Halk yeni, sivil ve özgürlükçü anayasa istiyor
Siyasiler her fırsatta son sözü halkın söyleyeceğini, söylediğine uyacaklarını tekrarlarlar. Ama uygulama genellikle halkı belli bir çizgiye çekme ve yönlendirme şeklinde gerçekleşir. Bu ülkede ben bildim bileli halkın büyük bir bölümü darbe anayasalarından kurtulmak, onun yerine sivillerin hazırladığı özgürlükçü bir anayasanın yapılıp yürürlüğe girmesini istemiştir. Ne var ki, toplumun bu talebi bugüne kadar gerçekleşmemiştir. Bunun sorumlusu ise siyasilerdir. Siyasilerdir derken haksızlık yapmamak için darbe dönemlerinde hazırlanmış ve yürürlüğe girmiş anayasaların bunda rolü olduğunu söylemek gerekiyor. Çünkü darbecilerin kendi geleceklerini ve kafalarındaki siyasi yapıya göre anayasa hazırlamışlar, halkoyuna sunmuşlardır. Halkımız da darbecilerden bir an evvel kurtulmak düşüncesi ile darbe anayasalarına referandumlarda ‘evet’ demiştir. Kısacası, darbe anayasaları siyasete siyaset dışı müdahalelerin önünü açmış, bir bakıma seçilmişler üzerinde atanmışların baskısına zemin hazırlamıştır. Bu sebeple de siyasiler halkın isteklerine tam olarak karşılık verememiş, bir kısımda darbecilerin hazırladığı anayasaları benimsedikleri için yeni sivil anayasa hazırlanmasına destek vermemişlerdir. Böyle olunca yeni anayasaya duyulan ihtiyaç siyasilerin dilinden düşmemekle birlikte yapılan iş anayasada bazı değişiklikler yapmakla sınırlı kalmış, halkın yeni sivil ve özgürlükçü bir anayasa yapılması talebi hayata geçmemiştir. Bu arada, sivil anayasa talebi tüm siyasilerce birlikte de dile getirilmemiştir.
Buna karşılık 2002 seçim kampanyasına gelindiğinde seçimlerden itkidir partisi olarak çıkacak olan partinin seçim kampanyasını ağırlıklı gündem maddesini yeni özgürlükçü ve sivil bir anayasa yapma sözü oluşturmuştur. Ancak; seçimlerden birinci ve çoğunluk partisi olarak çıkan AK Parti tek başına iktidar olmuş ama yeni anayasa hazırlanması için diğer partilerin de mutabakatını aramış, bu arayış sonuç vermemiştir. Hâlbuki AK Parti o dönemde tek başına hazırlayacağı yeni bir anayasayı Meclis’e sunma ve geçirecek çoğunluğa sahipti. Belki de yüzde 36 oy ile çoğunluğun sağlanmış olmasından dolayı olsa gerek mutabakat arayışında ısrarcı olmamıştır. Ancak, o seçimlerden sonra AK Parti’nin oyları artmış olmasına rağmen Meclis’te ilk dönemdeki çoğunluğu sağlayamamış, böyle olunca mutabakat arayışı sürüp gitmiştir.
Bu arada Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini öngören anayasa değişikliği Meclis’ten geçmiş ve referandum ile de kabul görmüş ve uyulamaya geçilmiştir. Hâlbuki Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesinin sistemde önemli bir değişikliği gündeme getireceği biliniyordu. Bu bakımdan aynı anda bugün gündeme gelen/getirilen başkanlık sistemi de halkın oyuna sunulabilirdi. Ama olmadı. Her ne ise bugün gelinen noktada MHP ile uzlaşılarak Cumhurbaşkanlığı (başkanlık) sistemini öngören bir anayasa değişikliği gündemdedir. Büyük bir ihtimalle bu değişiklik gerçekleşecek. Ancak yapılan iş halkın isteğini yerine getirmek değil siyasi iktidarın kendi konumunu sağlamlaştırması anlamına geliyor. Bu noktada geçtiğimiz Pazar günü iki ayrı gazetede yayınlanan iki araştırma soncunu aktarmak istiyorum. Bu araştırma sonuçlarının birinde katılanların yüzde 74’ünün yeni bir anayasa istediği, “Halkın yüzde 74’ü yeni anayasa istiyor” başlığı altında verilirken diğerinde, araştırmaya katılanların yüzde 45,7’sinin başkanlık sistemine ‘evet’ dediği birinci sayfadan veriliyordu.
Elbette araştırma sonuçları kesin bilgiler değildir. Ama halkın nabzını tutma konusunda ipuçları verirler. Araştırmalara bu açıdan baktığımızda halkın öncelikli ve çoğunluk olarak yeni, sivil ve özgürlükçü bir anayasa istediğini söylemek yanlış olmaz. Böyle olunca da siyasilerin halkın bu isteğini göz ardı etmeleri doğru değildir. Yapılması gereken parça parça anayasa değişikliği değil tepeden tırnağa sivil, yeni bir anayasadır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.