CHP’nin istismarına boyun eğildi
AK Parti 14 yıldır iktidarda olmasına ve çeşitli vesilelerle muhalefet partileri ile uzlaşma arayışına girmesine ve her seferinde başarısız olunmasına rağmen kendilerinin hazırlayıp Meclis’e getirdiği erken yaşta evlenenlerle ilgili düzenlemeyi belli çevrelerden gelen eleştiri, daha doğrusu “tecavüzcüye af getiriliyor” istismarının etkisiyle geri çekti. İktidarın muhalefet ile uzlaşma arayışının yadırganan ve eleştirilecek yanı yok. Hatta övgüye şayan bir tutumdur. Ancak, özellikle CHP ile uzlaşma arayarak yeni bir yasal düzenleme yapmanın mümkün olmadığı gerçeği ortada iken ikide bir anayasa ve yasalarda yapılması düşünülen değişiklikler konusunda uzlaşı arayışına gidilmesinin anlaşılır bir yanı yoktur. Özelliklede CHP’nin düzenlemeyi, “Tecavüzcüye af getiriliyor” algısı oluşturmasına teslim olunmasının geri adım olarak değerlendirilmesi doğru olduğu gibi, bu tavrı iktidarın yeni bir yanılgısı olarak nitelendirmek yanlış olmayacaktır. Eğer yanılgı değil ise başından itibaren iktidarın böyle bir düzenleme hususunda fazla istekli olmadığını göstermez mi
Erken yaşta evlenenlerin uğradığı mağduriyetlerin önlenmesi için bir yasal düzenlemenin gerekliliğine dünkü yazımda dikkat çekmiştim. Bugün işin bir başka boyutu üzerinde durmak istiyorum. Söz konusu düzenlemenin Meclis’e gelmesinin ardından muhalefet partilerinden gelen eleştiri üzerine Başbakan ve Adalet Bakanı başta olmak üzere iktidar kanadından yapılan, “Düşünülen düzenleme tecavüzcü ve istismarcıya af getirilmiyor ama siyasi istismar söz konusu” ya da, “Kesinlikle düzenleme geri çekilmeyecek” gibi açıklamaların ardından aradan çok geçmeden komisyonda geri çekilmesi, bununla da yetinilmeyerek, “Bu iş bitmiştir” şeklinde açıklamalar yapılması en hafif ifadesiyle siyasi tutarsızlık değil midir Eğer tutarsızlık değilse Başbakan’dan Adalet Bakanı’na kadar düzenlemeye son ana kadar sahip çıkılırken birden bire geri çekilmesinin makul bir sebebi olmalıdır. Olayı sadece muhalefetle uzlaşarak meseleye çözüm bulunacak demek sergilenen tutarsızlığı izaha yetmiyor. Bu noktada hükümet üyelerinin net ve kesin açıklamalarından geri dönüşlerinin inandırıcı sebebi anlaşılıyor ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gece yarısı ikazı olabilir. Zaten olay kamuoyunda böyle yorumlanmış durumda. Bu ise hükümetin Cumhurbaşkanı devreye girmeden adım atamıyor görüntüsüne yol açıyor. Kısacası son söz Cumhurbaşkanı’na ait olduğuna göre aslında başkanlık sistemi yürürlükte demektir. Eğer yeni bir sivil anayasa yapılamayacaksa başkanlık sistemine geçmek için anayasa değişikliğine gerek kalmıyor. Öyle olunca da sanki ülkenin acil çözüm bekleyen ekonomik sorunlarını dikkatten kaçırmak için gündeme bazı konular getiriliyor, toplum bir süre oyalanıyor. Söz konusu konu etkinliğini kaybedince bu defa yeni bir konu ortaya atılıyor. Gerekçe de basit sergilenen çelişki ve tutarsızlık toplumdan “yanıldık/yanıltıldık” gerekçesiyle gizleniyor. Bu kadar yanılgı ve tutarsızlık sergileyen bir iktidar partisi nasıl oluyor da iktidarını koruyor sorusunun cevabı ise sanıyorum CHP gibi bir ana muhalefet partisinin varlığı olsa gerek. Çünkü iktidara yönelik öylesine saçma sapan eleştiriler getiriliyor ki, toplum bunlara mı oy vereceğiz demeye zorlanıyor. Söz gelimi iktidarın 15 Temmuz şehitlerinin kardeş ve çocuklarının istedikleri takdirde askerlik yapmayabilecekleri kararına yönelik Kılıçdaroğlu’nun, “Şehitler arasında ayrımcılık yapılıyor” şeklinde Meclis’te kükremesinin ardından Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklama ile tüm şehitler için aynı uygulamanın kanun gereği olduğu, yapılan işin 15 Temmuz şehitlerinin çocuk ve kardeşlerinin de aynı uygulama içine sokulmasından ibaret olduğunun hatırlatılması bunun örneğidir. Belli ki, sadece eleştirmek için eleştiri yapılıyor, bu durum AK Parti iktidarının yanılgılarını örtüyor. Denebilir ki CHP gibi bir ana muhalefet partisi AK Parti iktidarı için bir avantaj sağlıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.