülkesin seven, “Türkiye’den başka bir yerim ve özlemim yok” diyenler için söylenenler heyecan verici bile.
Hemen belirteyim ki, başkanlık sisteminin hayata geçirilmesi istek ve çalışmalarına bir itirazım yok. Ama savunurken ölçüyü kaçırmanın da anlamı yok. Şimdiye kadar ülkenin kalkınamayışı ve atağa kalkamayışının tek sorumlusu olarak parlamenter sistemi göstermek biraz haksızlık olmuyor mu Özellikle Meclis’te tek partinin çoğunluğu sağlayamadığı dönemlerde siyaset, siyaset dışı müdahalelere açık hale geldi. Bu ise ülkemiz üzerinde birtakım hesapları olan emperyalist güçlerin devreye irmesine, bazı çevreleri kullanmalarına zemin hazırladı ama zaaf sistemden çok siyasilerin aralarında uzlaşmayı bir türlü sağlayamamaları ile ilgili değil miydi Bir diğer ifadeyle sıkıntının kaynağı sistemden çok insan unsuru, yani siyasilerin uzlaşmaz tavrıydı. Millet iradesine saygı ve tahammül siyasilerimizce benimsenebilmiş olsaydı seçimler nasıl sonuç verirse versin ülke krizlerle karşılaşmaz, hükümet krizleri yaşanmazdı. Millet iradesini içlerine sindiremeyen bazı siyasilerin bu uzlaşmaz tavrı ne yazık ki bugün bile giderilemedi. Böyle olunca başkanlık sistemi ile bir başkan millet tarafından seçildi ama hemen arkasından yapılan genel seçimlerde Meclis’te tek parti çoğunluğu sağlayamaz, hatta bir adım daha atarak başkanı destekleyenlerin Meclis’te azınlıkta kalması halinde durum ne olacak Meclis’in denetim görevini eskisinden daha sıkı şekilde yapacağı söyleniyor. Geçmiş tecrübeleri hatırladığımızda başkanın yapmak istedikleri Meclis tarafından geri çevrildiğinde durum ne olacak Meclis’in kararını başkan veto ederek yoluna devam eder derseniz başkanı Meclis’in denetimi dışına çekmiş, bir başka ifade ile Meclis’i etkisiz hale getirmiş olmaz mısınız O zaman da Meclis’in varlığı ile yokluğu arasında bir fark kalır mı
Başkanlık sistemine övgüler dizilsin ama geleceği de unutmayalım. Bir yandan ülke birtakım krizlerden kurtulacak derken öbür yandan bir süre sonra ülkede tek adam tartışmaları başlarsa başkanlık sistemi ile elde edilmiş fazla bir şey olmayacaktır.
Söz gelimi Maliye Bakanı Ağbal başkanlık sisteminin ekonomik ve politik ivmeyi yukarı taşıyacağını belirterek, “Belirsizlikler bitecek, daha hızlı karar alınacak” diyerek başkanlık sistemine övgüler düzüyor. İyi de AK Parti 14 yıldır tek başına iktidar. Meclis’e ne getirdi de geçmedi Yani, şimdiye kadar ne yapılmak istendi de sistem engel çıkardı Demem o ki, tek parti iktidarlarında hele bir de cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği bir dönemde iktidar partisinin istediklerini yapamamaktan şikâyet etmesi, gelin kızın, “yerim dar, yok hayır yenim dar” mazeretine benzemez mi
Gelinen noktada başkanlık sistemine geçiş zorunluluk olmuştur. Çünkü sistemin belirsizlikten kurtarılması, fiili durumun hukuki zemine kavuşturulması gerekiyor ama hiçbir başkan adayının elinde kendisine oy verenlerin hepsinin aynı zamanda genel seçimlerde kendi partisinin milletvekillerine oy vermesini sağlayacak bir sihirli değnek olmayacaktır. Öyle bir durumda ortaya çıkacak durum parlamenter sistemde karşılaşılan belirsizliği yeniden gündeme getirebilecektir. Bu bakımdan iktidar mensupları başkanlık sistemine methiyeler düzme yarışı yerine ileride ortaya çıkabilecek problemlere ve bunları giderek tedbirlere yoğunlaşmalıdırlar. Getirilmesi düşünülen başkanlık sistemi konusunda ülkemizin şartları dikkate alınmalı, geçmişte olduğu gibi bazı ülkelerin anayasalarını kopyalama yanlışına düşülmemelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.