Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

Zorunlu eğitimde yurt sorunu

Zorunlu eğitimde yurt sorunu


Adana’nın Aladağ ilçesindeki kız öğrenci yurdunda çıkan yangında 11 öğrenci ile bir öğretmenin hayatını kaybetmesi yüreğimize ateş düşürdü. Hayatını kaybeden yavrularımızın ailelerinin yaşadığı acının bizden çok daha büyük olduğunda şüphe yok. Allah’tan hayatını kaybeden yavrularımıza rahmet, acılı ailelerine sabr-ı cemil niyaz ediyorum. Bir başka dileğim ise bu tür olayların son olmasıdır. Bu vesile ile iki konuya dikkat çekmek istiyorum. Birincisi bir taktım cemaatlere saldırı için fırsat kollayan çevrelerin bu yangın olayında istismar etmek gibi bir basitliğe tevessül etmemeleridir. İkincisi ise zaman zaman dikkat çektiğim zorunlu eğitimin yol açtığı ortaokullar ile liselerdeki yurt ihtiyacının devlet tarafından karşılanamaması ve bu açığın bazı kişi ya da dernekler tarafından karşılanmaya çalışılıyor olmasıdır.
 
28 Şubat sürecinde tepeden inmecilerin baskısı altında zorunlu eğitimin kesintisiz olarak 8 yıla çıkartılmasının sebep olduğu olumsuzluk ve sorunlara çeşitli vesilelerle dikkat çekmiştim. Ardından AK Parti iktidarının zorunlu eğitimi 8 yıl olarak yeterli bulmayıp 12 yıla çıkartmasının da mahzurlarına dikkat çekmeye çalışmıştım. Ortaokulu bitiren yavrularımız girdikleri ortaöğretime geçiş sınavları ile aldıkları puana göre ortaöğretim okullarına yerleştiriliyor. Böyle olunca da çocuklarımızın büyük bir bölümü yaşadıkları il ve ilçelerin dışında kazandıkları okullarda eğitimlerini sürdürmek zorunda kalıyorlar. Bu ise hemen her il ve ilçede yurt sorununu gündeme getiriyor. Henüz 14-15 yaşında olan bir gencin o yaşta ailesinden uzakta eğitimini sürdürmesi ister istemez bazı problemleri de beraberinde getiriyor.
 
Bu problemlerin başında çocuklar ya o yaşlarda bir takım grupların yurtlarında veya pansiyonlarda kalarak eğitimlerini sürdürmek zorunda kalıyorlar. Bu durum ya çocuklara yönelik ciddi bir baskı ve zorlamayı ya da başıboşluğu gündeme getiriyor. Hemen belirteyim ki, özel yurt açan kişi ya da grupları suçlamak için bunları dile getiriyor değilim. Belki bu kişi ve gruplara devletin yetişemediği bir alana girdikleri için teşekkür etmek gerekir. Ancak, devlet eğer tüm çocukların ilkokuldan liseye 12 yıllık bir eğitimi zorunlu hale getirmiş, bunda yarar görmüşse ortaya çıkacak ihtiyaçları önceden belirleyerek yerine getirmesi, zorunlu eğitimi uzatacaklarsa ondan sonra uyulamaya geçilmesi gerekirken ülkemizde tepeden inme kararlar alınarak uygulamaya geçiliyor. Hemen belirteyim ki, özel kişi ve derneklerin yurt işine girmelerine karşı değilim. Özellikle vurgulamaya çalıştığım husus, devletin bu alanda birinci derecede kendisinin sorumlu olduğunu unutmaması gerekiyor. Eğer, devlet görevini yapmıyor/yapamıyorsa o boşluğu doldurmak için harekete geçen kişi ya da dernekleri suçlamanın, zan altında bırakmanın anlamı yoktur. Çünkü kötü niyetli insanlara fırsat verilmiş oluyor. Bunun son örneği Adana Aladağ’da yaşanan facianın ardından da kötü niyetli bazı kişilerin bir takım gruplara yönelik başlattığı aleyhte kampanyadır.
 
Olayı kendimden bir örnekle izah edeyim. Oğlum ortaokulu Mersin’in bir ilçesinde bitirdikten sonra girdiği sınavda komşu ilçede o sene açılan Anadolu lisesini kazanmıştı. Kaydını yaptırmak için gittiğimiz komşu ilçede devlet yurdu diğer ilçelerde olduğu gibi yoktu. Kaydın arkasından okulun bahçe duvarının hemen dışındaki pansiyonda bir oda tuttuk. Ortaokulda birlikte okuduğu arkadaşı ile burada kalmaya başladılar. Ancak, pansiyonda yemek çıkmıyordu. Bunun için sabah, öğle ve akşam kendileri bir şeyler yaparak karınlarını doyurmak durumundaydılar. Ama ilk defa evlerinden ayrılmış bu çocukların ellerinden böyle işler de gelmiyordu. Böyle olunca karınlarını ya dışarıda ya da okulun kantininde doyurmak zorunda kalıyorlardı. Bunun yol açtığı maddi külfet bir yana pansiyona giriş ve çıkışlarda kontrole tabi değildi. Her hafta komşu ilçeye gidip çocukların başlarında hiç olmazsa bir ya da iki gece kalarak hafta sonu eve getirmek zorunda kaldık. Bu şartlarda bir seneyi tamamlayıp çocuğumu alıp yatılı olarak Ankara’ya naklettim. Böylece çocuğumu ve kendimizi perişanlıktan kurtarmış olduk. Bu imkânı olmayanların durumunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Sözünü ettiğim ilçede hemen tüm ilçelerde olduğu gibi bir cemaat yurdu da vardı ama oraya vermek içime sinmedi. Beyin yıkamaya dayalı bir yaklaşım sergilendiğini biliyordum.
 
Sözün özü devlet zorunlu eğitimi şu kadar yıla çıkardım demekle sorumluluktan kurtulmuş olmaz. Alınan karar ve uygulama velilere sorumluluk yüklerken bu kararı alanlara da sorumluluklar yükler. Ortaöğretimde özellikle yurt sorununa devlet çözüm bulmadan çocukları ailelerinden uzaklarda okumak zorunda bırakan uygulamaya son vermelidir.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi